“Sırat Köprüsü”nden tuttuğunu at aşağı!

Yusuf Ziya Cömert

Diyelim ki yaşadığımız ülkenin şartları, ikamet ettiğimiz muhitin eğilimleri, annemizin, babamızın, arkadaşlarımızın, okuduğumuz mekteplerin etkisi, tanıdığımız hocalardan, yazar çizerlerden edindiğimiz intibalarla din hakkında bir fikir sahibi olduk.

Sünni bir çevrede doğup büyüdüğümüz için Sünni’yiz. Şii bir çevrede doğup büyüdüğümüz için Şii’yiz. Dedelerimiz ninelerimiz Alevi olduğu için Aleviyiz.

Ağaç kovuğundan çıkmadığımızı, bizim de bir aileden, bir muhitten geldiğimizi başkalarına da kendimize de ispatlayabilecek durumdayız.

Bir itikadımız var, cebe koyduk.

Şimdi ne yapalım?

En iyisi bizim itikadımızdır, çünkü bizim itikadımızdır.

Başkalarının itikadı başkalarınındır, dolayısıyla kötüdür, yanlıştır.

Öyleyse hemen kendi itikadımızı övmeye, başkalarının itikatlarına verip veriştirmeye başlayalım.

Oğlum, senin bu işte fazla bir dahlin yok, annen baban Sünni olduğu için Sünni, Şii olduğu için Şii oldun.

Herhangi bir düşünceyi, ilmi, akideyi tahkik etmedin.

Çok erken davranmıyor musun başkalarının itikadına atıp tutmakta?

Hayır, ne kadar erken davranırsam o kadar iyi. O kadar da sevap.

Şiiler sapık. Aleviler Kızılbaş, Sünniler Yezitçi. Bu üçünün dışında kalanlar daha da sapık, ila cehenneme zümera!

Herkesin kendi zaviyesini geçerli kabul edersek bütün Ümmet-i Muhammed cehennemde!

Birbirini cehenneme atmaya bu kadar teşne bir Ümmet!

Bu hususa Prof. Dr. Ali Bardakoğlu da temas ediyor.

Benimki gibi serbest usulde değil, kendi sükunetli, ilmi üslubuyla.

“Tekrar başa dönüp “Din anlayışımızın sıkıştığı dar boğazdan kendini kurtarması ve yenilemesi imkânı var mıdır?” sorusu karşısında karamsar ve ümitsiz olmaya pek mahal görmüyorum. Karşılıklı anlayış içinde birinin diğerini ötekileştirmemesi şartıyla buna her zaman imkân vardır. Yeter ki dinin evrensel bir davetle geldiğini, insanlığa geni=ş açılı bir hitapta bulunduğunu ve bu hitabı anlamada bireye sorumluluk ve özgürlük alanı bıraktığını fark edelim.”

“Ama biz dine uygunluğun tek bir cevabının olduğunu, farklı görüşlere yer olmayacağını ileri sürüyorsak o zaman tarafların o tek bir yolda sıkışıp birbirini boğması ve aşağı çekmesi kaçınılmazdır. Tıpkı yüzme bilmeyen beş altı kişinin denize açılması ve her birinin diğerini aşağı çekmesi gibi. Şimdi modern dönemde din söylemini tekelinde tutmaya çalışan farklı ekoller de tıpkı onlar gibi birbirini boğmaya çalışıyor. Diyebiliriz ki neredeyse birbirini dışlamayan dini düşünce ekolü kalmadı İslam dünyasında. Birbirini tekfir etmeyen, birbirini sapıklıkla itham etmeyen dini hareket ve örgüt kalmadı.”

(İslam’ı Yeniden Düşünmek, Kuramer.)

Din hakkında dinin bir mensubu olarak değil, dinin patronu gibi konuşup duran, beğenmediği herkesi sırat köprüsünden aşağıya atmaya hevesli tipler Bardakoğlu’nun nasihatlerinin tutulacağı konusunda pek ümit vermiyorlar.

Ali Bardakoğlu Hoca bazı temel kavramlar üzerinden dini doğru anlama konusunda izahlarda bulunuyor.

Bunlardan biri “Yararlı İş.”

Hocaların genellikle “Salih Amel” ya da “Amel-i Salih” diye anlattığı şey.

“Yararlı iş” terkibini Bardakoğlu’nun kitabında ara başlık olarak görünce sevindim.

Bu, ‘salih amel’i ‘ibadat’ ile sınırlamayan bir yaklaşım.

Öteden beri ‘ibadat’ yani ibadet tabir ettiğimiz işlerin salih amel olduğunu ama salih amelin bunlarla sınırlı olmaması gerektiğini düşünürdüm.

Düz çeviriyle, ‘salih amel’ düzgün iştir.

Hangi iş olursa olsun, düzgün iş. Yani işini hilesiz hurdasız, temiz, sağlam yapmak. Ayrıca yap;tığın işin insanlara faydalı olması.

Şöyle diyor Bardakoğlu:

“Salih amelin çok farklı açıklamaları yapılabilir ve verilecek bütün anlamlar “yararlı, düzgün, barışçıl ve hayırlı iş” çizgisinde buluşur.

Son zamanlarda daha sık karşılaştığımız “Makasıd” yani “Maksatlar” da kitaptaki önemli kavramlardan biri.

Makasıd “Dini terminolojide dinin hükümlerinin gözettiği temel amaçlar ve koruduğu temel değerler” anlamında kullanılır. İslam alimleri klasik dönemde makasıd düşüncesini geliştirmiş; bu süreçte şeriatın üst/öncelikli amaçları da “dini, aklı, canı, malı ve nesli” koruma şeklinde beş gaye/ilke ile açıklanmıştır.

Bu, toparlayıcı bir yaklaşım. Uzun uzun izah edilmesi gereken bir meseleye kullanışlı bir anahtarla açıvermek gibi bir kolaylık.

Haftaya ‘makasıd’ı biraz açmaya çalışalım.