Gazze Kasabı' Netanyahu, ABD Başkanlığı'na seçilen Donald Trump'ın altı ayı bulan görevi süresince üçüncü kez Beyaz Saray'da. "Önce Amerika" diyerek ikinci kez iktidara gelen Trump, geçen süre zarfında onca direnişine ve cesur çıkışlarına rağmen diğer Amerikan başkanları gibi o da "Önce İsrail" çizgisine doğru savruluyor. Savrulmak zorunda.
Böyle giderse ABD'yi düştüğü girdaptan çıkarmaya ant içen Trump'ın çabaları sonuçsuz kalacak. Her cephede düşmanlarına kılıç çeken Trump, ilk darbeyi küresel finansın tekelindeki savaş baronlarından ve siyonist-evanjelik lobiden aldı.
Başvurduğu bütün radikal stratejiler yetersiz kaldı/kalıyor. Fakat yine de pes etmiş değil. Nitekim Gazze'de ateşkes için hâlâ bastırıyor. En azından Gazze için uluslararası geçici yönetim ekseninde bir çözüme varmak istiyor. Zira bunu yapamazsa USA'nın "USrael"e dönüşmesini engelleyemeyeceğini ve ABD'nin siyonist darboğazını aşamayacağını görüyor.
***
Bu da ABD'nin maruz kaldığı jeopolitik erozyonu daha da hızlandırmaktan başka bir sonuca yol açmayacaktır. Trump'ın ülkesini bu siyonist cendereden kurtarabilmesi çok zor ama imkânsız değil. Zira Gazze'yi soykırımdan geçiren siyonist zihniyet, ABD ve Avrupa'nın siyasi, askeri ve ekonomik desteğini arkasına almasına rağmen küresel toplumsal muhalefetin duvarına çarpıp parçalanıyor.
Her ne kadar dışarıdan hâlâ sağlam ve güçlü görünmeye çalışsa da yüzeyin altındaki fay hatlarında derin çözülmeler yaşanıyor. Bu da siyonazi stratejide çatlaklara ve bu barbar zihniyete destek veren ABD ile Avrupa'da iç tartışmaların yayılmasına yol açıyor.
Geleneksel diplomasi yerine uluslararası ilişkilerde manipülasyon öne çıkıyor. Her alanda stratejik belirsizlik derinleşiyor. Küresel sistem her yerinden sarsılıyor. Sistemin çözülmesi, aktörlerin yeni arayışlarını da hızlandırıyor. Bu bağlamda en büyük gelgitler, küresel sistemin merkez ülkesi ABD'de görülüyor.
ABD şu sıralar dünyadaki yerini yeniden tanımlamak için çabalıyor. Arayışını sürdüren Trump'ın zikzakları bunun bir göstergesi. Avrupa ise büyük bir jeopolitik erozyona maruz kaldı. Kendi kıtasında bile bütünlüğü parçalanıyor ve kaotik bir geleceğe doğru ilerliyor. Avrasya ise alternatifi olduğu Atlantik sistemi için güçlü bir tercih hâline hâlâ gelemedi. Küresel güçlerin rekabet cephesi konumundaki İslam dünyası ve Ortadoğu ise derin ahlaki, fiziksel ve ekonomik kırılmalardan geçiyor.
***
Şu an küresel düzeyde istikrarlı ve öngörülebilir bir gelecek görünmüyor. Çok kutuplu dünyanın silüeti hâlâ tam netleşmedi. Daha kat edilecek çok mesafe var. Zira ABD ve Avrupa'nın dünyanın farklı bölgelerinde yol açtıkları çatışmaları istikrara kavuşturmada Avrasya'nın askeri ve siyasi gücü yetersiz kalıyor. Bunun en somut örneği 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de devam eden tarihin en barbar soykırımının durdurulamamasıdır.
Hâliyle yerel, ulusal, bölgesel veya küresel düzeyde ortaya çıkan krizler hem çok kaotik hem çok yönlü bir mahiyete sahip. Krizleri çözüme kavuşturacak bir güç dengesi yok. Ortaya çıkan güç dengesizliği her tür anarşiyi daha da süreklileştiriyor.
Fakat unutulan bir şey var. Belki aktörler ve talepleri değişmedi ama dünya değişiyor. Bu nedenle küresel sistemin aktörleri hâlâ kendilerini dev aynasında görmesine rağmen isteklerini dünyaya dayatmada zorlanıyorlar. Bu anlayışın en fanatik örneği Gazze'de batağa saplanan siyonist zihniyettir. Onlar bile artık geri adım atmak zorunda kalıyor. Bu daha başlangıç. Küresel siyonist anomi artık kırılma noktasında. Gazze'deki ateşkes bu süreci daha hızlandıracaktır.