Akdeniz’deki iyi insanlar

Yusuf Ziya Cömert

İnsanın yeryüzündeki hikayesi çok da öğünülecek bir hikâye değil.

Bir hercümerç. Bir sürü saçmalık, sayamayacağımız kadar çok vahşet, yeri göğü dolduracak kadar çok kötülük.

Baksanıza verdiğimiz imtihana… Dünyayı kullandık, kullandık, hiçbir şeyi bulduğumuz gibi bırakmadık. Elimizin değdiği her şeyi kirlettik, kirlettik. Böyle giderse yakında dünya ıskartaya çıkacak.

Keşke sadece bir çevre sorunu olsa, hani siyasi liderler için saf saf söylerler; “Kendisi temiz, çevresi kirli, ya da bozuk.”

Yoktur öyle bir şey.

Kendisi ancak çevresi kadar temiz olabilir ya da çevresi kadar kirli, çevresi kadar bozuk.

Hangisi zor? Dünyayı temizlemek mi, insanı temizlemek mi?

O kadar safra yüklendi ki insan, safraları atsa, vahşetini, açgözlülüklerini, önyargılarını, nefretlerini, kinlerini, komplekslerini… Kibirlerini, zulümlerini, yalanlarını, ikiyüzlülüklerini, hırslarını geriye kimse kalmayacak.

Ama aynı insanın her biri birer ilahi bağış olan güzellikleri de var.

 Sevgisi, merhameti, cömertliği, alçakgönüllülüğü, tevazuu, iyilik yapma isteği, fedakârlığı, başkalarının iyiliği için zorluklara katlanması hatta kimi durumlarda kendini feda etmesi.

Aynı insanda hem iyilik hem kötülük mü?

Tam öyle değil. Bazısında iyilikler baskın, bazısında kötülükler.

Kur’an-ı Kerim’de Allahu Teala insanı yaratacağı zaman meleklerin itiraz ettiği yazılıdır.

 “Biz seni tesbih edip dururken, seni yüceltirken orada fesat çıkaracak, kan dökecek kan dökecek birini mi yaratacaksın?”

Bugün, yeryüzünde olan bitenlere şahitlik ederken, bilhassa bütün insanlığın katledilmesinden farksız olan Gazze’deki zulümler bütün insani değerleri yerle bir edilen Gazze’nin yıkıntıları altına gömerken bazen durup insanın yeryüzüne gönderilmesine itiraz eden meleklerin haklı olabileceği hissine kapılır mısınız?

Bu hisse kapılmak bir cüret sayılabilir.

Allahu Teala’nın ilmi de merhameti de bütün varlığı kuşatmıştır. Telaşa gerek yok.

Meleklerden daha masum olma ihtimalimiz çok düşük. Sual meleklerin aklına geldiyse insanların aklına da gelebilir.

 Ama isterseniz bu hisler bir niyaza da kapı açabilir.

“Rabbimiz, utanıyoruz, korkuyoruz, yanıyoruz, imtihanı kaybettik, hiçbir mazeretimiz yok, hak etmedik ama bizi bağışla…” der gibi.

“Kim bir canı bir cana veya yeryüzünde fesat çıkarmasına karşılık olmaksızın öldürürse bütün insanları/insanlığı öldürmüş gibidir. Kim de bir insanı yaşatırsa bütün insanları/insanlığı yaşatmış gibidir.”

 Kur’an-ı Kerim’de bu sözün ilk muhatabının Beni İsrail olduğu belirtiliyor.

Fakat bugün, bütün insanlığı Yakub’un çocukları olduklarını söyleyen insanlar öldürüyor.

“Yeryüzünde fesat çıkaracak, kan dökecek birini mi yaratacaksın?” sualinin cevabı:

“Ben sizin bilmediklerinizi bilirim.”

Yeryüzünde kötülük yapanlar, insanları öldürenler, sömürenler, tuzağa düşürenler, aç bırakanlar, aldatanlar çok.

Hele de bütün toplumlardaki ‘müstekbir’ler, mütekebbirler.

Tepemizde şişinip duruyorlar.

Umursamazlar da çok. Aman bana bir şey olmasın da başkalarına ne olursa olsun.

Ama yeryüzünde iyi insanlar da çok.

Dünyanın büyük şehirlerinde ucu bucağı görünmez mahşeri kalabalıklar halinde soykırımı lanetliyorlar.

Mahşere de bu güzel halleriyle gelsinler.

Maalesef kötülerin gürültüsü daha çok çıkıyor, çok can acıtıyorlar. Çok zalim, çok acımasızlar. Alet ve edevatları iyilerinkinden ziyade.

Ama iyilik kötüleri zehirliyor. İyiliğin karşısında nefesleri daralıyor.

 Bugünlerde, Akdeniz’de iyilik için teknelerle, yelkenlilerle Gazze’ye doğru seyreden bütün uluslardan, bütün dinlerden iyi insanlar… İspanyollar, İngilizler, İtalyanlar, Norveçliler, Güney Afrikalılar, Tunuslular, Cezayirliler, Türkler, Kürtler…

Allah hepsinden razı olsun.

Belki bir kaşık çorba bile götüremeyecekler Gazze’ye.

Sevgilerini, dostluklarını, kardeşliklerini, insanlıklarını götürebilirler. İsrail askerleri bunu engelleyemez.

 İsrail’in kötülüğünün karşısına, kötülük daha açık, daha bariz, daha çıplak görünsün diye insanlığın iyiliğini koyabilirler.

Netanyahu’nun ve Trump’ın zorbalığı bunu da engelleyemez.

Büyüklerimiz “Gazze’nin yanında” olduklarını söylüyorlar.

Evet, temennilerinizle yanında görünüyorsunuz.

Ama temenniden başka verecek bir şeyiniz yok mu?

Başka bir kuvvetiniz, kudretiniz yok mu?

Hepsi bu kadar mı?

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Sumud filosuna katılan İtalya vatandaşlarının güvenliğini sağlamak için tüm önlemleri alacaklarını söylemiş.

Bir anlamı var demek ki.

Bizim yetkililerimiz henüz böyle bir açıklama yapmadı.

Ben anlamadım ama bunun da bir anlamı vardır herhalde.