Şarm el-Şeyh’te Trump barışın kartalı mı?

Oral Çalışlar

ABD Başkanı Donald Trump, dünyanın yeniden şekillendiği bir dönemde yaşadığımızı söylüyor. Peki nasıl bir şekillenme bu? Bir İsrail Gazetesi, “Hamas’ın İsrailli rehineleri serbest bırakması” meselesine dair, geçen hafta şöyle bir manşet atmış: “Tanrı’nın yardımıyla mı yoksa Trump’ın yardımıyla mı?”

Bu manşet, yaşadığımız atmosferi mükemmel şekilde özetliyor. İsrail, ABD’nin silahları ve askeri desteğiyle Ortadoğu’yu yerle yeksan etti. Aynı Amerika, sanki bunları yapan başkasıymış gibi, Filistin’de “barışın kartalı” rolünü üstlendi. Zafer şarkıları söyleyen Trump büyük bir gösteri yapıyordu. Şarm el-Şeyh’teki o gecenin manzarası ayrı bir analize muhtaç. Filistin-Gazze katliamında yenilen, o halktan çok, insanlığın yılların birikimiyle oluşturmaya çalıştığı adalet düzeniydi. Dünyanın önde gelen liderleri, Trump’ın davetiyle Şarm el-Şeyh’teki otelde bir araya geldiler.

O sırada Trump’ın kendisi İsrail Parlamentosu’nda, Filistin’e nasıl bomba yağdırdığını anlatıyordu. Bombaları atmış, bir ülkeyi yok etmiş, bununla övünüyordu. Ardından da barışmaya karar vermişti. Barışın kartalı rolünde, Mısır’da 39 ülkenin liderini teker teker kucakladı, sarıldı. Her birine ayrı ayrı sıfatlarla iltifat etti. 1960’ların dünyasında, bir ABD başkanı böyle bir gösteri yapabilir miydi?

ABD, Vietnam halkının direnişi karşısında yıprandıktan sonra o bölgeyi (Vietnam, Laos, Kamboçya) terk ederken, Amerika’nın içinde barışçılar isyan etmiş, özgürlükçü rüzgarlar dünyaya yayılmıştı. Savaş karşıtı hareket ABD içinde büyük bir baskı yaratmıştı. Nixon’un istifası bu ortamda gerçekleşti. Bizim 68’de en çok tekrarladığımız sloganlardan biri şuydu:

“Ho Ho Ho Şi Minh, daha fazla Vietnam! Ernesto’ya bin selam.” Ho Şi Minh, Vietnam direnişinin lideriydi; Ernesto ise Che Guevara’nın ilk adı. Türkiye’nin, Mısır’ın ve birçok başka ülkenin sokaklarında bağımsızlık ve özgürlük şarkıları söyleniyordu; ABD yenilen taraftı. 2025’e gelirsek…

Pakistan Başbakanı, Mısır’da, dünyanın gözleri önünde Gazze’yi yakıp yıkan Trump’a Nobel Barış Ödülü verilmesi çağrısında bulundu. Trump, Netanyahu’yu ateşkese ikna ettiğini söyleyerek bir barış insanı rolüyle sahne aldı. 60’ların dünyasından nerelere geldik… Anti-emperyalizm değerini kaybetti. Rusya, Çin, Hindistan gibi ülkelerse kendi iç meseleleriyle meşguller. Direnenlerin “akılsızlıkla” suçlandığı bir dünyadayız. Bu böyle gitmeyecek. Dünya yeniden adalete ve özgürlüğe doğru yürümenin yollarını bulacak.