Erteleme, müzakere ve muhasebe

Nasuhi Güngör

CHP’nin kurultay davası 24 Ekim tarihine ertelendi. Hukuki açıdan bu sadece mevcut tabloyu yaklaşık 40 gün sonrasına aktarmak anlamına geliyor. İptal, mutlak butlan ve benzeri seçenekler bu duruşmada ortaya çıkmadı. 24 Ekim için bu ihtimallerin hepsi geçerli. Bu da bizim açımızdan yine yoğun tartışmaların olduğu bir döneme işaret ediyor.

Hukuken devam eden süreçler, hele de işin içinde bir siyasi parti varsa kuşkusuz önemli siyasal sonuçlar üretir. İl kongresi ve kurultay davaları, her ne kadar ilk etapta CHP’nin yeni yönetimi ve genel başkan Özgür Özel tarafından dikkate alınmasa da şu dakika itibarıyla siyasi gündemin merkezinde.

ADAYLAŞTIRMA SÜRECİ VE KURULTAY DAVASI

Olup biteni daha doğru anlamak için elbette biraz geriye gitmek gerekiyor. 2024 yılının son aylarından itibaren Özgür Özel, ani bir kararla CHP’nin cumhurbaşkanı adayını belirleyeceklerini ilan etti. Sonrasında hızla o dakikaya kadar “iki forvetim var” dediği kadrodan Mansur Yavaş’ı tartışma dışında bıraktı. Yapılan ikili ya da üçlü görüşmeler sonuç vermedi. Yavaş, böyle bir adımın özellikle ekonomik sorunların olduğu bir ortamda ortaya çıkaracağı sakıncaları anlatmaya çalıştı. Ancak sonuç alamadı.

Özel, Ekrem İmamoğlu’nu “adaylaştırma” sürecini hızlandırdı. Bu hız ve ısrarın İstanbul büyükşehirle ilgili yaklaşan fırtına karşısında bir tedbir ve mümkünse koruyucu şemsiye oluşturma çabası olduğu herkesin malumu. Sonrası 19 Mart operasyonu, peş peşe gelen tutuklamalar, tanıklar, itiraflar ve muhtemelen Ekim ayında ortaya çıkacak iddianameler.

“AKRABA” DAVALAR

Burada dikkatlerden kaçan bir konu var. CHP’nin İstanbul il kongresi ve kurultay davası, pek çok açıdan İmamoğlu dosyasıyla deyim yerindeyse “akraba”. O nedenle bu davaların kesişme noktasında ortaya çıkacak tablo da süreci yakından ilgilendiriyor.

Tekrar bugünkü karara dönelim. Bu bir erteleme kararı ve yaklaşık 40 gün boyunca her an yeni ara kararlar ve gelişmeler olması da muhtemel. Fakat bundan daha önemlisi bu tür zamanların özellikle birinci dereceden muhatapları açısından bir “müzakere” ve “muhasebe” fırsatı oluşturması.

ANKARA MİTİNGİ VE İMAMOĞLU

Az önceki kısa tarihçeyi şunun için aktardım. CHP ve Özgür Özel yaklaşık bir yıldır ana gündemini İmamoğlu davası üzerine inşa etti. Mitingler, konuşmalar, temaslar ve arayışlar. Ancak zaman geçtikçe bunun dozu ve sonuç alıcı boyutları zayıfladı ve dün Ankara mitingine yansıyan manzara çok farklıydı.

Kuşkusuz bir anda bu gündemden geri çekilmeleri söz konusu olamaz. Fakat İmamoğlu gündeminin CHP’nin oluşturduğu stratejinin merkezinde kalıp kalmayacağı çok önemli bir soru. Cevabı da mevcut yönetimde ve özellikle de Özgür Özel’de.

MÜZAKERE VE MUHASEBE

Kuşkusuz giderek sertleşen parti içi rekabetin, ayrıca gerek CHP tabanına gerekse de genel anlamda topluma verilen görüntünün ve ortaya çıkan algıların gözden geçirilmesi için de iyi bir fırsat olabilir bu süre.

2023 Kasım ayında partinin başına geçen kadronun 2024 yerel seçimlerinde elde edilen başarıda rolleri olduğu çok net. Ancak ancak Ekim 2024 ve sonrasında bu başarının siyasi açıdan korunabildiğini söylemek de çok zor.

CHP’NİN GÜNDEMİ NE OLACAK?

Parti dışında meseleye bakıldığında ise birbiriyle bağlantılı iki ana konu var.

Birincisi Terörsüz Türkiye kapsamındaki komisyon çalışmalarına CHP’nin ne düzeyde katkı vereceği. Özgür Özel bana komisyonda yola devam etme konusunda kararlı olduğunu ifade etmişti. Bu nokta önemli, ama katkının niteliği de en az o kadar önemli.

İkincisi, İsrail’in Katar’a saldırısıyla ortaya çıkan bölgesel gündem ve Türkiye’nin duruşu. Burada şu ana kadar neredeyse suskun sayılır ana muhalefet partisi. Kendi gündeminin dışına çıkamayan bir görüntüyü daha fazla taşıyıp taşımamak da elbette öncelikle mevcut yönetimin tercihi olacak.