CHP Genel Başkanı Özgür Özel gazetemizi ziyarete geldi. İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve Parti Meclisi üyesi Emine Uçak Erdoğan’ı da yanına almıştı.
Emine Hanım, Numan Kurtulmuş’un HAS Parti’nde siyasete girmişti. Araştırma ve makaleleriyle, TV programlarıyla saygın tesettürlü bir entelektüeldir.
Tabii baş konu, İBB iddianamesi oldu… Özel’de bu konuda hiçbir endişe izi gözükmüyor. İddianamenin geneli hakkındaki görüşlerini tekrarladı; “iddianame değil, siyasi muhtıra.”
Özel duruşmaların canlı yayınlanmasında da ısrarlı…
CHP’nin görevlendirdiği hukukçular, iddianameyi bölümlere ayırarak ayrıntılı inceliyorlarmış…
SİYASİ DİL
Evet, bana göre de iddianamenin siyasi rengi, hukuki yönünden daha güçlü. Siyasi tavırdan sakınan, sadece olgularla ve kişilerle bağlantıları üzerine duran ve hukuki durumu tartışan bir iddianame olsaydı daha bir ciddiye alınabilirdi.
İmamoğlu, 2014 Beylikdüzü Belediye başkanlığından başlayarak “CHP’yi ele geçirmek” ve Cumhurbaşkanı olmak için “suç örgütü” kurmuş... “Ahtapotun kolları” ülkeyi öyle sarmış ki, “Örgüt CHP’yi ele geçirdi, Türkiye’yi de geçirecek ve bu sistemle yönetecekti.” Bununla da “rüşvet, usulsüzlük ve yolsuzluk çarkını belediyelerin ötesine geçirerek ülke geneline yayılmasını hedefleyen” bir örgütmüş bu.
Bu alarme edici ifadelerden kasıt, parti kongresi ve seçim kazanmaksa, böyle değil de “ele geçirme… ülke geneline yayma” gibi alarme edici kavramların kullanması siyasi bir davranıştır.
Keza, Anayasa’nın parti kapatmayla ilgili maddelerini zikrederek, Yargıtay Başsavcılığına “gereğinin takdir ve ifası bilgilerinize arz” etmek de siyasi bir davranıştır. Hele şu “ahtapotun kolları” söylemi…
İddianame mahkemece kabul edilmeden medyaya servis edilmesinin de başka bir izahı yok.
İddianame siyasi etki amacını öncelemiş gözüküyor.
HAVUZ VAR MI?
Kimden ne kadar rüşvet alınmış, bu paralar nasıl bir “havuz”da toplanmış, o paralarla İmamoğlu’nun hangi siyasi faaliyeti finanse edilmiş? Hukuk bunların sağlam somut deliller ortaya konulmasını gerektirir. Oysa bu netlik yok. “Sistem” diye soyut bir kavram var.
CHP’li hukukçular, 3.800 sayfa tutan iddianamedeki somut iddialar hakkında ayrıntılı inceleme yapıyormuş. Bu sonuçlanınca, “iddia” ile “savunma”yı mukayese ederek daha net bir kanaate ulaşabiliriz. Çünkü 4 bin sayfaya yakın sadece iddianameyi okumak da yetmez, bütün dosyadaki delillere vakıf olmak lazım. Delilleri savcının tarafsız ve eksizsiz mi yoksa siyaseten taraflı ve hasmane mi derlediği meselesi, bu tür tüm davaların kilit sorunudur.
RÜŞVET Mİ?
Kamudan ihale alan iş insanlarından, kurumlara ya da sosyal yardım çalışmalarına katkısı yapmalarının istenmesi, “rüşvet” midir?
İddianameye göre, Seyfet Taştan isimli iş insanından, “ruhsat” sürecinde “dar gelirli vatandaşlara dağıtılan market alışveriş kartları” vermesi istenmiş, o da vermiş, “hayır için verdim” diye ifadesi varmış.
Fıkıh Profesörü Prof. Hayrettin Karaman şöyle yazmıştı:
“İhale almış, para kazanmış bir kimseyi, iş olup bittikten sonra bir yetkili, bir hayır kurumuna yardıma davet ederse ve o da yardım ederse bu rüşvet olmaz' dedim, yine diyorum.” (Yeni Şafak, 24 Ocak 2014)
Bu çerçevede modern hukukta da prensip olarak böyledir. Yıllardan beri hem merkezi hem mahalli ihalelerde çok yaygın bir uygulamadır ama İBB iddianamesinde savcı bu işlemleri “rüşvet” ya da “irtikâp” saymış. Zaten savcı soruşturmayı CHP dönemiyle sınırladı; öncesini hiç merak etmedi, açıkça tarafsız davranmadı.
Tabii ihalelerde sürekli belirli şirketler seçilerek “bağış” yaptırılırsa suçtur.
MERKEZ PARTİSİ
Özgür Özel, sohbet sırasında CHP’nin “merkez partisi” olduğunu, bu yöndeki açılımı Kılıçdaroğlu’nun başlattığını, kendilerinin daha özenli yürüttüklerini söyledi.
Bunu hepimiz önemsedik...
CHP’nin iki dünya savaşı arasındaki dönemde, siyasi, ideolojik, kültürel, iktisadi şartlarda teşekkül etmiş olan ideolojisinin dar kalıplarından çıkarak merkez solda ya da sosyal demokrat bir kitle partisine dönüşmesi benim uzun yıllardan beri savunduğum bir husustur.
Özel, CHP’nin alabileceği oyların “geniş merkez seçmen oyları” olduğunu örnekler vererek anlattı.
Türkiye’de “rasyonelleşmesi” için, değerler ve kimlikler özgürlükler alanında kabul ederek bu kavgalardan sıyrılıp siyasetin sosyal, ekonomik ve politik konularda yürümesi gerekir.
Özgür Özel’i başlangıçta sandığımdan, konularına daha hakim ve daha açık fikirli buldum.