“Kısa Sûreler” derslerimiz Felak ve Nâs sureleri ile sona eriyor. Bu iki sûreye ‘iki koruyucu’ anlamında “muavvizeteyn” ve ‘şirkten uzaklaştıranlar’ anlamında “mukaşkışeteyn” de denir. Bu sûrelerin şifa maksadıyla okunduğuna dair hadisler vardır. “Felak” kelimesi, ‘sabah’ manasına geldiği gibi ‘yarmak’ manasına da gelir. Mekke’de inen Felak suresi mealen şöyledir:
“Rahmân Rahîm Allah’ın adıyla. 1- De ki: Ben ağaran sabahın Rabbine sığınırım; 2- Yarattığı şeylerin şerrinden, 3- Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, 4- Ve düğümlere üfürüp büyü yapan üfürükçülerin şerrinden, 5- Ve kıskandığı vakit kıskanç kişinin şerrinden.”
1. ayette geçen “felak” kelimesi, sözlükte ‘yarıp çıkarmak’ demektir. Burada, çoğunluğun görüşüne göre, ‘gecenin karanlığının yarılmasıyla ortaya çıkan sabah vakti’ manasına gelir. Rabbimiz kendisi için “Fâliku’l-isbâh” (Gecenin karanlığını yarıp sabahı çıkaran) sıfatını kullanmıştır (En‘âm, 6/96). Buna göre, “Rabbü’l-felak” terkibi, ‘Sabah’ın Rabbi’ demek olup, sûre, karanlıklardan aydınlığa çıkmak, zor durumlardan rahatlığa erişmek için aydınlığın yaratıcısı ve hakikatin her şekildeki idrakinin kaynağı yüce Allah’a (c.c.) sığınmayı ve hakikatin peşinden koşmayı emretmektedir. “Felak” ile Allah’ın yarıp ortaya çıkardığı her şey ve kâinatın yokluk alanından belki bir patlamayla ilk yaratılışı da kastedilmiş olabilir; gecenin karanlığını yarıp sabahı çıkardığı gibi, yeryüzünü yararak orada nice ürünler, dağları parçalayarak ondan gözeler, nehirler, madenler çıkarması, bulutları yararak onlardan yağmurlar yağdırması… İşte bu muazzam işleri yapan sonsuz kudret ve azamet sahibi Allah’a her türlü şerden sığınmak, kullar için selamet, emniyet ve saadet vesilesidir. Sığınılacak şeylere gelince:
2. ayette “Bütün yarattıklarının şerrinden” denerek öncelikle çok genel bir ifade kullanıldı. Çünkü Allah’tan başka bu ifadenin kapsamına girmeyecek hiçbir varlık kalmamaktadır; dolayısıyla maddî ve manevî, dünyevî ve uhrevî, dış âlemde veya kişinin kendi nefsinde, tabiî ve ihtiyarî her türlü şerri kapsamaktadır. Bu ayetten sonrakiler hiç zikredilmemiş bile olsaydı, yine de ayrıca sayılanlar da dâhil bütün yaratıkların şerrinden Rabbimize sığınmış olacaktık. Fakat zararlarının büyüklüğüne dikkat çekmek üzere, bu genel ifadeden sonra özel olarak üç şeyin önemi vurgulandı:
3. ayet: “Karanlığı çöktüğü zaman gecenin (ğâsıg) şerrinden”: “Ğâsıg” kelimesine, ‘soğuk, Süreyya yıldızı, güneş, ay, yılan ve zarar veren her şey’ manalarının yanında daha çok ‘gece’ anlamı verilmiştir. Gecenin içinde barındırdığı pek çok kötülük vardır. Öncelikle karanlık görüntüsü, korku ve dehşet vericidir. Vahşi hayvanlar yuvalarından, haşeratlar yerlerinden geceleyin çıkarlar. Hırsızlar, düşmanlar ve suçlular o vakit hücuma geçerler. “Çöken karanlık” mecazi anlamda zulüm, cehalet, karanlık düşünce ve duygular olarak da anlaşılabilir. Bütün bunların şerrinden korunmak için de yüce Allah’a (c.c.) sığınmamız gerekir.
4. ayet: “Düğümlere üfürenlerin şerrinden”: Bunlar sihir/büyü yapan erkek-kadın kişi ya da gruplardır. Ayet ipleri düğümleyip üfleyerek büyü yapmaya çalışanların büyülerinin etkisinden değil, bu kişilerin şerleri ve kötülüklerinden Allah’a sığınmayı emretti. ‘Ugad(düğümler), ‘ugde’nin çoğulu olup nikah ve alışveriş sözleşmelerini de içerir ki, aile ve ticaret ilişkilerini bozanların şerrinden de Allah’a sığınılmalıdır.
5. ayet: “Kıskandığında hasetçinin şerrinden”: ‘Birinin sahip olduğu nimetin zevalini arzulama’ anlamına gelen “haset”; çekememezlik ve kıskançlık duygusudur ve bencillik eğiliminden kaynaklanır. Son derece tehlikeli ve zarar verici bir duygu olan haset; kişinin içinde kalıp, söz veya fiile dönüşmediği sürece başkasına zarar vermez; ama dışa yansıyınca zararı büyük olur. Ayetteki “kıskandığı zaman” kaydı da bu dışa vuruma işaret eder. Efendimiz, “Ateş odunu yiyip bitirdiği gibi, haset de iyilikleri yer bitirir” (Ebû Dâvûd, Edeb 44; İbn Mâce, Zühd 22) buyurur (Hakkın Daveti, Kur’ân Yolu, Hak Dini Kur’ân Dili).
Peygamberimiz (s.a.) sahabeden Ukbe b. Âmir’e şöyle buyurmuştur: “Görmedin mi? Bu gece benzeri asla görülmemiş ayetler indirildi: Gul e‘ûzü bi-Rabbi’l-felaq ve Gul e‘ûzü bi-Rabbi’n-nâs.” (Müslim, Müsâfirîn 264). Yine Efendimiz (s.a.), Felak ve Nâs surelerinin en güzel sığınma duaları olduğunu açıklamış ve çok okunmasını tavsiye buyurmuştur (Dârimî, Fezâilü’l-Kur’ân 25).