Nurlar içinde yatası rahmetli annem, kardeşler olarak birbirimizle biraz fazla didiştiğimizde, büyükleri olan bana döner ve “Tadında bırak oğlum, kendini de sakatlayabilirsin” derdi.
Çok sonraları, köle olan Yunan filozof Epiktetos’un hayatını okurken annemin öğüdüyle yarışabilecek bir olayla karşılaşmıştım: Zalim sahibi, Epiktetos’a ders vermek istediğinde, kölesinin bacağını bir cendere içine sıkıştırıp çevirir de çevirirmiş… Sonuncusunda, “Kıracaksın” diye sahibini uyarmış Epiktetos ve bacağı kırılmış…
Her şeyin bir sınırı var; o sınır korunmazsa işler sarpa sarabilir…
İstanbul/Esenyurt’ta başlayıp oradan beş-altı ilçe belediyesi ile birlikte esas hedef olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne uzanan CHP’li belediyeleri ‘silkeleme’ girişimi, ‘turpun büyüğü’ benzetmesiyle başka belediyelere de uzanacağı ifade edildikten kısa süre sonra İzmir’e kaydığında aklıma geldi annemin öğüdü…
Oradan da Epiktetos’un tarihe geçmiş olayı…
HİÇ UYARAN OLMAZ MI?
Siyaset alanında son yerel seçimin ardından meydana gelen gelişmeleri bizler gibi izleyen, iktidar içinden ve yakınında yer alanlardan, olan-bitenleri gözlerken rahatsızlık duyanlar yok mudur?
Partinin yönetim kademesinden insanlar…
Cumhurbaşkanlığı kabinesinin üyeleri…
Külliye’de makam odaları bulunan bürokratlar…
Görevleri arasında yanlışlıklar gördüğünde bu gözlemlerini paylaşmak da bulunması gereken danışmanlar…
Bu saydığım kadrolar içerisinde, iyi eğitim almış, dünya ve Türkiye tarihinden haberdar, bilgili insanların sayısı az değildir hiç kuşkusuz…
Sadece o kadar da değil, yarın devran değiştiğinde -ki bugün-yarın olmasa bile bir gün mutlaka değişecektir- şimdi yapılan muamelelere muhatap edilen kişiler ve kadroların, iktidar sahibi haline geldiklerinde, aynı türden muameleleri kendilerine yapmalarından endişe duymaları gerekenleri de yukarıdaki listeye dahil etmek gerekiyor.
Annemin öğüdü bunun içindi.
Epiktetos’un uyarısı da öyle…
Ergenekon sürecinde, yargıda istenen sonucu almaya yarayan bir ‘gizli tanık’ uygulaması vardı. Kimlikleri saklı bir takım kişilerin yargılananlarla ilgili ifadeleri mahkumiyet getirmede işe yaramaktaydı.
O ifadelere dayalı mahkumiyetler sonradan yeniden yargılamalar ve beraatler getirdi.
Tanık neden kendini gizleme ihtiyacı duyar ki?
Kendisini gizleme ihtiyacı duyan tanıklar sonraları davaların çökmesine yaradılar.
Son zamanlarda farklı bir yöntem uygulanıyor: ‘Etkin pişmanlık’ yöntemi…
Geniş kapsamlı operasyonlarda ağa takılanlar, gözaltı sırasında veya tutukluluk halindeyken ‘etkin pişmanlık’ kolaylığından yararlanmak amacıyla ifadelerini değiştirip sorumlular aleyhine tavır alıyorlar…
Yöntem ilk kez bu kadar yaygın biçimde kullanıldığı için, o yöntemle alınmış ifadelere dayandırılacak iddianameler ne denli etkili olacak, ancak duruşmalar başladığında öğrenebileceğiz.
Ergenekon yargılamaları sırasında kullanılan ‘gizli tanık’ yöntemi mahkumiyetler getirmişti getirmesine, ancak sonrasında davalar, biraz da o ifadeler yüzünden, çökmüştü.
Tadında bırakılmadığı için…
YOLSUZLUK VARSA, NEDEN VAR?
Belediyelerde yolsuzluk yapılmıyor mu?
“Hayır, kesinlikle yapılmıyordur” veya “Evet, mutlaka yapılıyordur” diyebilecek durumda değilim.
Uzun yıllara dayalı siyasi hayat gözlemcisi olarak da, uluslararası kurumların denetimler sonucu hazırlanmış raporlarına baktığım için de, ülkemizde yolsuzlukla yeterince mücadele edilmediğini söylemem mümkün.
Yolsuzlukları takip eden Uluslararası Şeffaflık Örgütü, 2024 yılı için, 180 ülke arasında Türkiye’ye 34 puanla 107. sırada yer vermekte.
Üzülmemiz gereken bir durum bu.
“Bizde yolsuzluk yok” diyebilmek mümkün değil. Herhalde belediyeler de bu tablo içerisinde bir yerlerde bulunuyordur. Ancak, yolsuzluk iddiasını ortaya atarken, bunu siyasi bir sürek avına çevirmek de en az yolsuzlukların üzerine gitmemek kadar kötüdür.
Yolsuzluğun bu kadar yaygın konuşulduğu bir ortamda, kamu hizmeti görenlerin yaptıkları varsayılan yanlışlıkları kökünden engelleyecek yasal tedbirleri almanın yollarının aranmaması da garip.
Kamu ihale mevzuatında yanlışlıkların önüne geçilmesi için çok taraflı tedbirler alınması, AK Parti iktidara geldiği ilk günden şimdiye kadar, hep konuşulageldi. Aradan geçen 23 yıl içerisinde gerçekleştirilememiş bu hedefe uygun dört başı mamur bir kamu ihale yasası çıkarmanın zamanı gelmedi mi?
Avrupa Konseyi’nin de, yargı bağımsızlığını sağlayacak yasal altyapıyı sağlamak yanında, siyasilerin çıkar ilişkilerini sınırlandıracak tedbirler alınması ile birlikte, yolsuzluk iddialarını da sona erdirecek bir yasa çıkartılması için,‘kurucu üyesi’ olan Türkiye’ye telkinlerde bulunduğu biliniyor.
Epiktetos’un kırılan bacağı sonunda onun kölelikten kurtulmasını getirmişti; bu da kulağımıza küpe olsun.