Dersimiz Kâfirûn Suresi: Mekke’de nazil olmuştur. Rivayete göre, Kureyşliler Resulullah’tan (s.a.) bir sene kendi ilâhlarına tapmasını, bir sene de kendilerinin onun ilâhına tapmalarını teklif etmişler; Peygamberimiz de, “Allah’a bir şeyi ortak koşmaktan yine O’na sığınırım!” demiş; bu defa Kureyşliler, “Bizim ilâhlarımızdan bazılarını istilâm et (öp, el sür), biz de seni tasdik edip ilâhına ibadet edelim” demişler; bunun üzerine Kâfirûn sûresi inmiştir. Sureye “Beraet, İbadet, Din, İhlâs” adları da verilmiş; Kâfirûn ile İhlas’a “İhlaseyn” denilmiştir.
Surenin meali şöyledir: “Rahmân Rahîm Allah adıyla. 1- De ki: “Ey kafirler! 2- Ben sizin taptıklarınıza tapmam. 3- Benim taptığıma da sizler tapmazsınız. 4- Ben de sizin taptığınıza tapacak değilim. 5- Benim taptığıma da sizler tapmıyorsunuz. 6- Sizin dininiz size, benim dinim banadır.”
Tevhid ilkesinin sembolü olarak Mekke döneminin ilk yıllarında inen bu sûrede Mekkeli müşriklerin şahsında bütün putperestlere ilân edilmek üzere iman ile şirkin ayrı şeyler olduğu, bu iki inanç sistemi arasında bir benzerlik bulunmadığı, uzlaşmanın da mümkün olmadığı kesin olarak ifade edilmiştir.
1. ayete “qul” (“de!”) emriyle başlanmasının hikmetleri hakkında müfessir Fahrü’r-Razi kırk kadar nükte saymıştır ki, bunların birincisi; Resulullah’ın (s.a.), kendi tarafından değil Allah’tan açık emir ile bilhassa tebliğ ve ilan edilmek üzere peygamberlik görevi olarak söylenildiğini ilk baştan anlatmaktır. Resulullah: ‘Bunu ben kendiliğimden söylemiyorum, emredilmiş olarak söylüyorum’ demiş olmaktadır.
Bazı müfessirlere göre 2-3. ayetlerde, gelecekte Resulullah’ın (s.a.) müşriklerin taptığına tapmayacağı, onların da Efendimizin taptığına tapmayacakları ifade edilmiş; 4-5. ayetlerde ise halihazırda da onların tutumlarının farklı olmadığı bildirilmiştir. Bu yoruma katılmayan bazı alimler; 4-5. ayetlerin 2-3. ayetlerdeki gerçeği kuvvetlendirdiğini söylemiş, Efendimizin (s.a.) hadislerinde de benzer tekrarların bulunduğunu hatırlatmışlardır, ki bu görüş tercihe şayandır. Zira 2-3. ayetlerde Efendimizin (s.a.)şahsında müminlerin sadece bir Allah’a kulluk etmeleri emredilmiş, Allah’a ortak koşanlarla inanç ve ibadet bakımından hiçbir şekilde benzerliklerinin bulunmadığı vurgulanmıştır. 4-5. ayetlerde ise Resulullah’ı (s.a.) kendi dinlerine döndürmek isteyen müşriklerin ümidini kırmak için söz tekrar edilmiştir. “Sizin dininiz size, benim dinim banadır” mealindeki 6. ayet de daha geniş kapsamlı ve vurgulu bir şekilde önceki ayetleri pekiştirir ve bu iki din arasında uzlaşma olamayacağını gösterir. Zira, hak ile bâtıl birbirine karışmaz ve asla uzlaşmaz. Son ayetten din, vicdan ve ibadet özgürlüğünün esas olduğu, kimsenin herhangi bir dine girmeye zorlanamayacağı anlamının da çıkarılabileceğini düşünen bir kısım müfessirler bu âyetin müşriklere karşı savaşılmasını emreden ayetle (bk. Tevbe 9/36) nesh edildiğini, hükmünün kaldırıldığını ileri sürmüşlerse de ayetin hükmünün kaldırılmadığı görüşü tercih edilir; zira burada bir emir veya yasak değil, bir vâkıanın tespiti ve ifade edilmesi (haber) söz konusudur; haberse Allah’tan olduğu için gerçektir, hükmü değişmez (Kur’an Yolu).
Elmalılı’ya göre; “De ki: Ey kâfirler!” emrinden hareketle, henüz geleceği hakkında bilgimiz olmayan şahıs veya toplum herhangi bir kâfire “ey kâfir” yahut “ey kâfirler” diye hakaret ve buğz ederek hitap etmek lazım veya caiz olur sanılmamalıdır. Bu emrin, bütün kâfirler hakkında güzel mücadele ile davet vb. diğer genel hükümlere muhalefeti yoktur. Bunu Müslüman küfürden, şirkten, nifaktan ve Allah’ın bildiği kafirlerden kalben uzaklaşarak iman ve ibadetinde tevhid ve ihlas ile dinine sarılmak için okur; zamanına ve icabına göre küfrü def etmek için okumak da güzel mücadele, mücahede ve hikmet olur. Surenin baki olan hükmü, küfür ve nifaktan uzak olmak için gizli, açık her halde, kendi nefsine nasihat olarak dinine ihlas ve inancını pekiştirmek için okunur. Hadiste “şirkten kurtaracak bir kelime”olarak uyku öncesi okunmasının tavsiye buyurulması da bu hükmü ve hikmeti ifade eder (Hak Dini Kur’ân Dili).
Resulullah (s.a.), “Gul Hüvellahu Ehad Kur’an’ın üçte birine denktir, Gul Yâ Eyyühe’l-Kâfirûn ise dörtte birine denktir” buyurmuş; uyurken bu sureyi okumayı tavsiye etmiştir.