Gazze halkının talihsizliğine bakar mısınız? Acı üstüne acı yetmezmiş gibi şimdi de acının üstüne pervasızca sünger çekiliyor. Ölmeyi zaten hak ediyordunuz, bundan sonra nasıl ve ne kadar yaşayacağınıza da biz karar vereceğiz!
Dünyanın en güvenilmez, en yalancı, en kalpsiz iki adamı oturup bir kağıt karalamış adına da plan demişler… Sekiz İslam memleketi de peşlerine takılmış.
Gazze, elleri havada kaderini kendisini katleden güçlere teslim edilecek, bir müstemleke valisi orayı yönetecek ve her şey olup biterken İsrail hem zaferini kayda geçirmiş olacak hem de soykırım suçundan kurtulacak.
Katliam, soykırım ve insanlık dışı savaş uluslararası bir anlaşmayla diplomatik bir statü kazanıyor.
Ne plan ama. Ne barış!
Trump’tan Netanyahu’dan zaten başka türlüsü beklenmezdi ama İslam dünyanın elinden gelen bu muydu? Sekiz ülkenin – Türkiye, Mısır, BAE, Katar, Ürdün, Pakistan, Suudi Arabistan, Endonezya- yapabileceği en iyi şey “Olan oldu, önümüze bakalım, belki iyi şeyler olur” demek miydi? Ellerinden gelen, İsrail’in en başından beri hiç değiştirmediği Gazze’ye el koymak hedefine rıza göstermek miydi?
Üstelik, Gazze’de soykırım yapan, çocukları, kadınları sivilleri acımasızca katleden İsrail’in bir anlaşma olsa bile bunu sıradan bahanelerle yine yapmaya devam etmeyeceğinin garantisini bile almadan…
Kimsenin aklına, “Madem barış istiyorsunuz önce kanı durdurun, gıda yardımlarına izin verin sonra konuşalım” demek gelmedi mi? Geldiyse bunun için ABD Başkanı’na baskı yapmak düşünülmedi mi?
Düşünüldüyse biz niye bunun masadaki tezahürünü göremedik?
Gazze için bir barış planı gerekiyor, hep gerekiyordu ama bu değil. 20 maddelik bu belge bir barış planı değil soykırımın onayından başka anlam ifade etmiyor. Bu plan aynı zamanda Birleşmiş Milletler’in kabul edilmese de hala Filistin halkının haklılığını teslim eden sayısız kararının geçersiz kılabilecek tehlikeli bir hamledir. Ne 1967 sınırları, ne iki devletli çözüm fikri ne de Doğu Kudüs’ün başkent olduğu bir Filistin Devleti… Hepsi bu kağıtla berhava olup gidebilir. Filistin Devleti’ni tanıyan ülkeler de sekiz İslam ülkesinin onayladığı bu plan karşısında boşluğa düşerler.
En vahimi de “İnsanlar ölüyor, hiç olmazsa kan dursun” baskısıyla dayatılan bu anlaşma kanı durdurmayacaktır. Nereden biliyoruz? İsrail’in geçmişten bugüne yaptıklarından. 7 Ekim’den önce de yıllar içinde on binlerce Gazzeli sudan sebeplerle katledildi. 7 Ekim’den sonra Gazze’de katliam aralıksız sürerken Hamas’ın hiç olmadığı Batı Şeria’da da Filistinlileri yeni yerleşim yerleri bahanesiyle öldürülmeye devam etti. Yani, İsrail öldürmeye hep devam edecek; bunun için sekiz ülkenin plana dahil olmasına gerek yoktu.
Artık belli ki İsrail, Filistinlileri öldürmeden, sürmeden ve yaşadıkları yerleri de açık hapishaneye çevirmeden durmayacak. Onlara sınırsız destek veren Trump ve ABD varken hiç durmayacak. Bu gerçeği ıskalayarak Trump-Netanyahu ikilisinin karaladığı plana onay vermek akıl alır iş değildir. Böyle bir onayın Filistin’in haklı davasını İsrail lehine zayıflatmaktan başka sonucu olmayacaktır.
Bunu, plana destek veren sekiz ülkenin bütün yöneticileri de çok iyi biliyor.
Ortada sadece eksik ve yanlış değil, aynı zamanda Filistin’i ebediyen İsrail’in insafına terkeden tehlikeli bir plan var. Mutlaka değiştirilmeli, yeniden yazılmalı ve değişmiyorsa da bu yanlışın parçası olmaktan uzak durulmalı.
İslam ülkelerinin elinden gelenin en iyisi, İsrail’in hayal bile edemeyeceği en iyi sonuca onay vermek olmamalı.