İsrail, Gazze’ye nihai işgal harekatına başlarken gözlerin öncelikle İslam ülkelerine çevrilmesinin gayet anlaşılır bir sebebi var. Bugüne kadar Katar ve Mısır’ın ateşkes arabuluculuğu hariç hiçbirisinin Gazze adına anlamlı bir diplomatik girişimde bulunmamasına rağmen var. Çünkü, İsrail’in arkasındaki açı, net ve olmazsa olmaz önemdeki ABD desteğini deforme edebilirler veya bunu azaltabilirler.
İsrail’in Hamas bahanesiyle yaptığı saldırıları durdurma boyutunda olmasa bile sivil ölümleri engelleyebilirler. Savaşı insani acıları azaltabilirler veya bunun tamamen durdurabilirler. Körfez ülkeleri dahil Türkiye, Mısır, Malezya ve Endonezya gibi ülkelerin “ortak veya ikili-üçlü” gruplar halinde hareket etmeleri durumunda bazı insani adımların atılması mümkündür.
Mesela, Gazze’ye gıda yardımının mümkün hale gelmesini sağlanabilir. Buna bağlı olarak hastaneler koruma altına alınabilir. Sivillerin sığındığı kampların güvenliği temin edilebilir.
Sivil ölümlerin önleme temalı bir girişim bütün dünyanın istediği bir şey ve buna Avrupa hükümetleri de itiraz edemez. Bilakis desteklemekten başka yolları yoktur.
Birçok ülkenin ABD üzerinde ekonomik, siyasi ve benzeri yolları kullanarak insani boyutta etki gücü vardır. Bugüne kadar bunun kullanılmaması, bu konuda girişimde bulunulmaması anlaşılır şey değildir. Gazze halkı bu konuda tamamen yalnız bırakılmıştır.
Bu yüzden dünyanın en vahşi katliamı devam ediyor ve dünyanın en insanlık dışı sürgün projesi bile neredeyse gerçekleşmek üzeredir.
Körfez emirliklerinin 7 Ekim’den sonra Gazze’ye yardım edilmemesi politikası ve bu politikanın etkisinde kalan diğer İslam ülkelerinin durduğu yer yanlıştır. Tarihin yanlış yerinde durmaktadırlar. Ama bu artık sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır. Katliamın ve işgalin bu boyuta geleceğini öngörememiş oldukları, ortaya çıkan insani dramın boyutunu analiz edememiş oldukları bariz bir şekilde görülüyor.
Düşünün, Filistin halkının tek gerçek destekçisi olan BM’ye bağlı Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) kaynakları İsrail baskısıyla kesildi ve tek bir ülke kesilen kaynakları ikame etmek için kılını bile kıpırdatmadı. UNRWA aynı zamanda 75 yıldır Filistin’le ilgili dünyanın bulduğu ve her araştırmada ve konuşmada kullanılan bütün istatistikleri; yani, göç, sürgün, ölüm yaralanma gibi bilgileri toplayıp yayınlayan bir kurumdur. Görevlileri İsrail ordusu tarafından katledildi ve BM anlaşmasına bağlı toplanan kaynakları kestirildi. İslam ülkeleri topu topu 500 milyon ila 1 milyar Dolar civarı kaynağı yerine koymadılar. Gazze ve Filistin bu kadar sahipsiz bırakıldı. Parasızlıktan yapılmadığı belli. O zaman da yine aynı kapıya çıkıyoruz. Bilerek isteyerek Gazze yalnız bırakılmış olmalı…
Bu, yapılması gerekirken yapılmayanlar için sadece bir örnek…
Artık böyle gitmez.
Gitmeyeceği apaçık ortada. İslam İşbirliği Teşkilatı, Doha Zirvesi’nde kınama bildirisi yazarken İsrail, Gazze’yi işgal için kara harekatı başlattı. Bundan daha onur kırıcı ne olabilir?
Liderler, bildirinin noktası virgülüyle vakit kaybetmek yerine birkaçı Trump’a telefon edip gıda yardımının önünün açılması ve çocukların açlıktan ölmemesi için bir şeyler yapılmasını istese daha çok işe yarardı. Birçok ülkenin ABD ile ciddi boyutta ekonomik işbirliği, stratejik ortaklığı ve hatta ittifak ilişkileri varken bunun yerine kınama bildirileri yayınlamak işe yaramıyor.
Hamasetin ömrü çoktan bitti.
Gecikmeden politika değişmeli ve İslam ülkeleri Gazze için gerçek bir duyarlılık için işe yarayan seçenekleri denemelidir. Zaten geç olan vakit daha da gecikmeden…