Arap Birliği zirveden düştü!
Arap Ligi olarak da isimlendirilen Arap Birliği teşkilatı 34. zirvesini Irak’ın başkenti Bağdat’ta gerçekleştirdi. Zirvenin ana konusu ise Gazze meselesiydi.
Aslında ortada gerçek anlamda bir “Arap Birliği” olsaydı siyonist katillerin Gazze’de böylesine korkunç katliamlar gerçekleştirmeleri mümkün değildi. Bir Arap yazar Arap Birliği teşkilatını çok güzel tarif ediyordu: Birleşmemekte birleşmiş bir teşkilat
Bugün ortada “Arap Birliği” teşkilatı bulunmakla birlikte gerçekte bir Arap birliği mevcut değildir. Ancak yine de adı geçen teşkilata üye ülkeler bazı durumlarda çeşitli düzeylerde toplantılar düzenleyerek bağlayıcı olmayan birtakım kararlar almaktadırlar.
Bağdat, 17 Mayıs 2025 tarihinde 34. Arap Birliği Zirvesi’ne ev sahipliği yaptı. 13 yıl aradan sonra böyle bir zirveye ev sahipliği yapan Irak’ta, bölgesel istikrar, insani krizler ve özellikle Filistin meselesi başta olmak üzere pek çok konu üzerinde duruldu. Zirvenin sonunda yayınlanan “Bağdat Bildirgesi”nde, Gazze Şeridi’nde derhal ateşkes sağlanması, zorunlu göç uygulamalarının reddi ve Gazze’nin yeniden inşası için ortak çabaların artırılması çağrısı yapıldı. Tabii, çağrının muhatabı kim belli değil? Eğer siyonist katiller ise onların baskı uygulanmadan böyle bir çağrıya karşılık vermeyeceğini Arap ülkelerinin liderlerinin de bildiklerinden eminiz.
Bildirgede, Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ın iki devletli çözüm formülüne destek verildi. Bağdat’ta iki devletli çözüm formülünü gündeme getiren 90 yaşındaki Abbas’ın diğer tarafta da, kalan nefeslerini Filistin direnişini silahsızlandırmak için tüketmek suretiyle yine işgalci siyonistlere hizmeti ihmal etmediğini bu arada hatırlatmakta yarar görüyorum. Ayrıca Filistin Özerk Yönetimi’nin Gazze’de yönetimi devralması gerektiği vurgulandı. Gazze’de yönetimi devralmasını istedikleri özerk yönetimin siyonist katillerle arasındaki güvenlik işbirliği anlaşmasına kesin bir şekilde son vermesi gerektiğini de vurgulasalardı belki bu talebin bir anlamı olurdu.
Irak Cumhurbaşkanı Abdullatif Reşid ve Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, zirvede yaptıkları konuşmalarda İsrail’in Filistin’e yönelik süren saldırılarını kınadı ve bu saldırıların bölgesel barışı engellediğini belirtti. Irak, Gazze’nin yeniden inşası için ve Lübnan için 20’şer milyon dolar katkı sağlayacağını bildirdi. BAE, Katar ve Suudi Arabistan’ın Trump’a bahşettikleri gibi trilyon dolarları yok. Olsaydı kuvvetli ihtimalle Trump, Ortadoğu turunda Irak’ı da ziyaret etmeyi ihmal etmezdi.
Zirvenin şeref konuğu olan İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, Gazze’deki insani felakete derhal son verilmesini talep etti. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de Filistin halkının yaşadığı acının hiçbir gerekçeyle meşrulaştırılamayacağını ifade etti.
Zirvede Suriye konusu da geniş yer buldu. Katılımcılar, Suriye’nin birliği, egemenliği ve toprak bütünlüğüne vurgu yaparken, ABD’nin Suriye yaptırımlarını kaldırma kararını memnuniyetle karşıladılar. Sudan, Yemen ve Libya’daki krizlere ise siyasi çözümler bulunması istendi. Yemen’de iç diyaloğun başlatılması ve Sudan’da iç savaşın sona erdirilmesi gerektiği dile getirildi.
Suudi Arabistan, Doğu Kudüs başkentli bağımsız Filistin devleti kurulması gerektiğini vurgularken, göçe zorlama politikasına ve dayatmacı formüllere kesinlikle karşı olduklarını belirtti. Katar, Cezayir ve Ürdün gibi ülkeler de ortak dayanışma ve Gazze’ye insani yardım çağrılarını yineledi.
Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, zirvenin siyasi ve ekonomik boyutta 28 karar aldığını açıkladı. Bu kararlar sürdürülebilir kalkınma, enerji, sağlık, eğitim, yapay zeka ve inovasyon gibi alanlarda Arap iş birliğini güçlendirmeyi hedefliyor.
Sonuç itibarıyla Arap Birliği’ne üye ülkeler Bağdat Zirvesi’nde uygulamaya yönelik bazı kararlar aldılarsa da Filistin davası ve siyonistlerin Gazze’de sürdürdükleri katliam konusunda yine havanda su dövmekle yetindiler. Söyledikleri ise fiili bir karşılığı olmayan içi boş, kuru laflardan ibaretti.