Siz de merak etmez misiniz, iddianame açıklandıktan sonra Ekrem İmamoğlu ile Özgür Özel ilk karşılaştıklarında ne konuşulmuştur?
“Suç örgütü lideri”, yolsuzluklar, şunlar bunlar… Yüzyıllarca hapisler…
Özgür Özel, 69 kere kürsüye çıktı ve insanların gözünün içine bakarak Ekrem İmamoğlu’na güvenini seslendirdi.
Gene de iddianamede nelerin yer alacağı merak ediliyordu. İstanbul gibi birçdünya kentinin belediye başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı tutuklanmış, cezaevine konmuştu.
Özgür Özel, iddianamenin ilan edildiği günün ertesi sabahında Silivri’ye gitti ve İmamoğlu’nu ziyaret etti.
Ziyarette İmamoğlu’nun ilk sözü:
-Kursağımdan tek kuruş geçmedi, oldu.
Bu, iddianamedeki bütün suçlamalara karşı tek cümlelik bir cevaptı.
Özgür Özel’in refleksi, “Aklımdan başka bir şey geçtiğini mi sanıyorsun” olmuş.
Belli ki Özgür Özel, İmamoğılu’nun masumiyetine inanmasa İstanbul’da ilçe ilçe, Anadolu’da şehir şehir dolaşıp “Arkadaşlarımız masumdur” diye boğazını yırtmazdı, yırtamazdı.
Özgür Özel bunu Karar gazetesini ziyaretinde anlattı.
CHP lideri kahvaltıda Karar yazarlarıyla 2 saat kadar beraber oldu. Pek çok şey konuşuldu. Tabii öncelikle iddianame konuşuldu. Sonra da CHP’nin Özgür Özel liderliğindeki seyri üzerine değerlendirmeler yapıldı.
CHP lideri, iddianamenin asıl probleminin “Parayı bulamamak’ olduğunu söyledi. Ortada, koca İstanbul’un başkanını ve bir Cumhurbaşkanı adayını cezaevine götüren dev bir yolsuzluk iddiası vardı, ama ne bankalarda ne de İmamoğlu’nun babasına ait arazindeki kuyuya varıncaya kadar aramalarda ele geçen para vardı. Özgür Özel “Kör kuruş bulamazlar” dedi.
Bir şey vardı, belki belediyeden ihale alanlardan, bir kreş ya da yurt yaptırmaları istenmiş olabilirdi. Ne İmamoğlu’nun ne Savcılığın örgüt şeması içinde açıkladığı diğer belediye çalışanlarının hesabında milyarlık fonlar bulunamamıştı.
Özgür Özel, iddianameye de giren ve İmamoğlu tutuklandığından bu yana iktidara yakın medyada kullanılan “Sistem” kelimesine de işaret etti Karar’daki buluşmada. İddiaya göre İmamoğlu belediye bünyesinde bir “sistem” kurmuş, CHP’yi ele geçirmek sonra da Cumhurbaşkanı olabilmek için yolsuzlukla elde ettiği fonları oraya aktarmıştı. “Böyle bir fon varsa para nerde?” diye soruyordu Özgür Özel?
CHP liderinin son günlerde kullandığı bir ifade vardı: “Kişi kendinden bilir işi…” Yeni iddiası şu:
“Sistem” suçlaması Cumhurbaşkanı Erdoğan’a belediye başkanlığı döneminde açılan davalarda kullanılan bir ifade. Buna göre belediyede bir “sistem” kuruldu ve gelecekteki siyaseti finanse etmek için fon oluşturuldu.
Özgür Özel, önümüzdeki mitinglerde bunu halka anlatacağını ifade etti. Belli ki suçlamalar karşı suçlamaları doğuracak. Ve geçmişteki defterler de açılacak.
Şunu görmek mümkün: CHP’li sembol isimler, en başta da Ekrem İmamoğlu tartışılacak. İktidara yakın medya, iddianameden yola çıkarak, İmamoğlu’nu yıpratmak için yoğun mesai yapacak.
Türkiye’de siyaset böyle.
Buna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da meydanlarda yoğun eleştirilerin konusu olması kaçınılmaz görünüyor.
İmamoğlu yargılamasının TRT’den yayınlanması mümkün olur mu, sanmıyorum, ama meydanların gerilimle yükleneceği muhakkak görünüyor.
Özgür Özel, Karar buluşmasında CHP’nin “Merkez”e yerleşeceğinden söz etti. Merkez’e yerleşmek CHP liderine göre, geniş kitlelerin sorunlarına sahip çıkmakla eşdeğer. Bunu yaparak, bugün en çok ezildiğini düşündüğü AK Parti ve MHP tabanına da ulaşılacağını var sayıyor.
Sultanbeyli gibi İstanbul’un en muhafazakâr ilçelerinde büyük kitlelerle buluşmayı çok önemsiyor.
Üniversite yıllarında başörtülü arkadaşlarının mağduriyetine karşı çıktığının altını çiziyor. Şunu söylüyor: “Önümüzdeki seçimlerden sonra CHP grubunda başörtülüleri göreceksiniz.”
CHP lideri, oylarının yüzde 38’lere çıktığını, dolayısıyla yüzde 25’lik cam tavanı aştıklarını, bundan sonra yeniden o tabana düşmeme azminde olduklarını ifade ediyor, yine de bu oyun CHP’yi bir “İttifak”tan müstağni kılmadığı gerçeğine dair de, muhalefet liderleri ile samimi temasları bulunduğunun altını çiziyor. “Muhalefete muhalefet”i ilke olarak reddediyor. “Kürtlerle ilişki”yi DEM’le ilişkiye indirgemeyi doğru bulmuyor. Barış sürecini önemli buluyor, Komisyonda CHP’nin yer almasını kaçınılmaz görüyor, ama o süreçte henüz “Zurnanın zırt dediği yere gelinmediği”nin altını çiziyor. “Ak Parti’nin tavrının netleşmesi”ni gerekli görüyor, buna Komisyon’dan bir heyetin İmralı’ya gitmesi görüşü de dahil. Özel, “Ak Parti’nin zorlukları Devlet’e taşıttığı, kendisinin sorumluluk üstlenmekten kaçındığı kanaatinde…”