Filistin Kurtuluş Örgütünün içinde milliyetçi, solcu, Hristiyan unsurlar da vardı. Ancak ağırlık merkezini el-Fetih oluşturuyordu.
Çocukluğumuzda Arap radyolarından dinlediğimiz Filistin marşları hep FKÖ’nün marşlarıydı. Kulağımda kalanlardan biri, “Ya watani’l muhtell.”
“Ceyşu’t Tahrir Allemna, Keyfe nuharriru Watanuna/Mansurin mansurin/Ala Amerika ve İsrail.”
Aynı marşın bir yerinde “Baba cib li hediyye/Rasas ve bundukiyye” dizeleri de geçiyordu.
“Baba bana hediye aldı, mermiler ve tüfek.”
Bu, benim 40 yıl önce yine kasım ayında dış haberlerde mesleğe başladığım gün yaptığım ilk iş. Guardian’dan çevirmiştim. “Kurtuluş Ordusu bize vatanımızı nasıl kurtaracağımızı öğretiyor, Amerika’ya ve İsrail’e karşı/Kazanacağız, kazanacağız.”
Yayımladığım ilk haberden sonra köprünün altından çok sular geçti.
Marşlar değişti.
Hamas kuruldu, Hamas’ın marşları söylenmeye başlandı.
FKÖ devlet oldu. Tanıyanı da çok.
Ama hala vatansız. Daha doğrusu vatanı çalınmış.
Büyük sanatkâr Naci el-Ali’nin yadigarı Hanzala hala yüzünü bu tarafa çevirmedi.
İsrail on binlerce Hanzala’yı öldürdü bugüne kadar.
Ekopolitik Düşünce Merkezi’nin panelinde, “Üç Dünya” kitabının yazarı, (Küre Yayınları) Irak Yahudisi Avi Shlaim konuşmasının sonuna doğru el-Fetih, İsrail, ABD ve Mısır’ın Gazze Komitesi kurduklarını, amaçlarının Hamas’ı devirmek olduğunu söyledi.
Tam olarak öyle midir bilmiyorum. Var mı öyle bir komite?
Ama hiçbirinin Hamas’tan hoşlanmadığını biliyorum.
Arap Birliği’nin ve İslam İş birliği Teşkilatının (İİT) kararlarında atıflar hep Filistin Devleti’ne ve Başkanı Mahmut Abbas’a. Hamas’ın i’rap’ta mahalli yok.
Elli küsur devletin teşkil ettiği bu iki örgüt, Arap Birliği ve İİT 1967’de alınan BM kararına istinaden İsrail’in işgal ettiği topraklardan çekilmesini talep eder dururlar.
BM kararı öyleymiş, öyle bir BM kararı olmasaymış kendileri de istemezlermiş gibi.
Yani ben demedim abi, kararda öyle yazıyor!
“İki devletli çözüm” isterken de ‘başkenti Kudüs olan’ bir Filistin devletinden bahsetmiyorlar. Son derece terbiyeliler. “Başkenti Doğu Kudüs olan” diyorlar. Batısını İsrail’e bırakıyorlar.
Oğlum biraz fazlasını iste. Azını isteyince veriyorlar mı sanki?
Gerçek şu ki aslında azını da istemiyorlar. Arap rejimleri Filistin’i bir dava değil, bir dert olarak, bir baş belası olarak görüyor.
Filistinlileri de eğer ileride gerçek olursa devletlerini de sevmiyorlar.
Arapların bir Filistin davası var. Arap rejimlerinin yok.
Filistin davasını küçülte küçülte Hamas’ı izale etme davasına kadar indirdiler.
Avi Shlaim Filistin davasına Arap rejimlerinden daha yakın.
“İki devletli çözüm” demiyor. Arapların da Yahudilerin de eşit haklara sahip olduğu tek devletli çözüm öneriyor. Dünyada tek devletli çözüm diyen başkaları da var. Bana öyle geliyor ki ikisi de hemen hemen aynı derecede mümkün veya aynı derecede imkânsız.
İki tarafı da ama önce İsrail tarafını barışa, insan gibi yaşamaya icbar edecek bir kuvvet lazım.
Şu anda bunu sağlamak isteyen bir kuvvet, bir irade ortalıkta görünmüyor.
Bunu sağlaması beklenen kuvvet katilin tarafını tutuyor.
Belki biz istiyoruzdur. Bizim istememiz temenni seviyesinde kalır.
Gücün yoksa, laftan ibaretsen temenni et dur.
Avi’nin dediği gibi herkes eşit haklara sahip olacaksa… (‘Farz-ı muhal’ diye buna deniyor her halde. Olmayacak varsayım) İsrailliler Filistinlilerle eşit olduklarını kabul edecek kıvama gelecekse tek devletli çözüm de çözümdür.
Soru-Cevap faslında Yahudi ve Hristiyan dini metinlerinde bahsi geçen Mesih inancının, Evanjelist kıyamet senaryolarının İsrail ve ABD politikalarını belirleyip belirlemediğini sordum. Tanrıyı kıyamete zorlamak gibi düşünceleri komplo teorisi olarak mı görmeliyiz yoksa gerçekten bunun için mi uğraşıyorlar?
Avi Shlaim, ABD’de Yahudi nüfusun yüzde 3 civarında olduğunu Evanjelistlerin oranının (yüzde 35 civarında) yüksek olduğunu, ‘Tanrıyı kıyamete zorlama’ya dair senaryoların ABD’nin Ortadoğu politikalarının şekillenmesinde etkili olduğunu söyledi.
Senaryoların tamamı uydurma bile olsa etkisi gerçek.
İsrail öldürme taklidi yapmıyor, öldürüyor.
Filistinliler ölü taklidi yapmıyor, ölüyor.
Tanrılarını zorlamasalar, rahat bıraksalar dünya da biraz rahatlayacak.