Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin 2011 Seçim Bildirisinden başlayarak tam on yıl süreyle “2023 Hedefleri”ni her vesileyle vurguladı
Sonra sessizce unutulmaya terk etti…
Yeni hedef artık hesabı kitabı ortaya konulmamış bir hamasi kavram olan “Türkiye Yüzyılı”dır.
Cumhurbaşkanı, iki gün önce, “2023 Hedefleri”nin gerçekleştirdiklerini söyleyiverdi:
“15 yıl önce 2023 vizyonu dedik ve bu hedefe ulaştık. Şimdi de 2053 diyoruz. Uzak bir tarih gibi göründüğüne bakmayın, iktidara geldiğimizde de 2023 uzak tarih gibiydi.”
Ali Babacan hemen X hesabından karşılık verdi:
"İnsanların aklıyla alay etmeyin, doğruları söyleyin. 2023 için kişi başı milli gelir hedefi 25 bin dolardı, gerçekleşen rakam 13 bin 243 dolar. 2023 için ihracat hedefi 500 milyar dolardı, gerçekleşen rakam 255 milyar dolar. Hedeflerin yarısını zor geçtiniz. Çarşıya pazara giden gidişatın zaten farkında. Hiç olmazsa susun."
PARTİCİLİK GÖZÜYLE
Babacan’ın bu açıklamasına iktidar yanlısı okurların itirazları vardı.15 Temmuz darbe girişimi, Pandemi, Şubat 2023 depremi… Bunlar engellemişti “2023 Hedefleri”nin gerçekleşmesini…
Öyle mi? Analitik bakalım:
15 Temmuz belasını Türkiye hızla defetmiştir, Başbakan Binali Yıldırım darbeden 9 gün sonra “öyle ekonomiyi alt-üst edecek, bütün değerleri alt-üst edecek bir değişim yaşamadık… işler normale döndü” demişti. (25 Temmuz 2016)
Daha önemlisi, ekonomi zaten 2012’de sonra performans kaybına başlamıştı. Darbe teşebbüsünün olduğu 2016 yılında, büyüme 2.2 beklenirken 2.9 olmuştu! (TÜİK, 31 Mart 2017)
Bu büyüme tüketim körüklenerek sağlanmıştı!
Ekonomideki uzun vadeli bozulma, OHAL ortamından bilistifade tesis edilen CB sisteminde, hukuk devleti ve yatırım güvenliği konusunda kuşkuların derinleşmesiyle gerçekleşti.
2018 yılında kişi başı gelirimiz 9.633 dolara düştü! Bu zayıf ekonomiyle 2018’de pandemiyle karşılaşmıştık.
Şubat depremi en büyük felaketti ama 2023’e kadarki bu düşüşlerin sebebi değildi.
YANLIŞ POLİTİKALAR
Türkiye 2023 Hedeflerine “rasyonel politikalarla” ulaşabilir, dünya sıralamasında sınıf atlayabilirdi. Yanlış politikalar bugünkü hale düşürdü. Hâlâ “orta gelir tuzağı”nda debelenip duruyoruz!
Dünya Bankası’na göre, Türkiye 2003-2013 arasında kişi başı gelirini 3.688 dolardan 12.624 dolara çıkarmıştı. Yılda bin dolara yakın artış! Böyle devam etseydi
2023 yılında 25 bin dolara çok yaklaşırdık. Hatta teknolojiye önemi verilseydi 25 bin dolar da mümkündü.
İktidar 2011’den sonra otoriterleşmeye ve çabuk oy getiren popülist ekonomi politikalarına yöneldi. İşte, bu hükümetin 2014-2018 yıllarını öngören “10. Beş Yıllık Kalkınma Planı”nda, “imalat sanayii ihracatı içindeki teknoloji payında düşüş gözlenmiştir” denilerek bu gerçek ifade edilmiştir! (Paragraf, 98)
11. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda da ise, 4.9’luk büyümenin 3 puanın tüketimden, 1.3 puanının sabit sermeyi yatırımlarından, 1 puanının ihracattan geldiği belirtilmiştir! Rasyonel politika, bunun tam tersini gerektirirdi! (Paragraf 130-131)
Ali Babacan rant gelirlerini vergilendirip sanayie kaynak desteği verilmesini savunmuş ama kabul ettirememişti. (24 Temmuz 2014)
Sanayici Rahmi Koç’un “kaynaklar taşa toprağa gitti” dediği yıllardı! (18 Şubat 2016)
“Faiz sebeptir” politikasının enflasyonu patlattığını hatırlatmama gerek var mı?
Seçimlerde oy getirmiş ama “2023 Hedefleri”ni çıkmaza sokmuş, enflasyonu patlatmış politikalardır bunlar.
Ak Parti içinden de tek kişi bunları sormadı…
DOĞU-YANLIŞ SORUNU
Demokratik sorumluluk, “2023 Hedefleri”nin neden böylesine başarısız olduğunu Erdoğan’ın millete anlatmasını gerektirirdi ama sanki başarılmış gibi konuşuyor.
Ortaya çıkan tablo, demokrasideki “millete hesap verme” mekanizmasının propaganda gücüyle; “eleştirilerle yanlışları düzeltme” mekanizmasının da itaat kültürüyle bizde çalışmadığıdır.
Sonuçları ortada.
Çeyrek asırda izlenen politikalar iktidar taraftarlarına göre tamamen doğru, muhaliflere göre tamamen yanlış!
Doğru-yanlış yok, bizden-sizden var!
Siyasi aidiyetlerin rasyonelliği etmesinin fotoğrafıdır bu.
Rasyonel düşüncenin toplumda gelişmesi gerektiğini ve itaat kültürünün de yanlışların düzeltilmesini engellediğini görmeliyiz artık.