Türkiye bir suç ve suçlu cenneti mi?

İsmet Berkan

Geçen hafta İstanbul’da büyük bir trajedi yaşandı; Almanya’dan bir haftalığına tatil için gelen bir aile, halen sebebini bilmediğimiz bir biçimde zehirlendi. Anne ve iki küçük çocuğu öldü, baba halen yoğun bakımda.

Bu yazının konusu o trajedi değil. Yaşanan trajedinin soruşturulması sırasında ortaya çıkan çok tuhaf bir durum.

Aile, İstanbul Ortaköy’de gezinirken önce caminin yakınında bir tezgahtan midye dolma, ardından yine Ortaköy’de bir lokantada sucuk, kokareç, tantuni gibi sokak yiyecekleri tüketmiş, Kumkapı’daki otellerine dönmek üzereyken Beyazıt civarında bir yerden de lokum almıştı.

Ailenin zehirlenmesinin peşine düşen polis doğal olarak midye dolması tezgahtarını, yemek yenen lokantayı ve lokumcuyu kontrol etti, buralardan gözaltılar da yaptı.

Gözaltına alınan her üç kişinin de geçmişinde çeşitli suç kayıtları vardı. Yani birbiriyle ilgisiz midye dolma tezgahtarı da, lokanta sahibi de, lokumcudaki genç adam da geçmişte suç işlemiş, bu sebeple haklarında adli işlem yapılmış kişilerdi.

Bu yeterince tuhaf bir durum.

Elbette dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de aramızda geçmişte cezaevine girmiş çıkmış pek çok kişi dolaşıyor olmalı. Ama neredeyse rastgele denebilecek şekilde sokaktan alınan üç kişinin üçünün de suç kaydı olması, istatistik olarak ne kadar mümkün acaba?

Burada da bitmedi.

İki gün sonra soruşturma yön değiştirdi, ailenin kaldığı otelin sahibi gözaltına alındı. A, o da ne, onun da geçmiş suç kaydı var.

Normal bir toplumda istatistiki bir imkansızlıktan söz ediyoruz aslında.

Bir yerde kavga çıksa veya silahlı çatışma olsa veya bu kişiler başka bir suç iddiasıyla göz altında olsa, hepsinin geçmiş suç kayıtları çok dikkat çekmezdi.

Ama burada işinde gücünde, geçim derdiyle dürüstçe çalışan, bu hallerine bakıp bir suçla ilişkilendirilemeyecek kişilerden söz ediyoruz.

Bir tek bana mı tuhaf geliyor bu durum?