Aşılan eşik ve kararlı takip

Nasuhi Güngör

İki önemli başlık üzerinde ısrarla durdum yakın tarihe kadar. Her ikisinin de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliği etrafında Türkiye’nin geleceği açısından ne kadar stratejik değer taşıdığını sizlere aktarmaya çalıştım.

İlk başlık dün itibarıyla bambaşka bir boyut kazandı. Terör örgütü, kendisini feshetti ve silahları bırakma kararı aldı. İkincisi, Türkiye’nin küresel ölçekteki sorunlarda yeniden arabulucu ve denge kurucu olarak sahne alması. Bunu bir sonraki yazıya bırakıyorum.

Her meselede temkinli olmayı tercih edenlere sözüm yok. Sonuçta bu kaygıların da ülke yararını gözettiğinden eminim. Ancak dün bu gelişme ortaya çıktığı andan itibaren anında dezenformasyon çarkları dönmeye başladı. Özerklikten tutun Öcalan’ın serbest kalıp evine yerleşeceğine kadar bir yığın kara propaganda. Aylardır durmadı bu çarkın dişlileri. Ama giderek zayıflayıp inandırıcılığını yitirecek. Bundan artık eminim.

Dahası süreci izleyip sonuçlarını bekleyenler açısından da 12 Mayıs önemli bir dönüm noktası oldu. Bu tarihten sonra toplumsal desteğin yükseleceğini düşünüyorum.

MÜTHİŞ BİR SÜREÇ YÖNETİMİ

Çok zorlu bir süreci, büyük ölçüde kazasız belasız ve bir o kadar da sağlam bir oyun kurgusuyla yönetti Türkiye. Şimdi o kritik eşiğin ardından ortaya çıkacak siyasal atmosferi sakin ve kararlı adımlarla zenginleştirmek, kalıcı hale getirmek, iç dengelerde yeni bir dönemin kapısını aralamak. Hedef bu.

Aylardır hem ekranlarda hem de bu köşede size bu başlığa dair pek çok ayrıntı aktardım. Şimdi konuştuğumuz her şeyin ete kemiğe bürünme vakti.

Bu aşamadan sonra nasıl bir Türkiye’de yaşayacağımızı ve hangi atmosferi soluyacağımızı belki yeterince hayal edemiyoruz. Çok normal. Zihnimizi, hayatımızı bir şekilde etkileyen, hatta esir alan bir girdabın içinden çıkacağız. Abartmak ya da beklentileri gereksiz yere yükseltmek gibi bir yaklaşım içinde değilim. Ancak Türkiye’yi kendi dar gündemlerine hapsetmek isteyenlerin toplumu sürüklemek istedikleri karamsar havanın gerçekçi olmadığını, önümüzde aydınlık bir yolun açıldığını söylemek istiyorum.

OLDU İŞTE

Oldu işte. Yapamazlar, perde arkasında gizli pazarlıklar yürüyor diyenlere rağmen oldu. Her aşamasında yanıldıkları halde ısrarla süreci karartmak isteyenlere rağmen o eşik aşılıyor.

Bu Türkiye’nin kararlılığı. Siyasi hayatı büyük riskler alabilmenin hikayesi olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliği ve siyasetin rotasını belirleyen ufku.

Erdoğan’ın dün yaptığı değerlendirmelerden birkaç bölüm aktarmak istiyorum. Açıklamanın kapsamına dair ortaya çıkan bazı tartışma ve manipülasyonlara gayet açık cevap niteliğinde:

“Terörsüz Türkiye hedefimize engelleri aşarak, ön yargıları kırarak, fitne ve nifak tuzaklarını bozarak emin adımlarla yürüyoruz. Bu açıklamayı, Kuzey Irak’la birlikte Suriye ve Avrupa başta olmak üzere örgütün tüm uzantılarını da kapsayan bir karar olarak değerlendiriyoruz.”

Peki yakın gelecek bize neler gösterecek? “Terörün ve şiddetin tamamen devreden çıkmasıyla birlikte başta siyasetin demokratik kapasitesinin güçlendirilmesi olmak üzere her alanda yeni bir dönemin kapıları açılacaktır.”

DEVLET AKLININ TAKİBİNDE

Sürecin yönetimi ve takibine dair de Cumhurbaşkanının şu cümlelerinin altını çizmek istiyorum: “İstihbarat Teşkilatımız ve diğer birimlerimiz, herhangi bir yol kazasının yaşanmaması ve verilen sözlerin tutulması için bundan sonraki süreci de çok büyük bir hassasiyetle takip edecektir. Biz de devlet aklı ve ciddiyetiyle gereken takibi anbean yapacağız.”

Ayaküstü planlanmış ve öylesine yürüyen bir süreç değildi aylardır devam eden zorlu çalışmalar. Şurası önemli. Tüm bunların merkezinde devlet aklı var ve Türkiye’nin yükselişine sekte vurmak isteyen herkes siyaseten tasfiye olmaya mahkum. Bireysel hesapların, Türkiye’yi kendisine mahkummuş gibi göstermek isteyenlerin gideceği bir adım bile kalmadı.

Emin olun, bugün dünden daha güzel ve öyle olmaya devam edecek.