1. HABERLER

  2. EDİTÖRDEN

  3. Siyonizmi Koruyan Bariyerler/UfkumuzHaber Editörya
Siyonizmi Koruyan Bariyerler/UfkumuzHaber Editörya

Siyonizmi Koruyan Bariyerler/UfkumuzHaber Editörya

A+A-

 

Siyonist terör örgütü haline gelen İsrail’i dizginleyecek, durduracak ve kontrol edebilecek yegane unsur caydırıcı güçtür. Bu caydırıcı gücün de konuşlanabileceği en önemli yerler İsrail’e komşu olan ülkelerin sınırlarıdır.

Bu tehlikeyi gören İsrail ve hamileri, İsrail’e sınırı olan ülkeleri (Mısır, Ürdün, Lübnan ve Suriye) stratejik bir plan çerçevesinde potansiyel tehdit olabilme kapasitesinden uzaklaştırdı.

Mısır, Suriye ve Ürdün’de her şeyden önce kendi halkıyla barışık olmayan, kendi halkının desteğinden mahrum yönetimlerin ve yöneticilerin iş başına gelmesine yardım edildi. Böylece meşruiyetini halkından değil de İsrail’in hamilerinden alan yönetimlerin İsrail’e karşı caydırıcı bir rol üstlenmesi minimize edildi.

Mısır ve Ürdün ekonomik olarak da Amerika’nın desteğine muhtaç ekonomik darboğazda patinaj yaparken politik ve ekonomik hamilerinin iradesine aykırı karar alma iradesini gösteremez.

Lübnan’ı ise siyasi, askeri ve ekonomik açıdan devlet sayılamayacak kadar zayıf ve dağınık bir vaziyette varlığını sürdürür hale getirdiler.

Suriye’nin, kendi halkından kopuk ve ekonomik olarak zayıf olmasına rağmen İsrail’i tanımayan ve onun karşısında bulunan bir çizgide varlığını koruması nedeniyle ilk fırsatta darmadağın edilerek Lübnan’dan daha zayıf bir hale getirildi.

Böylece terör örgütü mahiyetindeki İsrail ile karadan sınırı olan dört ülke hem İsrail’e tehdit olma kapasitesini taşımaktan uzaklaştırıldı hem de İslam dünyasının İsrail sınırlarına ulaşmasını engelleyen bariyerler haline getirildi. Gazze’ye açılabilen tek kapı olan Refah

kapısının Mısır tarafından çoğunlukla kapalı tutulması, bu bariyer siyasetinin en önemli örneklerinden biridir.

Bu bariyerin tek istisnası Lübnan’daki Hizbullahtır. Lübnan Hizbullahının tek başına caydırıcılığının zaman zaman bu dört ülkeden fazla olması, İsrail’e komşu olan bu dört ülkenin İsrail ve hamileri tarafından neden bu kadar etkisizleştirdiğini anlamaya yardımcı olmaktadır. Hizbullah sonuçta bir örgüt olduğundan onun üzerinden yapılabilecekler sınırlıdır.

Bugün İslam ülkelerinden biri veya birkaçı İsrail’e sınırı olan ülkelere İsrail sınırına yerleştirmek üzere caydırıcı silah göndermek istese, bu dört ülkeden hiçbir bu teklifi kabullenebilecek siyasi iradeye, iç bütünlüğe ve cesarete sahip değildir. İslam dünyasına bir çağrı durumunda belki yüz binlerce savaşçı İsrail ile savaşmaya hazır ama hiçbiri bu dört ülkeye giriş yapamaz.

Terörist İsrail’e İslam ülkelerinden bir koruma duvarı oluşturulmuştur. Bu duvar ile de yetinilmedi ve ikinci halkada İsrail’e tehdit oluşturan Irak ve Libya da darmadağın edildi.

İslam dünyasının bu siyasete karşı karşıt bir çözümü ve stratejisi var mı? Bu bariyerler kısa, orta ve uzun vadede tek tek nasıl dönüştürülerek İsrail’i caydırıcı hale getirilebilir?

Bu sorular çok güncel görünmeyebilir ama bugünlerde yaşadığımız tarifi zor acılar ve bu sorunun uzun vadedeki çözümleri de bu sorularla alakalıdır.

Bıktığımız ve artık sinirlerimizi bozan etkisiz kınamalarla yetinmek mi önemli yoksa zulmü önleyebilecek ve zalimi cezalandırabilecek önlemler ve stratejiler üzerinde düşünmek ve bunları konuşmak mı?

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.