Rojava’da ne oluyor? Suriye Kürtleriyle Şam yönetimi arasındaki gerginlik yumuşamaya mı dönüyor? Türkiye kendi Kürtleriyle barışırken, diğer ülkelerdeki Kürtlerle ilişkilerinde bir değişiklik de kaçınılmaz hale geliyor mu?
Önce somut bir duruma dikkat çekmek istiyorum: Abdullah Öcalan, Rojava ve Suriye’deki Cezire, Deyrezor, Rakka ve Tabka’daki Arap aşiretlerinin liderlerine geçen aylarda bir mektup yolladı (28 Temmuz 2025). Öcalan, mektubunda “Tüm insanlar eşit, özgür olmalı, birlikte yaşamalı ve kendi kendilerini yönetmelidir” dedi ve devam etti: “Eşitlik ve adalet bu temelde inşa edilmelidir. Bu aynı zamanda DSG’ye desteğinize de bağlıdır. DSG’ye desteğiniz büyük önem ve anlam taşımaktadır.”
Arap aşiretlerinin liderleri Öcalan’ın mektubunu olumlu karşıladıklarını açıkladılar. Çatışma yerine barış yolunu izleyeceklerini söylediler. Öcalan ise çağrısını İmralı Adası’ndan devletin bilgisi dahilinde yaptı.
Katar dönüşünde uçakta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklaması da paralel bir gelişmeye ışık tutuyordu. Türkiye, Suriye’nin geleceği konusunda DSG ile Şam yönetimi arasında bir uzlaşmayı hayati görüyor ve müzakerelere dayalı barışçı çözümü destekliyordu.
Önceki gün Kürdistan Özerk Bölgesi Başkanı Mesrur Barzani, Kürt Dürzilere yönelik kimlik dayatmalarından söz etti. Kesinlikle izin vermeyeceklerini belirtti.
Arap aşiretleri adına konuşan Tay Aşireti Meclisi Başkanı Şeyh Hesen Ferhan, Kürtler ve Araplar arasındaki ilişkilerin akrabalık, komşuluk ve ulusal ortaklık gibi birçok boyutu kapsadığını belirterek, bu ilişkinin bir toprak ve vatan ilişkisi olduğunu ve ayrılamayacağını ifade etti. Şeyh Ferhan, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile Mazlum Abdi liderliğindeki Rojava Özerk Yönetimi arasındaki ilişkinin önemine değindi.
Şeyh Ferhan, 10 Mart Anlaşması’yla bölgedeki ademi merkeziyetçiliğin güçlenmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Suriye herkesindir” dedi ve siyasi çözümlerin Kürtler, Araplar ve Hristiyanlar da dahil olmak üzere Suriye halkının tüm bileşenlerini kapsaması gerektiğini belirtti.
Ortak akıl, Suriye’de büyük kayıplara neden olan böl-yönet çarkının dışına çıkmaya karar vermiş gibi görünüyor. Umarız bu tutum giderek bölgeye egemen olur.
Not: 2025 yılında iki Kürt gazetecinin Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildiği söyleniyor. Bunlardan biri, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Yürütme Konseyi’nden İlham Ahmed. İlham Ahmed, Türkiye ile de son dönemde iletişim içinde olan, Türk medya kuruluşlarına röportajlar veren bir isim. Diğer aday ise Kuzey Iraklı gazeteci Şervan Şervani. Irak Kürdistan Bölgesi’nin yürütme organı olan Kürdistan Bölgesel Hükümeti’nde yolsuzlukları araştıran çalışmalarıyla tanınan Şervani, 5 yıldır tutuklu. Mesrur Barzani, bu konudan ötürü yoğun şekilde eleştiriliyor.