Şaşacaksınız ama söyleyeyim

Salih Tuna

Cari dünya düzeninin patronu ABD, "barış" kavramını tam anlamıyla jeopolitik bir araç haline getirdi.
"Barış" artık bir ideal değil, bir strateji. Hangi ülkenin "barışa ihtiyacı" olduğuna, o ülkenin sahip olduğu madenlere ve konumuna göre karar veriliyor.
Hâliyle "özgürlük" de dış politikada kullanılabilir bir araç, demokrasi de ithalat-ihracat dengesine bağlı bir ürün sadece.
Venezuela da mahut sistemin yeni laboratuvarı.
Bu arada, ABD Başkanı Trump, "Venezuela'ya saldırı yakında mı?" sorusuna "Hayır" cevabını verdiğine göre demek ki en kısa zamanda saldıracaklar. Zira, İran'a yapılan malum saldırı da saldırılmayacak denildiğinde oldu.
Şaşacaksınız ama söyleyeyim:
ABD Ankara Büyükelçisi (bölgenin postmodern sömürge valisi) Tom Barrack, geçen gün "Türkiye ve İsrail birbiriyle savaşmayacak..." dedi ya, İsrail ile savaş ihtimalini ilk kez bu kadar yakın gördüm!

***

Irak, Libya, Afganistan gibi ülkelerde "rejim değişikliği" veya "özgürlük devrimi" ya da "insani müdahale" gibi söylemlerin dış müdahalenin maskesi olduğunu artık tartışamayız.
Sonuç mu? Hep aynı: Yıkılmış, harap olmuş, parçalanmış ülkeler ve kalıcı bir dış bağımlılık.
Takdir edersiniz ki bu durumu, hedef alınan ülkelerin yönetim kalitesi değil, müdahale edenlerin menfaatleri belirler.
Gelgelelim, BAE gibi "kökten bağımlı" ülkelerde (menfaat dolayımında sorun olmayacağı için) demokrasiye de ihtiyaç yoktur.

***

Bağımsız ülkelerde müdahale söylemleri artık dışarıdan değil, içeriden üretiliyor.
Nobel Barış Ödülü sahibi Venezuelalı Maria Corina Machado'nun ABD'ye kendi ülkesine müdahale etmek için çağrı yapması, bu "iç üretimin" en azgın göstergelerindendir.
Ki, İBB eski başkanının yere göğe sığdıramadığı Nobelli bu utanmaz kadın, "Venezuela'nın özgürlüğü, Amerika Birleşik Devletleri'nin güvenliğidir..." demişti.
Bizde bu cibilliyette insan evladı az değildir.
Mesela, "Türkiye, Türklere bırakılmayacak kadar önemli bir ülkedir..." diyen (vaktiyle muhalif güruhun meftun olduğu Hürriyet gazetesi köşe yazarlarından) adı lazım değil biri vardı.

***

ABD her defasında "İsrail'in kendini savunma hakkı" laga lugasıyla uluslararası hukukun sınırlarını fiilen tanımlıyor.
Halbuki Gazze'de yaşananlar tastamam bir soykırımdır.
Fakat Batı kamuoyunun büyük bölümü medya manipülasyonuyla "barış operasyonu" yalanına ikna ediliyor.
Bu da nereden bakarsanız bakın çağımızın epistemik savaş biçimidir.
"Barış adına savaşmak" da çağımızın en sofistike yalanıdır.
Bir ülkeye "demokrasi ve barış götürmekten" söz ediliyorsa, bilin ki o ülke savaşa sokulacaktır.
Çünkü dünya sisteminin ağaları, demokrasi ve barış ithalatını, savaşın ihracatıyla finanse ederler.