Sahi vicdanınızın kırmızı çizgisi nedir?

Elif Çakır

AK Partili Fatih Belediye Başkanı Ergun Turan, İBB Meclisi toplantısında yaptığı konuşmada çok ciddi sağlık sorunları yaşayan tutuklu Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık’ın tahliye edilmesi çağrısında bulunmuş “Umudum hasta olan arkadaşımızın mümkünse ev hapsiyle yargılanmasıdır” demiş.

Sözlerini okudum, hem de öyle ağız ucuyla falan değil, kendisine sorulan bir soru üzerine mecburiyetten değil, gündemine almış. ‘Ama’, ‘fakat’, ‘lakin’ gibi sözlerin arkasında sığınmadan konuşan AK Partili Turan’ın sözleri şöyle:

“Mehmet Murat Çalık başkanımızın hastalığı var. Ben şahsen Mehmet Murat Çalık Başkanımızı seven birisiyim ama yargı bir şey yapıyor. Mehmet Murat Çalık arkadaşımıza acil şifa diliyorum. Benim de umudum bu arkadaşımızın mümkünse ev hapsinde yargılanmasıdır. Diğer umudum da insani bir umuttur. Bu arkadaşlarımızın masum olmasıdır. Onların aileleri adına bunu umuyorum.” (17 Temmuz)

AK Partili Turan’ı konuşması zor ve bedel isteyen bir zamanda vicdani bir yerde durma konusundaki gösterdiği medeni cesaret için kutluyorum. Bu ülkenin bir vatandaşı olarak ‘iktidar içinde vicdanlı insanlar var kardeşim’ duygusunu yaşattığı için hassaten teşekkür ediyorum.

***

Cuma gününe damgasını vuran, akıllara kazınan, vicdanları yaralayan, gören herkesi gözyaşlarına boğan ‘o fotoğrafı’ biliyorsunuz. AK Parti iktidarının tarihinin yazıldığı bütün kitaplarda ‘o fotoğraf’ yerini alacak.

İki kez kanser atlatan ama hala tedavi gören, bütün hayati değerleri sınırda bulunan, cezaevinde 21 kilo veren tutuklu Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık’ın hastanenin mahkumlar koğuşu penceresinde, annesinin ise hastanenin önünde oğlunu beklediği o fotoğraf.

Elbette ki Murat Çalık ve çaresiz annesini gösteren ülkemiz adına utanç veren o kare, işkenceyi, kötü muameleyi bitirme vaadiyle iktidara talip olan ve 23 yıldır ülkeyi yöneten AK Partinin ayıplı hanesine geçen ilk fotoğraf, ilk görüntü değil. Gezi Davası’ndan 40 aydır cezaevinde olan şehir plancısı, MS hastası Tayfun Kahraman’ın talebine rağmen kollarındaki kan akışının durduracak kadar sıkılan kelepçeyle cezaevi aracının içindeki o görüntüler de bu döneme dair asla zihinlerden çıkmayacak. Cezaevindeki ağır hasta mahkumlarının durumu, dosyasında hukuken suç unsuru olmadığı halde ağır müebbet cezalarına çarptırılan on binlerce insanın olduğu hakikati AK Parti iktidarının son yıllarının ayıbı olarak on yıllar boyunca hatırlanacaktır.

Bu kadar büyük acıların, adaletsizliklerin, hukuksuzlukların yaşandığı böylesi zor bir dönemde bu yaşananlar kadar vahim olan, yürekleri sızlatan bir gerçek de yaşanan bunca adaletsizliğe, hukuksuzluğa AK Parti içerisinden itiraz seslerinin çıkmayışı, çıkamamasıdır.

***

Murat Çalık’ın, Ayşe Barım’ın durumu kadar iktidar kanadının büründüğü sessizlik de toplumsal vicdanı yaralıyor. Elbette ki AK Partili Ergün Turan “umudum hasta olan arkadaşımızın mümkünse ev hapsiyle yargılanmasıdır” demesi hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

Ama AK Partinin 356 belediye başkanından çok değil 10 belediye başkanı çıksa ve Murat Çalık’ın tutuksuz yargılanmasını istese, tutuksuz yargılanması mümkün olan birinin tutuklu yargılanmasını doğru bulmadığını söylese her şey değişir. AK Partinin 272 milletvekilinden hepsi değil 10’u çıksa vicdanlarının sesleriyle konuşsalar çok şey değişir bu ülkede. Ayrıca da partilerine de iyilik etmiş olurlar.

AK Parti adalet, hukuk, demokrasi konusunda yeniden istikamet bulmasını, partilerinin adalet, hukuk, demokrasi rayına oturmasını sağlayacak olan AK Partili siyasetçileridir.

O yüzden AK Partili Ergun Turan’ın konuşması, Murat Çalık için tahliye çağrısında bulunması önemlidir.

***

Yazımın başlığındaki sorum vicdan sahibi, olan bitenden rahatsız olan ama seslerini çıkarmayan AK Partililere…

Mahkemeye sunulan 2 Temmuz tarihli sağlık raporuna göre Menajer Ayşe Barım’ın ciddi hayati tehlikesi var, kalbindeki kas dokuları normalin çok üstünde ve dengesiz bir şekilde kalınmış, kalp kapakçıklarında ileri derecede yetmezlik, ritim bozukluğu var. Bu seviyedeki bir daralmanın kalp nakli ihtiyacına kadar gidebileceği mahkemeye sunulmuş. Kalpteki yüksek basınç beynindeki daha önce var olan anevrizmanın patlama riskini de artırmış.

Bütün AK Partililere ağızlarından düşürmedikleri o meşhur sloganlarıyla soruyorum, bu durumdaki bir hastayı cezaevinde tutmak mı devleti iri yapacak, büyük yapacak. Büyük devlet, güçlü devlet böyle mi davranır? Devlet ağır hasta vatandaşına bu muameleyi reva görür mü?

Hani adalet yükseltildiği ölçüde devlet yüceliyordu... Hani bizim medeniyetimiz bir merhamet medeniyetiydi, merhameti olmayan devlet, devlet değildi. Hani bu ülkenin insanları sizin iktidarınızda devletin şefkatli, merhametli, adaletli, gülümseyen yüzünü görecekti. Hani sizin iktidarınızda devlet vatandaşına zorba elini değil müşfik elini uzatacaktı.

Devletin müşfik eli bu mu? Merhametli devlet, Murat Çalık’ın annesi oğlunu göremesin diye hastanenin on birinci katına çıkarır mı? Merhametli devlet, adaletle yüceleceğini bilen devlet ağır hasta vatandaşlarını suçları ne olursa olsun cezaevinde ölüme terk eder mi?

***

Soru şu:

“AK Parti devlet ve millet arasında köprü olacaktır” vaadiyle iktidara gelen AK Partinin iktidarında ortaya çıkan fotoğraflar bu mu olmalıydı?


AK Partili arkadaşlar…

Hukuksuz yere yatan Osman Kavala, siyasallaşan yargı eliyle milletvekilliği AYM kararına rağmen engellenen Can Atalay vicdanınızın kırmızı çizgisi olmadı. Ayşe Barım’ın, Murat Çalık’ın durumu da vicdanınızın kırmızı çizgisi değilse, sahi sizin vicdanınızın kırmızı çizgisi nedir? Vicdanınızın sizi harekete geçirmesi için ne olması gerekiyor?