Bölgede olanın adı ‘nihai çözüm’ değilse, ne?

Fehmi Koru

Çoğu Arap ülkelerinden oluşan İslam dünyasının liderleri Katar/Doha’da acil bir Arap-İslam Zirvesi’nde bir araya geldiler ve bir hafta önce İsrail tarafından konuk ülkeye karşı girişilmiş saldırıyı kınadılar.

İsrail’in Katar’a saldırısı ‘korkakça’ olarak nitelendi İslam Dünyası liderleri tarafından…
Katar’ın muhatap edildiğine benzer saldırıların herhangi bir İslam ülkesine yapılması durumunda ‘caydırıcı tedbirler’ uygulanacakmış…

Gazze’de, İsrail’in, soykırım, etnik temizlik, açlığa mahkum etme, yerleşim yerlerini yaygınlaştırma ve genişleme politikaları uyguladığını tek tek sayan toplantı bildirgesi, bu yöntemin bölgedeki barış arayışlarını zayıflattığını da kayda geçirmiş…

İstenen, İsrail’in 1967 öncesi topraklarına çekildiği ve bir de yanında başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti’nin kurulmasına razı olduğu bir çözüm…

Liderler, ‘iki devletli çözümü’ zorlamayı öngören sayısız kararların alındığı Birleşmiş Milletler’i (BM) göreve davet etmişler…

Hani, İsrail’in Gazze’ye karşı giriştiği saldırılarda uyguladığı yöntemleri daha ilk günden ‘soykırım’ ve ‘etnik temizlik’ olarak belirlemiş, yerleşimcilerin aşırılıklarını kınayıp duran BM’den bekleniyor müzaheret…

BM genel sekreteri António Guterres de, gelecek hafta New York’ta 150 devlet ve hükümet başkanının katılacağı BM Zirvesi öncesi düzenlediği basın toplantısında, “Artık ciddileşip gereğini yerine getirme zamanı geldiğini” duyurarak çaresizliğini dün ilan etti zaten…

O da lafazanlıkla sonuç alınamayacağının farkında…

İki yıl aradan ve bir hesaba göre 70 bin, bir başka hesaba göre 300 bin can Gazze’de hayatlarını kaybettikten sonra…

BM’ye ev-sahipliği yapan ABD, Gazze’de ‘soykırım’ ve ‘etnik temizlik’ sürdüren Netanyahu’nun sırtını sıvazlayıp ‘Filistin devlet başkanı’ unvanlı Mahmud Abbas’a ve ekibine vize yasağı getirebildi.

Veto yetkisi bulunan BM üyesi beş ülke ise, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü savaşa ‘soykırım’ veya ‘etnik temizlik’ etiketi koyamadığı gibi, yapılanı ‘soykırım’ veya ‘etnik temizlik’ olarak tanımlayanlara cezai takibat uygulayabiliyor…

ABD öylelerini ülkesinden kovuyor bile…

Doha’da toplanmış liderlerin yaptıkları konuşmalara ve onay verdikleri bildirgeye bakılırsa, Filistin’deki yeni durumun ve İsrail’in nihai amacının ne olduğunu tam fark edemedikleri anlaşılıyor.

Herkesin gözünün içine baka baka yapıyor İsrail Gazze’de soykırımı; barış istemediği gibi ‘çözüm’ diye bir derdi de yok…

Kendisini durdurabilecek hiçbir gücün bulunmadığını, ceza verilse bile cezanın uygulanmayacağını bile bile yapıyor…

Onun aklı ‘nihai çözüm’de…

Netanyahu’nun iki yıl boyunca sürdürdüğü ve BM Zirvesi öncesinde başlattığı kara harekatıyla gerçekleştirmeyi amaçladığı, İsrail’in kuruluşunu sağlayan kadronun belirlediği ‘nihai çözüm’dür…

Amaçlanan, Filistin’i Filistinliler’den temizlemek ve tarihte ‘Filistin’ diye bilinen toprakların bütününü İsrail haline getirmektir…

Gazze ile birlikte Batı Şeria’da da Filistinliler’i binlerce yıllık topraklarını terk etmeye zorlama amaçlı hareketlenme fark edilmiyor mu?

İşte onun sebebi 75 yıllık geçmişi bulunan plandır.

Hamas’ın, 7 Ekim 2023’te, yani İsrail’in devlet olarak kurulmasından tam 75 yıl sonra giriştiği eylem, Netanyahu’ya, zaman zaman kullandığı deyimle, ‘fırsat’ sağladı.

Arayıp durduğu fırsatı…

Netanyahu’nun başında bulunduğu hükümet aslında olağanüstü kırılgan; hükümette temsil edilen partiler ile muhalefetten daha değişik koalisyon formülleri üretilebilir; ama gördüğümüz gibi sallansa bile yıkılmıyor Netanyahu…

Toplumda rahatsızlık olduğu söyleniyor, ara sıra aleyhte gösterilerle karşılaşılıyor da, fakat toplumsal muhalefet zayıf. Halen Hamas’ın elinde bulunan rehineler bile fazlaca dert edilmiyor.

Yerleşimciler BM’ye göre ‘işgal altında bulunan’ topraklardaki varlıklarını genişletme çabalarını sürdürürken, Filistinlilerin boşalttığı Gazze’nin kuzeyine de el atılmış durumda.

Eminim, Trump’ın öylesine bir hayalmiş gibi dile getirdiği Gazze’yi Riviera veya Palm Beach benzeri bir tatil beldesi haline dönüştürme projesi üzerinde ön çalışmalar bir yerlerde yürütülmektedir.

[ABD başkanı Trump, 1980-1990 arasında ortak otel ve rezidans projeleri yürüttüğü Steve Witkoff’u ülkesinin Ortadoğu temsilcisi boşuna yapmadı; geçmişte Plaza Hotel’in borçlarını ödemede yardımını gördüğü Tom Barrack’ı Ankara’ya büyükelçi ve Suriye temsilcisi boşuna yapmadı. Witkoff Group’un mimarları Barrack’ın Colony Capital finans şirketinin sağladığı imkanlarla Gazze’yi Riviera haline dönüştürme projesi için çoktan kolları sıvamışlarsa şaşırmam.]

Doha’da toplanan 50’ye yakın lider konuştu, bir bildirge de yayınladı; önümüzdeki hafta New York’ta BM çatısı altında dünyaya hitap edecek 150 lider de konuşmalarını hazırlamışlardır.
Onların anlatacaklarını merak edeniniz var mı?