CHP hafta sonunu kurultayla geçirdi. Bu Özgür Özel ile yaşanan dördüncü kurultaydı.
İktidarın, özellikle de iktidarın Ak Parti kanadının CHP kurultayını nasıl değerlendirdiğini merak ediyorum.
İktidar medyası en son CHP ile ilgili olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nu sahaya sürdü. Ama görülen o ki bu şekilde sahaya sürülme Kılıçdaroğlu için çok dramatik bir sonuç verdi.
Eğer CHP hâlâ kendisini CHP’li sayıyorsa, CHP’deki karşılığının genel başkanlık oylamasında geçersiz sayılan 24 oydan ibaret olduğu açıktır.
Kurultay Özgür Özel için açık bir taçlanmadır. “Zaferdir” demedim çünkü rakibi yoktu. Ama rakibin olmamasını 19 Mart’tan beri yaşanan süreç hazırlamıştı.
Kurultay’daki havanın sergilediği “coşku” da sanırım iktidar cenahının reddedeceği bir durum değildir. Kurultaya adını veren “Şimdi iktidar zamanı” sloganı ana muhalefet ikliminden çıkışı da seslendiren bir “coşku”nun ürünü idi.
Şayet Ak Parti dünyası ile “Kurultaydaki coşku”da mutabıksak, bir şey daha söylemem gerekiyor, bu “coşku” 19 Mart’tan bu yana başta İmamoğlu olmak üzere CHP’li belediyelere ve daha sonra bizzat CHP’nin varlığına karşı sürdürülen operasyonların ürünü idi. Coşku, içi öfke de dolu olan bir coşku oldu 19 Mart’tan bu yana, meydanlarda birikti birikti bu coşku – öfke, kurultayda Ankara iklimini kapladı.
Şöyle düşünelim: Hani seçimlerden sonra bir “Yumuşama” olmuştu Erdoğan’ın girişimi ile. Özgür Özel de seçimi birinci olarak bitiren partinin lideri olarak, biraz da Ak Parti kitlelerini rencide etmemek için olumlu karşılık vermişti Erdoğan’ın jestine… Soru şu: Eğer bu iklim devam etseydi, CHP kitleleri 19 Mart’tan bu yana olduğu gibi meydanlara taşınabilir miydi, “Özgür Özel liderliği” denen şey bu tonda gerçekleşebilir miydi ve Özgür Özel’in kendisi bu coşkuyu bulabilir miydi?
Demek istediğim şu: Hani bazen Özgür Özel “Allah razı olsun” diyor ya Akın Gürlek için, herhalde aynı şeyi Erdoğan için de söylemekte mahzur görmeyecektir. Çünkü meydanlara doluşan kitleler bütün baskı operasyonlarının arkasında Erdoğan’ın olduğunu düşünüyor ve evet Akın Gürlek’e kızsa da asıl öfkeyi Erdoğan’a yöneltiyor.
Erdoğan’a yönelik öfkenin başka sebepleri de var çünkü. Yoksulluk! Geçinememe, yokluklar içinde kıvranma durumu… Hatta açlık sınırının altında yaşama… Belki yaşayamama hali.
Bir sorumlu olmalı, diyor insanlar, bu çektiğimiz boğulma hadisesinin bir sorumlusu olmalı.
Kimi görür sorumlu olarak bu durumda milyonlar? Tabii ki ülkeyi yönetenleri… Bütün o tepkileri öfkeleri toplayarak geldi Özgür Özel Kurultay salonuna…
İlginçtir, Özgür Özel, 19 Mart’tan bu yana, savcının 4 bin sayfalık iddianamesini silkeleyerek, bütün yolsuzluk suçlamalarını reddederek ve hatta içerden bazı CHP’lilerin karşı role soyunmalarına rağmen “Arkadaşlarımız suçsuzdur” diyerek geldi Kurultay’a… Bu, suyu yokuşa akıtmak gibi bir şeydi. Ama o coşkuyu yakaladı adam!
Hadi gelin payınızı kabul edin bu işte.
“Yargıyı kullanmak” gibi bir yük bindi omuzlarınıza. Bugüne kadar size karşı kullanılırdı Yargı, bugün sizin yükünüz oldu. “Yargıya bırakıyoruz onu” demek, Yargı kadroları ile o kadar oynandı ki, “Yargı bizim adımıza gerekeni yapar” demek gibi bir şeye dönüştü.
Evet, CHP’yi iktidara hazırlıyor şu andaki iktidar ortakları…
İşin garibi, tam da bir barış ve demokrasi sürecinden söz ediliyor, terör örgütünün feshi ile birlikte kimi demokratik açılımların devreye girmesi konuşuluyor. Bunun için dün “terör örgütünün uzantısı” diye nitelenen ve CHP ile kısmî birlikteliği en büyük günaha dönüştürülen DEM ile sıcak ilişkiler söz konusu. Eee, bunun görülmemesi mümkün mü? Bu görülecekse ve dağdaki -ya da İmralı’daki terörist için bile kimi “Açılımlar”a gidilmesi söz konusu ise CHP’yi niye boğacaksınız?
Kürtler’i düşünün tabii ki, barış için, eşit vatandaşlık için, güvenlik operasyonları adına işlenen geçmiş günahları affettirin tabii ki, ama öte yanda sırf “siyasi hesaplaşma” adına son seçimde ülkenin birinci partisi olan yapıyı, Yargı ablukasına almak görülmez mi, sorgulanmaz mı, buradaki absürtlük halk vicdanında not edilmez mi?
Onun için sıklıkla soruluyor: Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu, diye…
Bunun için “İmamoğlu İstanbul’u almasaydı, İmamoğlu Cumhurbaşkanlığının Erdoğan’ı yenebilme kapasitesi olan en güçlü adayı olmasaydı bütün bu operasyonlar yapılmazdı” görüşü, büyük kitleler nezdinde kabul görüyor. Yargı halk nezdindeki güvenirlik açısından yara alıyor.
Sırtınızda bir yoksulluk kamburu var bir de adalete güven aşınması kamburu.
İnsanlar, “içerde” bir “Devlet aklı” bekliyor icra gücünü uyarmak için… Ben de diyorum, mevcut liderlikler neresinde o “Devlet aklı”nın? Erdoğan değilse kim, Bahçeli değilse kim?
CHP Kurultay’da yeni kadrolarla takviye etti kendisini… “Aklı” çalıştırıyor. Özgür Özel, hem verdiği mücadele ile liderleşiyor, hem Cumhurbaşkanlığı için başkası adına yollara düşüyor. İlginç bir durum bu da. Bakıyoruz olan bitene… İktidarın yaptıklarına da bakıyoruz. Hassasiyetimiz Türkiye için, milletimiz için…