PKK yöneticilerinden Duran Kalkan, örgütün kanalında fesih kongresi hakkında konuştu.
Sürecin artık geri dönülemez bir noktaya vardığını vurgulayan Kalkan şunları söyledi:
“Devlet ve iktidar neyi ne kadar değiştirecek göreceğiz. Biz mücadeleye yeni yöntemlerle devam edeceğiz. Saldırılar olursa yürüteceğimiz mücadele bu saldırıları boşa çıkartacak biçimler alacak. Eski süreç olduğu gibi devam edecek ve biz ona her an dönebiliriz” diyemeyiz. Bu olmayacak.
“Yeni bir dönem başlamıştır”
“Tarihi öneme sahip sonuçlar, kararların alındığı bir kongre oldu. Aslında PKK’nin birçok kongresinde önemli dönemeçlerde yapıldı ve önemli kararlar alındı, şimdiye kadar böyle geldi. 12’nci Kongremizde bu geleneği bozmadı. Hatta daha da köklü bir kararlaşmayı ortaya çıkardı. Tarihi bir dönemeci sona erdirdi, yepyeni bir dönemin açılmasının zemini hazırladı ve başlattı. Artık rahatlıkla ‘Apocu özgürlük yürüyüşünde PKK dönemi kapanmış, yeni bir dönem başlamıştır’ diyebiliriz. Bu yeni dönemin adını Önder Apo, ‘Barış ve Demokratik Toplum Dönemi’ olarak ortaya koydu. Demokratik toplumcu mücadelenin bu yeni dönemi gerçekleştireceğini ifade etti. Buna inanıyoruz ki bu temelde önümüzdeki süreç yeni gelişmelere güçlü, özgürlükçü, demokratik, sosyalist adımlara yol açacak, vesile olacak. Elbette bunlar mücadele, çaba ile olacak. Bir mücadele dönemine girdik. Kongreye nasıl gelindiği tartışılan bir konu, uzun sürede biliniyordu da. Genel planda söylenirse; son 10 yıllık mücadelenin sonucu diyebiliriz. Çöktürme Planı temelinde PKK’yi imha ve tasfiye etme amacıyla yürütülen topyekûn imha saldırısının boşa çıkarılması, başarısız kılınması ardından böyle bir sürece gelindi. Yine 3’üncü Dünya Savaşı’nın bölgede geldiği nokta böyle bir süreci gerekli kıldı. Bunların hepsi AKP iktidarı ve Türkiye Cumhuriyeti açısından bir gereklilik haline geldi. Cumhuriyet yüz yıllık paradigmasıyla artık Kürt halkının özgürlük direnişi ve küresel sistemin dünya çapında 30 yılı aşkın süredir yürüttüğü savaşın sonuçları karşısında devam edemeyeceğini, Kürt inkarına dayalı zihniyet ve siyaseti sürdüremeyeceğini gördü ve anladı. Böyle bir zihniyette olmasının kendisi için büyük tehlikeler arz ettiğini gördü ve bazı yöneticiler ‘beka sorunu’ dediler. Devletin, Cumhuriyetin ‘beka sorunu’ ile karşı karşıya kaldığını gördüler ve bazı çağrılar yaptılar. En başka MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Ekim ayının başından itibaren böyle bir söylem ve çağrı geliştirdiğini biliyoruz.”
“Görüşme imkanı yaratıldı”
“Önder Apo, ‘Eğer böyle düşünülüyor ve çağrı yapılıyorsa, ben bunu anladım, yanıtsız ve karşılıksız bırakmam. Eğer buna uygun koşullar yaratılırsa, Kürt sorunu çatışma ve şiddet zemininden demokratik siyaset ve hukuk zeminine taşıma gücüm var. Fırsat verilirse, zemin oluşturulursa rol oynarım’ dedi. Bir geniş süreç ilan edildi ve tanımlandı. Taraflar ilk çağrılarına ve söylemlerine bağlı kaldılar. DEM Parti İmralı Heyeti yeniden devreye girdi. 2013-2015 döneminde heyet olarak İmralı ile kamuoyu ve PKK arasında çeşitli çalışmalar yapan Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’in, yeniden iktidar tarafından devreye girmesine imkan tanındı. Önderlik ile görüşme imkanları yaratıldı. Sonra DEM Parti bu sürecin aktif bir gücü olarak devreye girmiş oldu. Önderlik ile görüşmelerde heyet çok geciktirilmeden, tarafların açıklamaları ile önder Apo 27 Şubat’ta tarihi çağrısını yaptı. Demokratik Toplum Çağrısı ile herkesin asrın, demokrasinin manifestosu olarak tanımladığı bir çağrı oldu. Birçok düşünür ‘Önder Apo’dan başka kimse böyle bir metin hazırlayıp, böyle bir irade ortaya koyamayacağı’ yönünde görüş belirttiği bir çağrıyı geliştirdi. Ondan öncede birçok partiye, bize Önder Apo mektuplar gönderdi, amaçlarını belirtti. Bizde cevaplar vermiştik. Çağrıda onların gerçekleşmesi isteniyordu. Bizde 1 Mart’ta bilindiği üzere açıklamamızı yaptık. Çağrıda söylenenlerin gerçekleşmesi için önünü açmak, iyi bir zemin oluşturmak üzere 1 Mart’tan itibaren tek taraflı olarak ateşkes ilan ettik. Süreç daha rahat yürüsün diye yaptık ancak bazı çevreler karşı çıktılar”
Kongreye giden süreç
“Fakat sabırla bu çalışma yürütüldü, en çok sabreden, çaba gösteren, hayatını ortaya koyanları anıyoruz. Son şehidimiz Sırrı Süreyya Önder oldu. Emeklerini, çabalarını şükran ile her zaman hatırlayacağız. Sonuçta bizim yaklaşımımız şuydu; istenilenleri yapmak için biz kongreyi toplamaya hazırız. Fakat gerçekleştirme gücü ve iradesine sahip olmadığımızı mektup ile Önder Apo’ya ilettik. Çağrıdan sonra yaptığımız 1 Mart tarihli açıklamada da bunu kamuoyu ile paylaştık. Bu herhangi bir şart değil, somut bir durumun ifadesiydi. İstenilenleri ancak Önder Apo yapabilirdi. Başka hiçbir irade ve güç yapamazdı. Bizden silahlı mücadeleyi bırakma, strateji değiştirme, PKK’nin feshi kararı isteniyor. Bunu PKK’nin baştan itibaren Devlet Bahçeli’nin de ifadesi ile ‘Kurucu Önderi’ yapabilirdi. Silah bırakılması tartışılıyor, herkes Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlamak üzere, savaşmak için eline almış ve Önder Apo’ya katılmış. Biz nasıl o savaşı durduralım ve o silahı bırakalım. Yaratılan o ortamda silahın mümkün olduğunca amaçlar doğrultusunda kullanılması için güç vermeye ve destek vereye çalıştık. Yönetimimizin fonksiyonu buydu, öbür türlü olmazdı. Daha önce biz 2013 yılındaki süreçte yapılan yazışmalarda Önder Apo’ya ‘Biz doğru yanlış, başarılı başarısız savaşı yürütürüz, savaşın yönetimi olur ama barış süreci denilirse bunun yönetimi biz olamayız. Bu kararları alma, hareketi ve halkı bu kararlara ikna etme, yönlendirme işini biz yapamayız. ‘Ancak Önder Apo yapabilir’ dedik. Bu somut durumdu, herhangi bir şart değil. O zaman Önder Apo bize ‘Bu kararınızı yoldaşça selamlıyorum, saygılı buluyorum. Bu temelde üzerime düşen her şeyi yapmak için çaba harcayacağım’ diye cevap da verdi. O zamandan bu yana gelen, yeni ortaya çıkan bir durum da değil. Bütün bunlar bu süreci yönlendiren iktidar ve devlet çevreleri tarafından biliniyor, kamuoyu da bilsin istiyoruz. Çok farklı tartışmalar oluyor. Sonuçta tam istediğimiz gibi olmasa da Önder Apo’nun irade olarak kongreyi ikna etme, karara götürme biçiminden bir katılımı gerçekleşti. Bunun üzerine böyle bir katılım gerçekleşince, biz hemen kongreyi toplayabildik. Kendi irademiz ile kendi alanlarımız ve gücümüz ile bunu yapabildik. Tartışılıyordu ‘şu olur, bu olur’ diye. Biz savaş yapan bir gücüz. Evet, çatışmalarda şehit veriyoruz ama savaş da yapıyoruz. Savaş yapma potansiyelimizi bitirmiş değildik. Kendi irademiz ile bu kongreyi topladık ve tarihi kararlar alındı kongremizde. Tarihi kararlar alındı diye açıklamalar oldu. Çok yakında bütün kararlar açıklanacak.”
Kongrede nasıl kararlar alındı?
“Biz kamuoyu ile tutumumuzu paylaştık. Önder Apo ile iletişim olduğundan bunu Önder Apo’ya da söyledik. Bir kere bizim anlama sorunumuz var dedik. Farklı düzeylerde olsa da anlama ve özümseme sorunumuz var. Bu temelde zaman zaman çaba serf ettik. Panellere arkadaşlarımız bunu değişik şekilde kamuoyu ile paylaştı. Belli kimi değişiklikler oldu. Bir anlama düzeyi gelişti. Özellik Önder Apo ile görüşmeler oldukça, oradan mesajlar açıklandıkça oldu. Çağrıyı açıklayan görüşmeler anlama düzeyini daha çok geliştirdi. Kongreyi yönlendirmek üzere Önder Apo’nun kongreye sundukları anlama ve aydınlanmada önemli bir düzey geliştirdi. Biraz başlangıçtaki durumu aşma oldu. Kavrama, özümseme anlayarak sürece yaklaşma noktasında bir düzey var. Herkes için, her düzeyde bu gelişme olmuştur diyemeyiz. Düşündükçe, yoğunlaştıkça daha fazla anlama oluyor. PKK bir partiydi ama bir Önderlik hareketinin partileşmesi oldu. Başka partiler gibi kurulmadı. Çeşitli çevreler bir araya geldiler, anlaştılar belli ilkeler üzerine parti kurdular şeklinde olmadı. Bir Önderlik partisidir. Önder Apo ‘PKK şehitler partisi’ dedi Apocu hareket, Önderlik hareketi çeşitli isimler ile bu mücadeleyi yürüttü, partileşme ihtiyacı duydu birinci kongrede de buna PKK dedi. Şimdi 47 yıldır bu ad ile geldi ve büyük başarılar ortaya çıkardı. Bu başarılar biliniyor. Gelinen noktada PKK’nin tarihi rolünü oynadığı, misyonunu yerine getirdiği, görevlerini gerçekleştirdiği, hatta 1990’dan itibaren bu duruma ulaştığı, aynı şekilde yürümemesi, değişmesi gerektiği, bu değişimin dış engellemeler ve iç yetersizlikler nedeniyle gerçekleştiremediğimiz için bu güne geldiğini ifade etti Önderlik. Dolayısıyla herkes Önder Apo’ya katılmıştır. Apocu hareket var. Önder Apo’nun düşünce ve iradesi bağlayıcı düşünce ve iradedir. Önder Apo yürüttüğü müddetçe anlama ve pratikleştirme sorunları her zaman olur, bazen oluyor. Eleştiri ve öz eleştiri onun için her zaman PKK tarihinde çok önemli bir yer edindi. Ama Önderliğe katılma, karar birliği oluşturma sorunu Önder Apo yürüttüğü sürece yoktur. Bu kongredeki tutumumuz da öyledir. Önder Apo’ya katılım var. Herkes şunu gördü; Önder Apo hiçbir zaman kimseyi yanılmadı, hep açık oldu, gerçekleri ifade etti, en riskli adımları attı ve her zaman başarılıda çıktı. Başardı, ortalama insan aklının ve tutumunun normal görmediği, gerçekleşemez dediği her ortamda başarı ile yeni bir gerçekleşme yarattı. 1973’teki çıkışı da öyleydi. O zamanda bu düşünce ile bir şey yapılamaz deniliyordu. 1975’te cephe kuralım diye diğer Kürt partileri ile görüşmeye gittiğinde -ismini vermeyeyim- ama en etkili Kürt partisinin Bakûr’daki temsilcisi ‘Bu düşünce ile Kürdistan’a girerseniz hem Kürtlere en büyük kötülüğü yaparsanız hem de bir gün ayakta kalamazsınız’ demişti. Oysaki Önderlik 52 yıl ayakta kaldı. Bu kadar gelişmenin yaratıcısı oldu. İmralı içinde öyle diyen oldu 1999’u hiç unutmuyorum. Dıştan değil yakın çevremizden o kadar baskı oldu ki, bize söylenmedik söz bırakmadılar. Hepsi arşivimizde. ‘Deli olmuşsunuz, İmralı’da bu işler yapıla bilinir mi? vazgeçin yazıktır, bu kadar gelişmeye heba olacak, olmayacak duaya amin diyorsunuz’ diyenler, bazı parti çalışma alanlarımıza baskın yapanlar ‘artık Önderlik devri bitti, biz olacağız’ diyenler oldu. İmralı’da bir şey olmaz diyorlardı, bir inançları yoktur. Ama Önder Apo İmralı’da tüm dünyayı etkileyen bir mücadele pratiği ortaya çıkardı. Önder Apo her zaman sonuç aldı, başarı kazandı. Bu anlamda Kürt halkı ve dostlarına büyük bir güven, inanç verdi. Aslında eski arkadaşlarına da verdi. Belgeseli (Kürt Dirilişi) izliyorsunuz. Her hangi siyasi bir akıma girmeden de okul okurken, memurluk yaparken arkadaşları bile anlatıyorlar. Nasıl güven verdiğini anlatıyorlar.”
“Sırrı Süreyya Önder’e saldırı ihtimali hiç az değil”
“Önder Apo ‘12 yıldır birlikte çalışıyorduk’ dedi. 12 yıl Önder Apo’ya en çok yardım eden bir kişilikti. En fazla çaba harcadı. Bu 27 Şubat’ta yapılan çağrının hazırlanması, daha sonra da başarı ile pratiğe geçmesinde en fazla emeği geçti. Gerçekten çok değerli, çalışkan, yapıcı, çözüm odaklı sonuç çıkarak bir kişilikti. 12’nci kongremiz bütün bunları tanımladı. Sırrı Süreyya Önder’in kişiliğini, buraya katkılarını, çabalarını, emeklerini saygı ve minnet ile andı. Özgürlük ve demokrasi mücadelesinin bir neferiydi. Onun şehidi olarak ilan edildi. Görev başında, büyük bir çaba ile mücadele ederken şehit düştü. Nasıl şehit düştüğü hala tartışılıyor. Saldırı ihtimalide hiç az değil. İlk hastalandığı haberi duyduğumda, ‘Bir Özal (Turgut Özal) vakası ile mi karşı karşıyayız?’ diye tepki verdim. Gerçek durum nedir? netleşmedi ama tartışılıyor. Kamuoyu barış ve demokrasi şehidi olarak ilan etti ve bizde PKK’nin 12’nci kongresinde bu tanımlamaya katıldık. Kongremizin başarısını Sırrı Süreyya Önder’in en çok çaba sarf ederek başarmak istediği amaçların başarısına katkı sunsun, vesile olsun istedik. İnanıyoruz ki o amaçlar kongremizin sonuçlarının katkısı ile mutlaka başarıya ulaşacak. Bu temelde çok değerli dostumuz, yoldaşımız Sırrı Süreyya Önder’i özlem, sevgi, saygı, minnet ile anıyor ve anısını her zaman yaşatacağımız, anısını hep yaşatacağımız sözünü veriyoruz.”
Serbestiyet