Demokrasisiz, hukuksuz ve pahalı bir hayat

Mustafa Karaalioğlu

Neyin önemli ve öncelikli olduğu, ülke için hangi konuların hayati kıymet taşıdığı tartışılmıyorsa orada bir problem vardır. Sanayide, teknolojide, bilimde ve özellikle dijital alanda ve yapay zekada soluk kesen bir yarış içinde olan dünyanın gündeminden uzaksak problem vardır. Küresel gelişmeye katkımız yoksa da… Yahut bütün bunların temelini oluşturan hukuk, bilim, kültür, sanat ve elbette ifade hürriyetinde adımız anılmıyorsa da problem var demektir.

Türkiye’nin bir değil birçok problemi olduğunu anlamak için bu göstergelere bakmaya gerek yok elbette. Hukuku, yargı sistemi, basın özgürlüğü tehdit altında olan ve tabiatıyla demokrasisi gerileyen bir ülkenin halini anlamak kolaydır. Tablolar, eğriler, analizler gerekmez. Gerilim, şüphe, endişe, öfke ve umutsuzluk için ölçüm yapmaya ihtiyaç yoktur. Zira, önemli, öncelikli ve hayati meseleler konuşulmazsa yerine daha fazla huzursuzluk gelir, oturur.

Oysa önceliklerin ihmali ve gerçek gündeme odaklanmamak telafisi imkansız sonuçlar doğuruyor. Türkiye kendi kendine ürettiği gerilimlerle ve bilhassa hukuku siyasetin emrine vermekle zaman, kaynak ve fırsat kaybediyor. Gerçeğin yerini ise yorucu, bunaltıcı ve gergin bir atmosfer dolduruyor.

 Peki, böylesi mutsuz bir hayatı kaça yaşıyoruz? Yani demokrasisiz ve hukuksuz bir hayatın maliyeti nedir?

Geçelim yüksek enflasyonu, yüksek faizi ve her fırsatta kapıyı çalan kur hamlelerini, çoktandır varlığını unuttuğumuz ve kendimizi kıyaslamaktan vazgeçtiğimiz dünyaya bir bakalım da durumun ne kadar tatsız olduğunu anlayalım.

İbrahim Kahveci dün açık seçik yazmış:

ABD’de fiyatlar son 4 yılda dolar bazında yüzde 18-20 bandında artarken Türkiye’de fiyatlar yüzde 80 ila yüzde 120 civarında arttı.”

Türk Lirası bazında dört yılda nereden nereye geldiğimizi zaten unuttuk. O kadar ki 2023’de yüzde 5’te olması gereken enflasyonu şimdi yüzde 30’un altına indirmeyi maharet sayacak kadar krizle yaşamaya alıştık. Ama Dolar bazında yaşadığımız yenilgi nedir böyle?

 Bir tatsız haber daha… KARAR’ın bugünkü manşetine de bakalım: “Ocak 2023-Mayıs 2025 döneminde dünyada doğalgaz fiyatları yüzde 32 düşerken, -son zamla birlikte- Türkiye’de yüzde 117 arttı.”

Yaşadığımız gergin ve demokrasisiz hayatı yaşamanın fiyatı da bu. Ucuz değil, aksine herkesten pahalı…

Bu kadar eziyete karşı hayat böyle pahalı olmasaydı, demiyorum çünkü hukukun üstün olmadığı, denetimin, şeffaflığın ortadan kalktığı bir ülkede ekonomi iyi olmaz, enflasyon ve faiz kontrolden çıkar. Orta sınıf buharlaşır ve ücretlilerin hayatı çekilmez hale gelir. Zengin de daha zengin olur.

 Türkiye’nin çıkmazı da açmazı da budur. Kendi kendine ürettiği ve berbat sonuçlarına rağmen hala ısrar ettiği hukuk ve demokrasi krizleriyle yaşamayı alışkanlık haline getirmiş bir ülkeyiz. Küresel rekabetten el etek çekmiş, asla kalıcı ve ciddi bir yapısal program sevmeyen, insanlarının hayatını bir parça iyileştirmek için sadece seçim vaktini bekleyen, sonra yine aynı sarmaya kapılıp giden bir ülke.

İnsanlar, bütün dünyanın yüksek enflasyon ve yüksek faizle yaşadığını zanneder de bizdeki enflasyonun bütün Avrupa’nın toplamından fazla olduğunu bilmez. Ya da devletin doğalgaz faturasını sübvanse ettiğine inanır ama bütün dünyada gaz fiyatları düşerken bizde kat be kat arttığını duymaz.

 Bitmek bilmeyen gerilim ve kutuplaşmaya sebep olan hukuksuzluk ve kuralsızlık sofradaki ekmekten cüzdandaki paraya kadar herşeyin sebebidir. Demokrasi yoksa karınlar doymaz, hukuk yoksa gelecek umudu olmaz. Önemli ve öncelikli meseleler konuşulmazsa, Türkiye’nin hergün istikbalinden bir parça kaybettiği anlaşılmazsa da daha pahalı ve daha mutsuz bir hayat böyle kader olur.