“Devlet aklı”nın kenevirle imtihanı

Mustafa Karaalioğlu

Birkaç gün önce Meclis’ten neredeyse sessiz sedasız -KARAR hariç alakadar olan çıkmadı- bir kanun geçti. Bundan sonra kenevir ekimi, üretimi genişleyecek; kenevir içeren ürünler eczanelerde, “sağlık, kişisel bakım ve takviye” gerekçesiyle satılabilecek. Son derece geniş, muğlak, belirsiz ve dolayısıyla her manaya gelebilecek bir tanım. Sağlığın, kişisel bakımın ve hele takviyenin ne olduğunu tanımlamak kolay olmayacak.

Devlet, keneviri sağlık endüstrisinde hammadde temini gerekçesiyle serbest bırakıyor. Kanundan önce de tıbbi kenevir üretmek serbestti, yani maksat hasıl oluyordu. Şimdi sınır alabildiğine genişletildi ve asıl şöhretini uyuşturucu madde olarak yapan kenevir yasaklı madde olmaktan çıkarıldı.

Bu saatten sonra “Yok o anlamda izin verilmedi, tıbbi kullanım olacak, ticari fayda sağlanacak” demek keneviri bir uyuşturucu hammaddesi olarak bilenler için anlam taşımaz. Kapı açıldı, izin çıktı…

Kenevire izin veren kanunu hazırlayan iktidar ve o kanunu kabul eden milletvekilleri Türkiye’de uyuşturucu kullanma yaşının liselere kadar indiğini bilmiyor mu? Elbette bilmiyor olamazlar… Medyada yağmur gibi yağan, gençlerin uyuşturucu problemi temalı haberler var. O haberleri destekleyen birçok araştırma ve bilimsel rapor var. Mesela, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün uyuşturucuyla mücadele programı (NARKOLOG) kapsamında 2018’de yaptığı ankete göre, “ilk kez uyuşturucu kullananlar”ın yüzde 82.8’i madde kullanmaya bitki bazlı esrar ile başlıyor. Sonra da -yüzde 75,4’ü- oradan diğer bilinen ağır uyuşturuculara geçiyor. Bütün araştırmalarda ilk kullanım için esrarı tercih edenlerin oranı yüzde 65’in altına düşmüyor.

İHH’nın raporu daha sarsıcı. Türkiye’de yaklaşık 10 milyon kişi madde bağımlısı, uyuşturucuya başlama yaşı 20,8 ve kullanıcıların yüzde 82’sinin uyuşturucu kullanmaya esrar ile başladığı biliniyor.

Türkiye işte bu tabloda kenevire izin verdi. Yapılan iş, yanmaya hazır ormanın içine benzin istasyonu deposu kurmaktan farksız…

Uyuşturucu maddeye erişim daha kolay olacak. Zira, devletin üretimine izin verdiği ve çeşitli formlarda eczanelerde satılabilir kabul ettiği bir maddeyi sokakta durdurmak mümkün değildir. Sonuçta devlet izin verdi!.. “Tıbbi malzeme için izin verdi, kumaş için, file yapmak için izin verdi, şunun için verdi bunun için verdi” diyerek kimseyi ikna edemezsiniz. Ayrıca, kimin hangi maksatla kenevir ürettiğini tespit etmek mümkün olmayacaktır. Yakında haberlerini görmeye başlarız.

Oysa bitki çeşitliliği ve üretimi açısından zengin bir ülkeyiz…. Binlerce bitkisel madde zaten ilaç için veya tekstil için kullanılıyor. Ama bu kadarı yeterli olmadı ve çok büyük bir uyuşturucu problemi olan ülkede, “varsın bir tanesi yasaklı kalsın” diyemedik. Birkaç kişi üç-beş kuruş para kazanacak diye zaten ateşte olan gençlerin etrafındaki ateşi iyice harladık.

Ondan sonra da “bu ülkede devlet aklı var, falan” öyle mi? Uyuşturucuyla mücadeledeki zaaf ortadayken, aklı olan bir devlet böyle bir hata yapar mı? Böyle mi planlama yapılır, böyle mi strateji hazırlanır? Devlet buradaki riski akletmeyecekse, akıl başka ne işe yarar? Üstelik de aile yılının tam ortasındayız!...

Kanunun hâlâ, Cumhurbaşkanı’ndan geri dönme imkanı varken bu imkanın kullanılması isabet olur. İlk kez uyuşturucuya başlayanların maddeye ulaşma kaynağı ortadayken, kapı hiç olmazsa ardına kadar açılmamalı…

Kenevirle üretilecek bezden, torbadan gelecek para istemez, kalsın. Uyuşturucu kullanımında sıfır tolerans şarttır ve madde bağımlılığını direkt veya dolaylı yoldan çağrıştıracak hiçbir uygulamaya tolerans gösterilmemelidir.