STARBUCKS’IN İÇİ VE DAHA DERİNİ
Starbucks'ı değerlendirmeden önce tarihe uzanıp bir deniz yolculuğuna çıkmamız gerekiyor. Gerek marka haline gelmiş Starbucks karakteri gerek deniz kızı figürlü logosu olsun her ikisi de denizden geldiği gibi, üç ortaklarından biri olan Gordon Bowker'in bir türlü ısınamadığı ilk “Cargo House” ismiyle açtıkları kahve dükkânının Pasifik Okyanus'unun bir kolu olan Puget Sonud'a tepeden bakan bir kent Seatlle'de temeli atılmış olması da bizi sulara sürüklüyor. Dört bin yıldır orada yaşayan yerli Amerikan kabileleri asıl sahipleri oldukları Seattle ilk Avrupalıların yerleştiği ve altına hücum döneminin son dalgasında madencilerin geçiş noktası haline gelmiş yönüyle de dikkatleri üzerine çekiyor.
Bowker, beğendiği 's' ve 't' harflerini önemseyerek isim arayışında bulunurken bir deniz romanı olan Herman Melville'nin yazmış olduğu Moby Dick eserinde “Starbucks” karakteriyle karşılaşması sonucu aradığı isme kavuşmuş “Corge House” adını Starbucks olarak değiştirmiştir. Bu iddianın yanı sıra reklam ajansları 's ve t' daha akılda kalıcı olduğunu öne sürmeleriyle isim değişikliğine gidildiği de bilgiler arasında. Renklerin büyüsüne (enerjisine) inandığım gibi harflerin etkisine de katılıyorum bu anlamda. Konuya biraz daha hâkim olduğumuzda 'S ve T' harflerinden ziyade karakterin ön plana alındığı izlenimine sahip olabiliyoruz. Nitekim gemiyi (Peguod) yöneten Yüzbaşı Kaptan Ahab'ın kahve dostu ve başyardımcı kaptan Starbucks gibi 3 yardımcı kaptandan biri olan 'Stubb' isimli karakterin baş harflerinde de 'S ve T' mevcut. Starbucks'ın dikkatimi çektiği yönü, aslında diğer kaptanlardan hatta geminin (Peguod) bütün mürettebatından pek farklı olmayıp diğerlerinden ayıran özelliği Yüzbaşı Kaptan Ahab'a kendi iradesiyle gaza gelmeden karşı çıkabilmesi... Her ne kadar Ahab'ı ikna edememiş ve romanın ortaya çıkmasını sağlayan karakterin dışında herkes gibi Starbucks da aynı hazin sonu paylaşmış olsa da.
Romanda ilgimi çeken bir nokta da altın oldu doğrusu. Moby Dick (Beyaz Balina) tarafından bacaklarını kaybeden Kaptan Ahab uğradığı bu deniz canlısının saldırısını hazmedememiş intikam, hırs ve öfkesinin peşinden adamlarını sürükleyerek Moby Dick’ı ilk görecek olan tayfaya altın vadeder. Günler sonra Moby Dick’ın bulunduğu noktayı hissedip tayfalarının iyi gözlemleyemediklerini haykırarak direğin en üst tepesine çıkartılmak ister ve ilk gören gerçekten kendisi olur. Direkten indikten sonra tayfalarına altının kendi hakkı olduğunu çünkü ilk kendisinin fark ettiğini ancak yine de bu altını kazanma şanslarının olduğunu söyleyerek bu kez de Moby Dick’ın kanını ilk akıtacak olan kişiye altını vadeder. Binlerce mil yol alan gemi (Peguod) yol boyunca bir kaç gemiyle rastlaşmış, Moby Dick’ın gazabına uğrayan Ahab gibi uzuvlarının bir parçasını kaptıran kaptanların iyi niyetli uyarılarına karşı Kaptan Ahab kin, nefret, inat, intikam ve hırs dolu duygularına esir düştüğünden kulak asmamış. Öyle ki Moby Dick’ın saldırılarından birinde oğlunu denizde kaybetmiş kaptanın oğlunu bulmasında yardımcı olması için beraber arama umuduyla vicdanını öfkeyle örtmüştür. Starbucks tehlikenin farkındaydı ancak geri dönmek için ikna etme çabaları boşa çıkar. Onlarca balina avcılarının zıpkınını vücuduna saplanmış vaziyette hayatına devam eden Moby Dick aslında doğasına aykırı olmayan kendi su dünyasında özgürce yaşamak isteyen masum bir deniz canlısıdır. Şans eseri tek kurtulan kişi olan bu romanın anlatıcısı "beyaz yüzü kırış kırıştı, öyle öfkeli görünüyordu ki sanki avlanan bütün balinaların intikamını almak istiyor gibi saldırıya geçiyordu." sözleri Moby Dick'ın durup dururken vahşileşmediği aksine insanoğlunun esiri olduğu duygularının nasıl canavarlaştırdığını yansıtıyor. Gerçek bir yaşam öyküsünü anlatan bu hikâye daha çok çocuk romanını andırırken ilk
satırda "Adım Ishmal" (İsmail) girişiyle ve hikâyenin sonunda İsmail karakterinin ortaya çıkmasını da ilginç bulduğumu ifade etmeden geçemeyeceğim.
Starbucks vesilesi ile de romandan kısa bir özet aktarmış olduk.
Starbucks Logosu; İlk bakışta göz yanılması yaratan denizkızı figürü aslında Yunan mitolojisinde yer alan Sirenler (Serineler)’dir. Bu ayrımı bize fark ettiren kuyruk kısmıdır. Denizkızının tek kuyruğu vardır. Sirenler'in ise iki kuyruğu var. Mitoloji tarihine göz attığımızda hiçte iyimser bir yönü bulunmayan niyetlerini aldatıcı güzellikleriyle gizleyen, özelliklerinde büyüleyici etki taşıyan, erkek avcıları olarak çıkıyorlar karşımıza. Efsaneye göre Sirenlerin ne kadar tehlikeli olduğunu ve yine efsaneye göre Kaptan Odysseus'u uyaran tanrıça Kirke'in sözlerini örnek olarak buraya eklemek istiyorum.
" Kim yaklaşırsa bilmeden ve dinlerse sirenleri, yandı. Bir daha evinde onu ne karısı karşılar ne çocukları.
Durma orada yürü, arkadaşlarının da tıka kulaklarını,
Tatlı balmumuyla tıka ki, sirenlerin sesini duymasınlar.
İstersen dinle sen, ama bağlasınlar ayakta seni,
Hızlı geminin içinde iplerle bağlasınlar orta direğe,
Ondan sonra dinle sirenleri doya doya.
Ama dostlarına yalvarır da dersen ki iplerimi çözün,
Bağlasınlar onlar senin bağlarını bir kat daha sıkı. " Bu sözlere kulak asıp uygulayan Kaptan Odysseus sirenlerin bulunduğu yerden baştan çıkarıcı büyülerine kapılmadan geçerken sirenler böyle seslenir;
" Gel buraya dillere destan Odysseus.
Akhalıların şanı şerefi, durdur gemini de duy bizim sesimizi.
Hiç bir gemi buradan geçemedi, durup dinlemeden tatlı ezgilerimizi. " Hâlbuki durup dinleyecek olsalardı Odysseus ve arkadaşları ölümün kucağına atlamış olacaklardı. Bu mitin bir parçası olduğu söylenen İzmir Foça kıyılarındaki Siren kayalıklarında da aynı mitolojiye ait benzer seslerin duyulduğu iddia edilir. Sirenler kadar büyülü olmasalar da etkileyici bir yapıya sahip olan denizkızı figürü de tercih edilebilirdi. Nitekim Starbucks logosunun Siren figürünü büyük bir çoğunluğu oluşturan halk, göz yanılmasıyla denizkızı olarak adlandırmaktadır. Markalar için simgeler önem arz eder. Denizkızını andıran Siren figürü büyülü güzelliğin, etkileyici çekiciliğin, bağımlılığın yanı sıra kötülüğü de temsil etmektedir.
İslam tarihi öncesinden günümüze dek uzanan Siren figürünün, Osmanlı tarihinde İslam el sanatlarında da yaygın kullanıldığını görüyoruz. Bölge, kültür ve inançlara göre de şekil değişiklikleri sergilenmiştir. İslam el sanatları çalışmalarında türbelerin üzerine bir “koruyucu ruh” temsil eden kuşu andıran, yöresel giysilerle süslenmiş Siren figürleri kullanılmıştır. Sanat ve edebiyat yönüne değinmeden; bu tür temsili çalışmaları, İslami düşünceye aykırı inançlar halinde farklı dinlere hizmet
eden tarihsel yapılar şeklinde görüyorum. Tarihsel, bölgesel, dini, sanatsal ve edebi yönüyle çok geniş bir kapı açan Sirenler'i daha fazla rahatsız etmeden bir diğer konuya geçelim.
Hizmet;
Küçük yerel bir mağaza olan Starbucks, sadece taze kavrulmuş kahve çekirdeklerini satıyordu ilk zamanlar. Ta ki Howard Schultz mağazayı satın alana kadar. Starbucks kahvesinin tadını alan Schultz daha sonra ortaklardan biri olur.
İtalya'da tanıştığı kahve kültürünü daha geniş kitlelere yaymak için genişletme teklifine ret cevabı alınca ortaklıktan ayrılan Schultz bir yıl sonra Starbucks'ın satışa çıkarıldığını duyar duymaz hemen satın alır.
Aynı çekirdekten üretilen, farklı tatlarla dünya markası haline gelen Amerikalı Kahve Dükkânları Zinciri Starbucks'ın sahibi Howward Suchltz'ın haklı başarısını göz ardı etmeden, azmin ulaştırdığı çalışmalarını değerlendirirken özellikle hizmet alanları biz Müslümanların dikkatini çekmektedir.
Okul masraflarını karşılayabilmek için kanını sattığı söylenen çok sıkıntılı ve zorlu bir geçmişten gelen Schultz, ömür boyu işçi olarak kötü şartlarda çalışmak zorunda kalıp hasta yatağında ölen babasının durumundan etkilendiği için çalışanlarına hisse ortaklığına varan en iyi şartları sunmaya çalışması iyi niyeti temsil ediyor olabilir. Ancak bugün Müslümanların benimsediği batı kültürü ve bir çok marka alanında olduğu gibi gıda modasına merakla bağımlılıkları ekonomide yerel sermayenin dışarı aktarılmasında büyük rol üstlenmekteler. Orta Doğu başta olmak üzere Müslüman halkların kaybı çok fazladır. Hem ekonomi hem manevi açıdan ele aldığımızda da korkunç verilerle karşılaşıyoruz. Özellikle savaş bölgelerinde yaşayan kardeşlerimiz veya haksız mücadeleye göğüs geren mağdur duruma düşmüş bazı ülke halkları, bunlar için yapabildiğimiz kadar fazla elimizi açıp Allah'a dua etmek ve birkaç kurum ve kuruluşa ihtiyaç bölgelerine ulaştırmaları için sağlanan maddi desteklerle yetiniyoruz. Haksızlık etmeyelim tabi, zaman zaman hatırladığımız durumlarda boykot ettiğimiz de oluyor hani. Hâlbuki sorumluluk kapsamında yerine getirmediğimiz o kadar çok unsur var ki en başta sorgulamayı ihmal ettiğimizi söyleyebilirim. Tüketilen her ürünün veya paranın geri dönüşümü vardır mutlaka. Nasılından ziyade neye ve nereye dönüştürüldüğüdür. Örneğin yiyecek, içecek, giyim, boya, radyoaktif, radyasyon gibi sayılabilecek geniş bir yelpaze açan tüketim araçları ve malzemelerinin vücudumuza, iç organlarımıza, ruhumuza ve hatta akıl sağlığımıza kadar biyolojik ve psikolojik açıdan tehdide dönüşmesiyle beraber insanlığı, inançları, hüviyet ve hürriyeti ortadan kaldıracak fonlara dönüşümü şeklinde geri dönüşüm sağlanabiliyor.
Mesela bir kurumun neden İsrail'den "Siyonizm Dostu" ödülü aldığını sorgulamak gerekmez mi?
Mağazalarından birini Amerika'ya bağışlayacak kadar zengin ve dünya markası haline gelmiş bu denli başarılı bir firma üstelik ilham aldığı bu kültürün asıl yerlisi olan İtalya'da 2018 yılına kadar neden tek bir şubesini açamaz? (İtalya'da Starbucks'ın tek bir şubesi bulunmaktadır hala).
Ülkelere Göre Starbucks Şube Sayısı
Bir türlü Avrupa'ya giremeyen Türkiye Avrupa istatistik verilerine göre Amerikalı kahve dükkânları zinciri Starbucks mağazalarının sayı çokluğuyla ev sahipliği yaparak Avrupa ülkeleri arasında neden 2. sırada yer alıyor? Sorular da genişletilebilir cevaplar da. Sonuçta birbirinden farklı görüşler ortaya atılabiliyor. Bu yüzden veri ve rakamları bize bildiren resmî görsellerle yetinmem kâfi olacaktır sanırım.
Önemli unsurlardan biri de ülke kültürüne ve halkın inançları doğrultusunda logoda değişikliklerin uygulanabilmesi. Türkiye dahil bir çok ülkede saçları göğüslerini örtecek şekilde çizimli logo tercih edilirken Suudi Arabistan'da Mekke - Medine bölgelerinde (2012) kadın figürü yerine deniz dalgalı yıldız çizimli logo kullanılmıştır. Suudi Arabistan'ın bazı bölgelerinde logosuz isimler uygulandığı gibi bazı bölgelerinde ise orijinal resimli logo tercih edilerek hizmetlerine (güncel bilgiler kapsamında) devam ediyor.
Suudi Arabistan Starbucks Logosu
65 ülkede 21.000'nin üzerinde mağazası bulunan Starbucks'ın verileriyle hazırlanan ve Statiska isimli istatistik sitesinde yayınlanan grafiğe göre 1.030 şubesiyle 1. sırada yer alan Birleşik Krallığı 470 şubeyle 2. sırada Türkiye takip ediyor.
Aşağıdaki grafiğe bakıldığında nasıl böyle hızla büyüyebildiğini kendime sormadan geçemiyorum.
Yardım ve Destek;
Amerikalı bir Yahudi olan Howward Schultz, bazı iddialara göre askerliğini ABD yerine gönüllü olarak İsrail'de yapmış...
- ABD ve İsrail arasında yapılan anlaşmayla gerçekleştirilen öğrenci projelerine gelir sağlanıyor...
- Türkiye'de 2003 ve 2012 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığının da desteğini alarak yürüttükleri proje kapsamında her mağaza için sosyal gelişimlerini desteklemek üzere bir kardeş okul belirleyen Starbucks'ın eğitim alanındaki çalışmaları Türkiye'de hala devam ediyor...
- Kudüs fonu kullanarak İsrail'de geliştirilen en son savunma teknolojilerinin, Amerika, Avrupa ve İsrail askeri mühimmat marketlerine tanıtımını sağlıyor... (İsrail ordusuna yardım etme amacı...)
- “Teröre Karşı Savaş” kapsamında Amerikan ordusuna destek veriyor...
- Afganistan ve Irak'ta görev yapan Amerikan askerlerine ücretsiz paketler gönderiyor...
- Kızıl Haç aracılığıyla bedava kahve dağıtıyor...
- “Anti seminist ve radikal” Müslümanlarla mücadele için milyonlarca dolar bağışlıyor... ( bu nedenle İsrail'in kuruluşunun 50. yılında, Howard Schultz'a "Siyonizm Dostu" ödülü verilmiştir.)
- İsrail'deki ve Amerika'daki Yahudi örgütlerine büyük yardımları bulunuyor...
- Yahudi Eğitim Programı "Aish HaTohara" (Tevrat yaşantısı)’na destek veriyor...
- ABD'nin Seatle kentinde polis departmanıyla kampanya oluşturarak LGBT bireyler için kentin daha güvenli bir şehir haline getirme çalışmaları var...
- Hayati ihtiyaç olarak belirlenen ihtiyaçlar arasında kadınlaştırma ve elektroliz için de yer ayıran Dünya Trans Sağlığı Organizasyonu (WPATH) ile ortak çalışmaları var...
- Noel için lezbiyen reklamlarına ortaklığı bulunuyor...(2017)
- 2018'de Human Rights Campaing organizasyonu tarafından "Şirket Eşitlik Endeksi" (CIE) ödülü aldı...
- Bu yıl (2019) Gökkuşağı desenli yeni bardakları ABD ve Kanada'da satışa başlayarak LGBT ile dostluklarını geliştirmeye yönelik desteklerine devam ediyor... (LGBT temalı reklam filmlerinde de Starbucks adı geçiyor.)
Henüz bu yazıma başlamadan önce aslında daha çok kendi düşünce ve fikirlerime yer ayırmayı planlıyordum. Hatta Starbucks kahve mağazasına bizzat gidip yerinde gözlemlerde de bulundum. Hakikaten kapıya varan müşteri kuyruğu, dolup taşan masalar, nasıl bir tüketim canavarı meydana geldiğini, bilinçsiz tüketimin sonunun sağlıklı nesillerin ve de Müslümanların sorumsuzluğunu 3-5 kelimeyle ifade etmek çok güç. Doğrusu kendimi sözün bittiği yerde buldum.
Fiyat pahalılığına bakınca;
ABD'de Columbia Üniversitesinde Endüstri Mühendisliği üzerinde master yapmış Türkiye Starbucks genel müdürü Can İkinci’nin Avrupa'daki fiyatların altında olduğunu açıklaması pek de şaşırtıcı gelmiyor. Starbucks’ın ülke genelinde lüks mağazalar zinciri olduğunu kabul edersek ve lüks bir kafe veya lokantada bir bardak çaya 5 TL veriyorsak normal karşılanabilir. Starbucks içeceklerinin bardak boyları, kullanılan ek malzemeler ve hormonal bağımlılık tatlandırıcılarını düşünerek de fiyatları tartışmayı lüzumsuz buluyorum. Asıl odaklanmamız gereken konu Starbucks'ın hizmet verdiği ve desteklediği alanlar olmalı bence. Tabi sağlığa verdiği zararları da göz ardı etmemek gerekir sanırım.
Kudüs Fonu adı altında intifada da hayatını kaybeden İsrail askerlerinin çocuklarının eğitim masraflarını karşılamasını iyi niyetle karşılayacak olan insanların Irak, Afganistan gibi ülkelerde katliama yol açarak görev yapan ABD ve İsrail askerlerine bedava dağıtılan kahvelerin sponsorluğunu üstlenmiş oluyoruz, yaptığımız ödemelerle. Bir taraftan cinsiyetsiz toplum projelerini tehlikeli olduğunu bangır bangır bağırırken diğer yandan bu tür projelerin bizzat içerisinde görev alan markalara yönelerek en büyük desteği bizzat kendimiz sağlamış oluyoruz maalesef. Daha fazla kurban vermeyelim istiyorum dünya kapitalizmine, kültür emperyalizmine, feminist savunucularına, ekonomi tuzağına vs. daha fazla kurban olmayalım inşallah!
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.