Ordu Kudüs’e!

Taha Akyol

Haydut devlet İsrail’in Gazze’de soykırım ve İran’a barbarca saldırı eylemlerine karşı

Türkiye daha fazla ne yapabilir?

Askeri olarak Türkiye bir şeyler yapmalı mı?

YRP lideri Fatih Erbakan’ın hükümete teklif ettiği politika şu:

Siyonist İsrail terör örgütü insanlık dışı saldırılarla dur durak bilmeyeceğini bir kez daha göstermiştir. Artık sadece kınamak yetmez; askerî müdahale dahil tüm seçenekler masaya yatırılmalıdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan hiçbir zaman “askeri müdahale” kavramını kullanmadı, iyi ki kullanmadı! Fakat “İsrail’in bir sonraki hedefi bizim topraklarımız olacaktır” diye konuştu, hem de Meclis kürsüsünde söyledi bunu. (1 Ekim 2024)

Böyle başka sözleri de var. Ama meğer İsrail’in “bir sonraki hedefi” İran’mış!

MHP lideri Bahçeli’nin “Şam fethedilmişse Kudüs’ün fethi de yakındır” şeklindeki sözleri hatırlardadır. (22 Aralık 2024)

NİL’DEN FIRAT’A?

Tevrat’taki “arz-ı mev’ud” (Vadedilmiş topraklar) kavramı malum. İsrailli Führer Netanyahu’nun ve dinci yoldaşlarının Tevrat referanslı konuşmaları da malum. Medyamızda bu konuya en çok dikkat çeken yazarlardan biri benim.

Ama bu gerçeklikten, İsrail’in Lübnan’ı, Suriye’yi, Irak’ı istila ederek Türkiye’den de Doğu Anadolu’yu koparıp almak şeklinde bir stratejisinin olduğu anlamı çıkar mı?

Sosyal medyada bu yönde daha dehşetengiz konuşmalar var.

İsrail’in nüfusu yaklaşık 10 milyon, yüz ölçümü 22 bin km. kare. İstila etmeyi amaçladığı söylenen Lübnan, Suriye ve Irak’ta 46 milyon nüfus var, yüzölçümleri de İsrail’in 25 katı!

İsrail’in bu toprakları istila etmesi de bu kadar Arap nüfusunu hakimiyeti altına alarak Türkiye’den de toprak koparması bu çağda hayal bile edilemez.

Bugün savaşlar füze ve dron savaşları. Kara ordusu devreye sokulmadan füze savaşlarıyla bir ülke nasıl işgal edilebilir?!

Türkiye iktisadi gelişmesini başarmak için istikrarlı ve güvenli bir ülke olmak zorundadır. Ülkeyi İsrail tehlikesi altında göstermek yanlıştır, milli menfaatlerimize de aykırıdır.

O ZAMAN YOK MUYDU?

Nil’den Fırat’a” deyince buna Sina yarımadasının dahil olması lazım, değil mi? Ama 1967 savaşında işgal ettiği Sina Yarımadasını, barış antlaşmasıyla Mısır’a geri verdi.

İsrail, altından kalkamayacağı yükün altına girmeyecek kadar akıllı yönetiliyor, bunu hiç akıldan çıkarmamak lazım.

AK Parti’nin çeyrek asra yaklaşan iktidarında İsrail’le neredeyse ‘kanka’ olduğu, Yahudi lobilerinden “Üstün Cesaret Madalyası” aldığı dönemler oldu. Suriye ile İsrail’i barıştırma girişimlerini üstlendiği dönemler de oldu. O zaman “arz-ı mev’ud” yok muydu?!.

Bugün, başka bir konjonktür var, soykırımcı ve saldırgan İsrail’e ne kadar siyasi ve insani tepki gösterilse yeridir. Fakat dış politika, en soğukkanlı ve hesabi olmak gereken alandır.

Dış politikaya ideoloji katmak veya oy için popülizm yapmak konusunda en ‘mükemmel’ örnek Erdoğan’ın İhvan uğruna Mısır’la yürüttüğü kavgadır. Bütün Arap rejimlerini aleyhimize çevirdi. Doğu Akdeniz’de yalnız kaldık. Sonra U dönüşleriyle yeniden ilişkiler geliştirildi. Oralara ziyaretler yaptık, onları özel törenlerle karşıladık. Körfez’den Merkez Bankası’na swaplar aldık.

Dış politika esnek bir alandır. Doğru tavır, daima rasyonel, istikrarlı ve ihtiyatlı davranmaktır.

ASKERİ MÜDAHALE

Erdoğan bugün elbette İsrail’i sert dille eleştiriyor ama haklı olarak ABD’yi ve Arapları eskisi gibi karşısına almamaya dikkat ediyor, cepheyi genişletmiyor.

Türkiye elbette İsrail’i eleştirecek fakat Suriye’de nasıl bir denge kurmak gerektiğini, ABD ile ilişkilerimizdeki stratejik çıkarlarımızı, Avrupa’yla, Arap ülkeleriyle ilişkilerimizin önemini akıldan çıkarmamak şarttır.

Üsleri kapatmak ABD’ye ciddi bir zarar vermez, başka yerde kurar, Türkiye’nin ABD ile ilişkilerdeki etki gücü neyse, daha da azalır.

Onun için sürekli diyorum ki, Türkiye İsrail’i eleştirmeli ama İran çizgisinden uzak durmalıdır. “Askeri müdahale” veya “neo Osmanlı” gibi izlenimler vermek mutlak yanlıştır. Balkan Harbi öncesinde “ordu Sofya’ya” deniliyordu! Şimdi havadan 800 km. uzaktaki Kudüs’e mi asker göndereceğiz?

Türkiye Cumhuriyeti hiçbir ideolojinin fedaisi değildir.

Hamaset, hem macera ihtimali yaratarak hem rasyonelliği bastırarak ülkeye zarar verir.

NOT: Bir hafta izne çıkıyorum. Haftaya görüşmek üzere…