TEVHİD VE İKTİDAR SAHİPLERİ
Şehid Seyyid KUTUB şöyle der : “LA İLAHE İLLALLAH” akidesi, her devrin iktidar sahiplerinin en fazla nefret ettikleri bir çağrıdır!”
Her türlü sahte ilahlar, tiranlar, kendi heva ve heveslerini ilah edinenler, asla “LA İLAHE İLLALLAH” TAN hoşlanmazlar.
Gözlerini ve kalplerini dünya hırsı, kibir ve gurur bürüyenler, kendilerini yüce/üstün gören (aslında aşağılık olan) kimseler, tabiidir ki “LA İLAHE İLLALLAH” TAN haz almazlar.
Kendilerini büyük gören cüce ruhlu, “bencillik mahpusu” kimseler, asla ve kat’a “LA İLAHE İLLALLAH” TAN memnun olmazlar ve hatta bu asil ve aziz kavramdan/eylemden korkarlar. Hem de yürekleri yerinden fırlarcasına, ödleri koparcasına korkarlar. Bu kişilik ve şahsiyet yoksunları, bu asil kavramı/eylemi duydukları zaman göğüsleri daralır, nefesleri kısılır ve başlarından akılları kaçar! Zira bunların bütün amaçları, hayatlarının anlam ve önemi, bu dünya ve dünyalıkların zevk ve eğlencelerinden ibarettir. İşte böyle habis olmalarından kaynaklı olarak; bu asil ve aziz kavram/eylem, onların dünyaya olan meyil ve tamahlarına hayat hakkı tanımayıp, adil davranmayı icbar buyurduğundan dolayıdır ki; onlar, bu Rabbani, Rahmani kavramdan/eylemden hadsiz bir şekilde nefret edeler.
Tevhid, insanları Allah(cc)’ın hükmüne, adaletine bir çağrıdır. Elbette ki muhteris muktedirler bu çağrıyı, kendi nefisleri için bir zül olarak görmektedirler. Zira iktidarı her türlü zorbalık ve desiselerle ellerinde tutma gayretkeşliği, onların gözlerinin önüne perde olarak hakkı görmekten, akıllarını dondurarak hakkı anlamaktan mahrum bırakmaktadır. !
Azgın iktidar sahipleri, “LA İLAHE İLLALLAH” TAN elbette ki nefret ederler! Zira bu kavram, “işi/iktidarı ehline vermeyi”, hakkı ve hakkaniyeti hâkim kılmayı zorunlu kılmaktadır.
Gaasıp iktidar sahipleri; elbette ki “LA İLAHE İLLALLAH” TAN haz almazlar! Zira bu kavram onların hayallerini dinamitlemekte ve onların hırs ve tahakkümlerini, süfli hile, desise ve emellerini yerle yeksan etmektedir.
Nefis, şehvet ve şöhretlerini kendisine ilah edinenler, elbette ki Allah(cc)’a kulluğa çağrıyı hoş karşılamazlar. Hatta tarih boyunca şahit olunduğu gibi, bu ulvi kavrama/eyleme ölümüne karşı koyarlar. Zira onların kişisel şan ve şöhretleri, kişisel hırs ve tamahları, dünyalık ihtiras, zevk ve eğlenceleri, kendileri için vazgeçilmez değerlerdir!
“(Ey Muhammed) Deki: “Ey insanlar, şüphesiz, ben Allah'ın hepinize gönderdiği bir elçiyim; O (Allah) ki, göklerin ve yerin egemenliği O'na aittir! O'ndan başka tanrı yoktur;
hayatı ve ölümü bahşeden O'dur!” Öyleyse artık inanın Allah'a ve O'nun Elçisi'ne!” (Araf, 158)
Hükümranlık ancak ve ancak Allah(cc)’a aittir. Allah hüküm verdi mi insanlara düşen sadece severek ve isteyerek boyun eğmektir. Aksi her türlü hal ve hareketler, tavır ve davranışlar elbette ki asiliktir, şakiliktir, bağiliktir..
“Hep iyiliği şiar edinmiş olarak yüzünü ve özünü ALLAH’a teslim edip, bir de İbrahim’in Tevhid dinine tabi olan kimsenin dininden daha güzel din olabilir mi? Bundandır ki ALLAH İbrahim’i dost edinmiştir!” (Ali İmran, 193)
Firavun, hiç İbrahim’den hoşlanır mı? Firavuniler, hiç İbrahimilerden hoşlanırlar mı? Evet, elbette hoşlanmadılar, hoşlanmazlar ve hoşlanmayacaklardır! Mütecaviz ktidar sahipleri nice katliamlara, zulümlere, kahretmelere rağmen, iktidarlarından feragat etmezler! Onlar, zulüm ve gaddarlıklarını ne pahasına olursa olsun, devam ettirmenin yollarını ararlar! Onlar, Tevhidi, yegâne İlahı, Rabbi asla kabul etmezler! Günümüzde de dünyayı bir ateş çemberi haline getirenler, yeryüzünün pek çok köşesinde mazlumların ahını çekenler, nice sürgün ve vurgunların baş aktörü yine bu muhteris iktidar sahipleri değil midirler?
Zalim ve gasıp iktidar sahipleri, her daim dünyayı kendi aralarında parselleme planları yaparlar! İnsanları kendilerine hizmetçi görürler! Onlar, hep kendilerini ayrıcalıklı görme hastalığındadırlar. Ne kadar insanın omuzlarına basarlarsa, ne kadar çok köle edinir ve ezerlerse; o kadar yükseleceklerinin gafleti içerisindedirler!
Yeryüzünde iktidarı ellerinde tutanlar, yeryüzünün fitne ateşini hep yaka tutmuşlardır! Bu fitne ve şiddet ateşi; daime adalet âşıklarını, hakperest sadık insanlarla beraber mustazafları, yalınayaklıları yakmıştır! Ama nihayetinde bu ateş gerçek manada bu sefil insanları bulmuş ve onları en aşağılık derekeye, en şiddetli azaba duçar kılmıştır/kılacaktır. Keşke bu sefih iktidar sahipleri bunu anlasalardı! Kahhar olan Allah (cc) ne güzel buyurmaktadır:
“Asla zalimlerin yapacağı şeyden Allah’ı gafil sanma! Ancak Allah, onların azabını öyle bir güne bırakıyor ki, o gün gözler korkudan dikili kalır!” (İbrahim, 42)
Rabbimden bizleri; “LA İLAHE İLLALLAH”I gereği üzere anlayan, kavrayan inanan ve teslim olarak yaşayanlardan eylemesi dilek ve dualarımla…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.