Sumud’un sergilediği erdem ne diyor?

Ahmet Taşgetiren

Sumud “insanlık ölmedi”nin ilânıdır. İnsanların içinde din, dil, ırk, renk farkını aşan bir “insanlık damarı” bulunduğunun göstergesidir.

Ve o damar, bugün, 2 milyarlık İslâm dünyasının kurtarmayı başaramadığı Gazze’nin imdadına koşmuştur.

Ve o damar, bugüne kadar mazlûmiyetin üzerinden yürüyerek kendisine alan açan Yahudiliğin, nasıl barbarlaşabildiğini dünyaya göstermiştir.

Gazze olayında Netanyahu vahşetine başkaldıran Yahudi kökenli insanların tavrı da, insanlık damarının gerektiğinde kendi aidiyetlerini aşabilme niteliğini sergilemiştir, ki bundan, siyasi, mezhebi, fikri aidiyet adına, dünyanın her yerinde ve tabi bizim ülkemizde her türlü haksızlığa – zulme göz yuman insanların alacağı pek çok ders vardır.

 Belçikalı aktivist bilmem kim, niye Gazzeli çocuğun göz yaşını dindirmek için kendi hayatını tehlikeye atar ki… Bu, insan olmak haysiyetiyle bazen kendi hayatından vazgeçebilme erdemini gösterir.

Diyorum ki, bu erdem üzerinde durmamız lâzım.

Bizden olanların zulmüne rıza, Netanyahu’nun icra ettiği bütün vahşetlerinde kendi destekçilerinden beklediği onaylamaya benzer.

Türkiye’de falanca kişiye yapılan haksız uygulamalara karşı çıktığımda, bana, “O adamın içerde olmasından, bilmem şu kadar süre tutuklu kalmasından, bilmem şu kadar yıla mahkum edilmesinden sana ne?” diyenlere rastladım pek çok. “Ahmet Abi sana ne Kavala’dan, Demirtaş’tan?” diyenler….

Amerika’daki Yahudi sanatçı neden karşı çıksın Netanyahu’nun vahşetine? Ne de olsa “Yahudilik adına” yapıyor yaptığını…

Sumud Filosuna katılan “Müslüman” arkadaşların izlenimlerini dinlemek isterdim, “gayrı müslim” olup da Gazze’deki çocuklara bebek bezi yetiştirmeye çalışan kadınların hangi saikle yola çıktıklarına dair izlenimlerini…

İHH’mız vardı, bir ara bütün dünyadaki insani dramlara koşardı, din – ırk vs ayrımı yapmadan. Müslümanlar adına gurur verici bir tavırdı bu.

Mazlum-Der vardı, “Kim olursa olsun zalime karşı, kim olursa olsun mazlumdan yana…” ilkesini bayraklaştırmıştı. “Bizimkiler yapıyor” demez, ses yükseltirdi her türlü zulme karşı. “Bizden değil” demez her mazluma sahip çıkardı.

Bunlar iyi şeylerdi. Bazen, gerektiği yerde o sesi duyamıyoruz, çünkü “kıran kırana savaş!” iklimine girildiğinde ilkeli hareket etmekle kendi muhitinden dışlanmak arasında tercih yapma zarureti ortaya çıkıyor ve hele bir de tepelerden yaptırım tehdidi ortaya çıkıyorsa….

Sumud’u anlıyor muyuz arkadaşlar?

Oradaki “Müslüman olmayan aktivistler”in ne için orada olduklarını anlıyor muyuz?

İsrail’in yargılanmasına zemin hazırlayan Güney Afrika Cumhuriyeti’ni anlıyor muyuz?

İspanya Başbakanını, Kolombiya Cumhurbaşkanı’nı, İtalyan liman işçilerini, Almanya’da devletin tavrını onaylamayan on binlerce insanın Gazze için yürümesini anlıyor muyuz?

Sumud, bir “insanlık inisiyatifi” olarak misyonunu fazlasıyla ifa etmiş bulunuyor. Bu insanlık inisiyatifinin Müslüman bir toplumun himayesi ekseninde devreye girmiş olması önemli. Bu tarz insani hamlelerin herhangi bir “İslâm ülkesi yönetimindeki problemler”e karşı devreye girmesi riskini de bu arada akılda tutmak lâzım. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde en çok “insan haklarını ihlâl davası” bulunanlar bir kere daha düşünmeli.

TRUMP SATMADI TÜRKİYE’DE

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Amerika ziyaretimiz fevkaladenin fevkinde başarılı geçti “ dedi ama o sözlerin altında Trump’la yapılan görüşmelerden ve özellikle “Trump planı”ndan çok bahis yok.

Trump’ın satış gücü yok Türkiye siyasetinde. “Dostum” gibi ifadeler bile taşınması kolay olmayan yüke dönüşüyor.

“Trump planı” onaylanmış gözüküyor, hatta Hamas’ı ikna yolculuğu bile yapıldı Katar’a, ama daha önce söylenenler nasıl yutulacak, unutulacak? Trump’ın “Hamas ya üç-dört gün içinde planı kabul eder ya da Netanyahu Gazze’nin icabına bakar” türündeki konuşmalar nasıl taşınır bu coğrafyaya?

Trump, bölgede “En kötü “ABD rolü”nun sembolü gibi bir format oluşturdu. ABD Büyükelçisi Barrack’ın sözünü ettiği “Meşruiyet” içerdeki meşruiyeti tartışılır hale getiriyor üstelik. Bundan sonra Trump’tan bahsederken herhalde “Dostum” ifadesi biraz daha temkinli kullanılacak.