Siyaset arenasında birileri hesabını yanlış yapıyor

Fehmi Koru

Demokrat Parti döneminde (1950-1960) partiler ve liderleri arasında yaşanan gerilimleri, her gelişmenin en sert biçimde yankılandığı bir sosyal ortamın bizim eve de yansımasından hatırlıyorum.

Çocuktum, ama pek çok şeyin farkındaydım.

Son 50 yılın ise yakın gözlemcisiyim.

Menderes-İnönü, Demirel-Ecevit, Demirel-Özal arasındaki çoğu kez kavga boyutuna ulaşan çekişmeler siyasi hayatımızın doğallığı içerisinde kabul edilir.

Bir keresinde, gazeteci olarak, Cumhurbaşkanı Özal ile Başbakan Demirel arasındaki çekişmenin tarafı haline bile gelivermiştim.

Yumuşamalarından yana taraf…

Her eğilimden yorumcuların genellikle anlamakta zorlandığı, bir kesiminin şiddetle karşı çıktığı, 31 Mart 2024 yerel seçimi sonrasında, seçimden birinci parti olarak çıkmış CHP’nin yeni lideri Özgür Özel’in başlattığı ‘yumuşama’ girişimine olumlu yaklaştıysam, uzun yıllara dayalı gözlemlerim sayesindedir.

Aynı Özgür Özel, bu defa, Meclis’in yeni yasama yılının ilk günkü oturumunu ve ardından TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un verdiği daveti partisine boykot ettirdi.

CHP’li belediyelere reva görülen muameleye ve partisinin ilan edilmiş cumhurbaşkanı adayının cezaevinde bulunmasına bakarak, bu tepkiyi haksız bulduğumu söyleyemem.

İktidar ile ana-muhalefet partisi arasında çekişmeci bir dönemden geçiyoruz.

Tıpkı 1950’li, 1960’lı, 1970’li ve 1980’li yıllarda yaşanan siyasi gerilimler gibi…

Görünümü bozan gelişmeyi biliyorsunuz: Meclis’in açıldığı günün akşamı verilen davette CHP dışındaki bütün partilerin liderleri, tam ortalarındaki koltukta yer alan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile samimi bir fotoğraf verdiler…

Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olma yanında AK Parti genel başkanı sıfatı da bulunduğu görmezden gelindi ve fotoğraf günlerdir tartışılıyor…

Bana kalırsa, son bir yıl içerisinde maruz kaldıkları saldırılarda yumuşamaya vesile olabileceği umuduyla, CHP’lilere, “Keşke biz de o fotoğrafta yer alsaydık” dedirtebilecek bir fotoğraf o.

Ortamın -özellikle de CHP açısından- yumuşamaya ihtiyacı var çünkü.

Vaktiyle Özgür Özel’in başlattığı türden bir yumuşamaya…

CHP canibinden o fotoğrafa yüklenen yorumu anlamakta zorlanıyorum.

Sanki herkesin belli bir ideolojik kimliğe sahip olduğu örgüt faaliyeti içerisinde bulunuyorlarmış gibi tepkiler veriyorlar.

Oysa fotoğraf siyaset alanından…

Partiler siyasi hayat içerisinde ülkeye ve halkına hizmet amacıyla kurulur ve çalışmalarını yürütürler. O hizmet de tam anlamıyla iktidar olunca yerine getirilebilir. Bu sebeple, muhalefetteyken iktidara eleştirileriyle yön verme çabası içerisinde bulunsa bile, her parti, iktidar olmayı hedefler…

Fotoğraftaki her eğilimden partilerin hedeflerinin ya tek başına ya da koalisyon ortağı olarak iktidara gelmek olduğu nedense unutuluyor.

Koalisyonsuz da iktidar olunabileceğini, AK Parti, başta MHP olmak üzere birkaç partiyi yanına alarak gösterdi.

MHP 2017’den bu yana ülkenin gidişini etkileyecek bir güce, hükümete üye vermeden -dolayısıyla yanlışlarda sorumluluk üstlenmeden- başardı.

Diğer partilerin de aynı umut içerisinde olmaları doğal.

Fotoğraf, AK Parti’nin önümüzdeki seçime daha geniş bir partiler ittifakı ile gitme hesabında olduğunu gösteriyor olabilir mi?

Neden olmasın?

Zaten iktidar kalemlerinin yorumu öyle.

Japonya’da 40 yıldan fazla süre (1955-1993) iktidarı işgal etmiş Liberal Demokrat Parti (LDP) gibi geniş koalisyonlarla yol alıyor AK Parti; o sayede çeyrek asırdır ülkemizde iktidarda.

Ana-muhalefet partisi CHP ise, bir önceki genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı, amacı daha geniş kitlelerden oy alabilmek olan ve son cumhurbaşkanlığı seçiminde adayının yüzde 48 oy almasını sağlayan ‘6’lı masa’ girişimini geride bırakmış görüntüsü veriyor.

Tek başına iktidar olabileceği hülyası kurulduğu aşikâr.

Bir önceki genel seçimde partilerinin listelerinden Meclis’e milletvekili sokmayı başarmış muhafazakar partilere tavırları, “Biz artık onlarla bir daha bir araya gelemeyiz” tavrı…

Dışarıdan bakanlara bile ‘istiskal’ hissi veriyor o tavır…

O tavır seçime kadar devam ederse, 31 Mart seçimi sonrasında beliren umudun yerini derin bir hayal kırıklığı alacaktır ama, CHP yönetimi işte bunun farkında değil.

Meclis’in çatısı altında milletvekilleri bulunan partiler, ayrı ayrı veya bir çatı altında seçime girdikleri ya da iktidar partisinin fotoğrafı gerçeğe dönüştürme niyetine olumlu cevap verdikleri takdirde, yalnızlaşmış CHP tek başına nasıl iktidar olabilecek?

Fotoğraf, bunu düşündüreceği yerde, CHP’li yorumcuları, vaktiyle aynı masada buluştukları partileri biraz daha kendilerinden uzaklaştıracak anlamsızlığa sürükledi.

Eskiler, “Umutsuz vaka” derdi böyle durumlar için…