Uzun müzakerlerden sonra İsrail’in görüşleri de alınarak 29 Eylül’de ilan edilen 20 maddelik yol haritasının ilk aşaması büyük ölçüde tamamlandı. Esir, mahkum, rehine takası hemen hemen bitti, İsrail birlikleri Gazze’nin yüzde 47’sinden çekildi. Aksamalar olsa da yardımlar akmaya, dahası yardımların akışını Kiryat Gat’taki Amerikalı askerler denetlemeye başladı. Trump da bulduğu her fırsatta doğrudan kefili olduğu barışın kalıcı olacağını vurguladı.
Ancak Gazze’de hem ateşkes tutmuyor hem de belli ki Hamas silah bırakmaya yanaşmıyor. Oysa yol haritasına göre Hamas silah bırakacak, Gazze’nin güvenliğini Türkiye’nin de aralarında olduğu müslüman çoğunluklu ülkelerden gelecek bir istikrar gücü sağlayacaktı. Böylece hem İsrail rahat edecek hem de Gazze’nin yönetimi aşamalı olarak rehabilite edilecek Filistin Otoritesine, yani Ramallah’a bırakılacaktı.
Bu arada Filistin polisleri eğitilecek, bölgenin idari sorumluluğu manda rejimi andıran geçici uluslararası yönetimde olacaktı. Nihai amaçsa İsrail’in kerhen ve imayla kabul ettiği iki devletli çözüm şeklinde belirlenmişti. Hamas’ın sözünü tutmaması, silah bırakmak konusunda muhtemelen kendince haklı gerekçelerle ayak sürtmesi süreci etkiledi. İstikrar Gücünün olası misyonu konusunda şüphelerin ortaya çıkmasına neden oldu.
Trump Yönetimi anlaşıldığı kadarıyla İstikrar Gücü’nün silahsızlanmayı da gerçekleştirmesini, yani gerekirse Hamas’la çatışmasını öngörüyor. Mısır baştan beri görev tanımını belirleyecek bir Güvenlik Konseyi kararı bekliyor. Diğer müstakbel katılımcılar ise Hamas faktöründen çok Gazze’nin İsrail’e karşı korunması üstünde duruyor ama Hamas’la çatışmak istemiyor.
Türkiye’de pek çok kanaat önderi sorunu bizim Gazze’deki varlığımıza indirgemiş olsa da yol haritasını nihai hedefine ulaştıracak kilit Hamas’ın silah bırakmasında. Hamas silah bırakırsa ilk aşamada İsrail askerinin çekildiği bölgeye oradan da çekileceği yerlere uluslarası bir barış gücü yerleşecek, istikrar ve güvenlik sağlandıktan sonra da bölgenin yeniden inşasına, barınma imkanlarının yaratılmasına çalışılacak.
Aksi taktirde ya yol haritası akamete uğrayacak ve çok büyük olasılıkla İsrail tekrar müdahalede bulunup yarım bıraktığı soykırımı, en hafif tabiriyle etnik temiziliği gerçekleştirecek, Gazze’yi Gazzelilerden arındırıp orada yeni yerleşimler kurmaya, iki devletli çözüm düşüncesini tarihin sayfaları arasına hapsetmeye çalışacak. Ve Amerika da tüm siyasi riskleri göze alarak bu temizlik kampanyasına askeri destek verecek.
Bu şartlar altında Türkiye ve Türkiye gibi Trump Yol Haritasının hayata geçmesini önemseyen ülkeler açısından bence en önemli meydan okuma oraya asker gönderme ya da gönderememe değil. Hamas’ı silah bırakmaya ikna etme, onlara verdikleri sözü hatırlatma, siyaseten kefil oldukları planın dirençleri yüzünden işlememesi halinde nasıl tepki göstereceklerini münasip bir dille anlatma.
Çoğumuz farkında olmasak da Hamas siyasi kredisini 7 Ekim 2023’de başlattığı saldırıyla yitirdi. Artık İran ve belki Yemen dışında kimsenin gelecek gündeminde Hamas yok. Bizim de kabul ettiğimiz ve desteklediğimiz Trump Yol Haritası da zaten Hamas sonrası bir Gazze ve Filistin öngörüyor. Silah bırakma, af ve entegrasyondan bahsediyor. En azından günümüzdeki anlamıyla Hamaslı bir Gazze ve iki devletli çözüm düşünülmüyor.
Bu da ne başta Netanyahu ve Katz olmak üzere 37 İsrailli hakkında soykırım suçlamasıyla soruşturma açılmasının hukukuki ve hatta siyasi açıdan yanlış olduğu ne de İsrail veya Amerika’nın iyi niyetli davrandığı, samimiyetle barış istediği anlamına geliyor. Sadece zor şartlar altında elde edilen bir mutabakatın harcanmaması gerektiğine işaret ediyor. Gerçekçi bir siyaset için zemin hazırlama gayreti içeriyor.
Benim umudum MİT ve/veya Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin Katar, Mısır ve başka ilgili ülkelerden muhataplarıyla sürecin bu çıkmazdan kurtulması için müzakerelere başlamış olmaları yönünde. Ne de olsa Gazze bizim için sadece Gazze demek değil. Aynı zamanda bölgenin istikrarı, Suriye’deki yeni rejimin bekaası, Amerika ile ilişkilerin şimdiki gibi seyri, günün birinde İsrail ile normalleşme demek. Suriye Cumhurbaşkanı Şara’nın yarın Beyaz Saray’da Trump’la görüşecek olması bile aslında bunun bir tür ispatı niteliğinde…