Bahçeli–Öcalan görüşse...

Ahmet Taşgetiren

''O meselede” karmakarışık işler oluyor.

Bakar mısınız, herkesin, en önde Bahçeli’nin “Öcalan ve barış” denklemi kurduğu bir zamanda PKK adına Bese Hozat, “Biz suç işlemedik ki aftan söz edilsin” diyor.

Bahçeli ona veya bu tür çıkışlara karşı “Bayramlık ağzımı açtırmasınlar” diyor. Öcalan’ın silâh bırakma çağrısının sadece PKK’yı değil SDG’yi de kapsadığını söylüyor.

SDG Suriye’deki alan paylaşımında Amerika ve İsrail ile oyun kurmaya çalışıyor.

Bakar mısınız, Komisyondan bir heyet daha birkaç gün önce İmralı’ya gitmişken, geldikten sonra “Süreç işlemezse darbe dinamiği devreye girer” söylentileri yayılırken, tam o sırada “Bahçeli’ye karşı bir darbe” iddiası seslendirilirken DEM heyeti yeniden İmralı’ya gidiyor ve Öcalan’ın bu gelişmelere nasıl baktığını okumaya çalışıyor.

Bir ara tepki ile seslendirildi ama ben kinayeden azade dile getirmek isterim: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çekinceli onayı falan tamam ama sürecin asıl patronunun Devlet Bahçeli olduğu artık herkesin teslim ettiği bir husus. O da, bir anlamda her şeye sahip çıkıyor, her eleştiriyi göğüslüyor vs… O zaman öteki cenahta işin patronu Bahçeli’nin “Kurucu Önder” diye taltif ettiği Abdullah Öcalan ise bu tarafta da Devlet Bahçeli olarak birbiri ile doğrudan görüşsünler. Milletvekillerinin görüştüğü bir yerde Bahçeli’nin görüşmesi de yadırganmaz. Her şey masaya konsun, ikili – üçlü aktarmalar olmasın. Fotoğrafı tam görelim ve millet olarak ona göre karar verelim. Bu bir.

Değilse karmakarışıklık devam edecek ve “Terörsüz Türkiye”ye gidelim derken, bambaşka yerlere savrulacağız.

İşin sahibi yok sanki. O arada da birileri kendine alan oluşturmaya çalışıyor.

Karmakarışıklığın diğer boyutunu Barzani sergiledi geçtiğimiz birkaç gün içinde. Orada da Bahçeli yine devreye girdi, bu defa çok ağır ifadelerle.

Molla Ahmed-i Ceziri’yi anma sempozyumu “Barzani şov”a dönünce, orada birileri (daha doğrusu bir AKP milletvekili) Barzani’ye “Gözümün nuru – Kürtlüğü senden öğrendik” diye hitap edince, bir de Barzani Kuzey Irak Kürt Federe devletinden getirdiği uzun namlulu silâh kullanan korumalarla arz-ı endam edince…. İktidarın Ak Parti kanadı sessiz kalınca Bahçeli’de yine tepe atınca ve Kurt yönetiminden Bahçeli’ye “hidayete erdiğini sanıyorduk ama sen hala bozkurtmuşsun. Kuzu postuna bürünmüş” gibi çılgın ifadeler gelince….

Herkes bir kere daha “ne oluyor” dedi.

Türkiye Öcalan’ı sindirmeye çalışırken Barzani “Ben de varım” mı diyordu? Öcalan’ın DEM’i varsa, Barzani’nin de ona “Gözümün nuru” diyecek fanları mı vardı? Türkiye’de?

Ankara, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da ifadesiyle “Türk – Kürt – Arap yakınlığı” üzerinden bir bölgesel barış iklimi kurgulamaya çalışıyor. Devlet Bahçeli’nin de benzeri yaklaşımlarına tanık olunuyor.

Ancak alanda oynayan farklı aktörler var.

Türkiye’nin içerde bir “iç cephe tahkimi” gündemi oldu bu süreçte. Bir anlamda “içerde o birlikteliği – barış iklimini sağlayacaktınız ki, dışardan içeriye yönelim olsun.”

“Kürt sorunu” denen hadise öteden beri hareket halinde bir sorundu. Ancak bu “iç sorun” zamanla “dış boyutlu” niteliğe bürünmüştü.

Onun için Türkiye, içerde “Kürt sorunu”na yoğunlaşırken, Irak’taki Kürt varlığının nereye doğru evrildiğine de Suriye’deki gelişmelere de dikkat ediyordu.

Çünkü Türkiye, Osmanlı’dan bu yana bölge üzerinde oynandığını, bunun için de farklı aidiyetlerin kaşındığını düşünüyor, bunun örneklerini görüyordu.

Ankara’dan bakıldığında bugün de bu kurgular bitmiş değil.

Barzani Cizre’deki görüntülerin, sonra arkasından Türkiye’de iktidarın ortağı olan Devlet Bahçeli ile ilgili satırların nasıl bir tepki oluşturacağını düşünmemiş olabilir mi? Göze alındı demek ki…

Bese Hozat da bir şeyleri göze aldı demek ki…

Mazlum Abdi çok belli ki kendi başına oynamıyor Suriye’deki oyunu…

Bahçeli Öcalan’la görüşmeli, diyorum. Uzaktan “Kurucu önder” diye onore etmek, keskin söylemlerle işi daha muğlak hale getirmek yerine, birbirine güvenen iki insan olarak masanın başına oturmalı, bütün darbe dinamiklerini devre dışı bırakan bir operasyona imza atmalı. Bahçeli gövdesini koydu zaten taşın altına, Öcalan da “PKK’yı kuran ve bitiren adam” rolünü benimseyecektir.

Benim teklifim yadırgandı mı bilmiyorum. Ama bir süredir olan bitenler “Bu mesele”de yivlerin - setlerin kaybolduğunu gösteriyor. Teklifim işler rayına otursun diyedir.