Deepfake mi?

Ahmet Taşgetiren

Önce özür dilerim, başlığa böyle İngilizce bir kelime koyduğum için ama gelinen noktada bu tür şeyler kaçınılmaz oluyor. Bir yerde yeni bir ürün, ismini de tedavüle sokuyor.

Deepfake’in kısa tanımı şu: “İnsanların yüz, hareket ve sesini gerçeğe uygun olacak şekilde taklit etmek veya değiştirmek için yapay zekâ teknikleri aracılığıyla fotoğrafların, videoların veya seslerin kullanılmasıdır.”

Bu yöntem farklı alanlarda kullanılıyor. Siyasette de, özellikle insanlara – kimi liderlere kimi sözleri söyleterek kara propaganda aracı haline getiriliyor. Google’a sorduğunuzda önünüze, gerçek mi değil mi ayırt edemeyeceğiniz sayısız deepfake örneği sunuyor.

Neden bu konu?

Bagışlasınlar beni, Kılıçdaroğlu’nun son video kaydını izlediğimde bende önce bir deepfake kuşkusu uyandı. Hani Brütüs, bir arkadan hançerleme sembolüdür ya, bu video bir yönüyle CHP’yi arkadan hançerleme niteliği taşıyorsa, diğer yönüyle de intihar izlenimi veriyor.

 Son zamanlarda CHP, İstanbul örneğinde olduğu gibi içinden Brütüsler çıkardı. 5 bin polisin CHP il binası önüne yığdırılması, partiye girilmesi, kayyım rolünün üstlenilmesi vs… CHP’nin zor zamanlarında bu tür olaylar içerden hançerlenme ya da arkadan hançerlenme niteliği taşımıyorsa nedir?

Kılıçdaroğlu’nun video mesajını özellikle iktidar kanalları olmak üzere pek çok tv kanalı ve gazete yayınladı.

İki şey var:

Bir: CHP rüşvetlerle, yolsuzluklarla ve rüşvet çarkının müteahhitleri ile anılamaz. Bunlarla bir araya gelemez. Üzerinde iftiralar ve yolsuzluk iddiaları ile yol alamaz. Derhal arınmalı ve yoluna devam etmelidir.

İki: CHP Ortadoğu'da tökezlememizi bekleyen İsrail ve ABD belasını bertaraf etmek ve devletin ali menfaatleri için sürecin içinde olmak zorundadır. Risk almalıdır ve konuya siyaset üstü bakarak elini taşın altına koymalıdır……Tarihin doğru tarafında yer almak çoğu zaman cesaret ve kararlılık gerektirir.

Birinci söylem, CHP’ye yönelik kirlenme iddiasına içerden destek niteliği taşıyor, ikinci söylem de CHP’nin İmralı’ya gitmeme tavrına yönelik eleştirileri besliyor.

Kılıçdaroğlu’nun duruşu, Erdoğan’ın CHP’ye yönelik “her şey içerden” söylemine uygun örnek niteliği taşıyor.

Kılıçdaroğlu, geçmişte “Öcalan’la görüşme seçeneği”ne çok net biçimde karşı çıkmış, meşru muhataplar niteliğinde milletvekilleri varken bu gayrı meşru yola neden başvurulduğunu sorgulamış…

Şimdi neden tam da Öcalan’la görüşme gündeminin içinden çıkıp, tam da iktidarın beklentisine uygun biçimde sürece monte olma uyarısı yapıyor?

28-30 Kasım tarihlerinde CHP’nin olağan kurultayı var. CHP dünyasından gelen haberlerde Kılıçdaroğlu’nun hâlâ CHP liderliğine oynadığı yönünde iddialar yer alıyor. Belli ki onu destekleyen bir grup da var. Ama herkes biliyor ki küçük bir grup o, ve Kılıçdaroğlu’nun hiç şansı yok.

Kaldı ki zor zamanlar yaşadı – yaşıyor CHP, belediye başkanları içerde, İmamoğlu’nu hiç sevmiyor olsa da, CHP dünyası onun Cumhurbaşkanlığı adaylığı için 15.5 milyon oy vermiş, hadi iddianamede yazıldığı gibi “bu oyların satın alındığı”nı düşünmüş olsun, bu insanları tersine ikna etmesi gerekmiyor mu? Bu video ile mi yapacak bunu? Kılıçdaroğlu’nun siyaset okuması bu mu?

Onun için diyorum, bu bir deepfake olmasın? Hani malum, 2023 seçimleri öncesinde “ama montaj ama şu bu…” gibi şeyler yapılmıştı iktidar çevreleri tarafından… Digital dünyada olur bu korsanlıklar, iktidar trolleri Erdoğan’ın “Şikâyet edenler de yargılananlar da CHP'nin koridorlarında dolaşıyorlar” sözünü doğrulamak için Kılıçdaroğlu’nu konuşturmuş olmasınlar.

Deepfake değil muhtemelen. Benim bu ihtimale prim verişim de, bir siyasetçide, hele geçmişte liderliğini yaptığı, Cumhurbaşkanı adayı olduğu partiye karşı, hem de onlarca partili belediye başkanının ve mensubunun “içerde” olduğu, halkın önemli bir kısmının açılan dâvâları “siyasi” nitelikli bulduğu bir zamanda “teammüden” böyle bir işe girişmesini, en azından “siyasi akıl” ile bağdaştıramamaktan kaynaklanıyor.

Kılıçdaroğlu 28 - 30 Kasım kurultayına gelecek, adaylığını koyacak ve bu videoyu orada bir kere daha seslendirecek!

CHP dünyasında bu videoya destek oranının yüzde 1 olduğu bilgisi var. Yüzde 99 tepki göstermekteymiş. En çok alıcı iktidar medyasında.

Kim bilir belki de orada bir yerlerde gelecek inşası arayışındadır. Gürsel Tekin’in bir mahkemeden aldığı yetki ile İstanbul il Başkanlığına kayyımlık yaptığı gibi… Belki o zamana kadar Kılıçdaroğlu da CHP’ye kayyım tayin edilir!

Bir de “Helâlleşme” söylemi vardı ve biz ona çok kredi açmıştık, değil mi? Siyasette insan kendi geçmişini yememeli diye düşünüyorum.

Neler söylüyorum değil mi?

Türkiye siyaseti işte böyle absürtlükler içinde kıvranıyor.

Sizce iktidar cenahı memnun mudur Kılıçdaroğlu’nun “CHP tarihin doğru tarafında yer almalıdır” beyanından?

Kılıçdaroğlu bir de tam iki seçim arasında Ümit Özdağ ile destek – bakanlık vadi sözü vererek şaşırtmıştı herkesi değil mi? Başrol oyuncusu Kılıçdaroğlu olunca, bu videonun arkasında hangi pazarlık vardır, sorusunu sormak çok abes kaçmıyor değil mi?