1. HABERLER

  2. BİLGİ VE HİKMET

  3. Sabır Statik Değil, Statik Olan da Sabır Değildir / Nesip HİÇYILMAZ
Sabır Statik Değil, Statik Olan da Sabır Değildir / Nesip HİÇYILMAZ

Sabır Statik Değil, Statik Olan da Sabır Değildir / Nesip HİÇYILMAZ

A+A-

 

 

 

“Sabır aydınlıktır.” (Hadis-i Şerif)

“İman dört direk üzerine bina edilmiştir: Yakin, sabır, cihat ve adalet. İmanda sabrın yeri cesetteki başın yeri gibidir. Başı olmayanın cesedi yok demektir. Sabrı olmayanın imanı yok demektir.” (Hz. Ali)

“Muhakkak Cenâb-ı Hak müminlere imanı; imana aklı; akla da sabrı bir lütuf olarak ihsan etmiştir. İman, müminin; akıl, imanın; sabır da aklın süsü ve ziynetidir.” (Cüneyd El-Bağdadi)

Sabır, insani bir eylem ve erdemdir. İmanın, sağlam ve sağlıklı eylemlere dönüşmesidir. Mutluluğun anahtarıdır; kurtuluşun formudur, iradenin zaferidir…

Sabır belanın acılarını yudumlarken, sükûnet ve vakarı muhafaza etmektir. Başa gelen acılardan şikâyet etmemektir.

Sabır yolun meşakkatleri karşısında kahrolmamaktır. Eziyetler karşısında üstün meziyetleri muhafaza etmektir. Eza ve cezalara aldırmadan safları saflaştırmaktır.

Sabır Allah ile beraber olmaktır. (Enfal 46) İnsanları tepkisellikten kurtarıp etkin ve yetkin önderler kılan tutumun adıdır sabır...

Sabır, imanı derinleştirir; ete, kemiğe büründürür; hayat veren ilahi misyonu aksiyona dönüştürür; vicdanlara güç verir. Güçlükleri aşma kudreti sağlar, kalbi sağlamlaştırır. Sağlam ve sağlıklı kalp ise yönettiği kalıbın zikzaklar çizmesini önler, onu karar ve istikrar sahibi kılar.

Sabır ruhun derinliğinde var olan cevheri, kuvveden fiile geçirir. Direnme ve dayanma gücü verir. Gül ve bülbül gibi akıl ve kalbi, iradenin ikliminde buluşturup birleştirerek İlahi mükâfat kapılarını açar ve Rabbanileştirir.

Sabır Allahın sevgisini kazandırır. (Ali İmran 146)

Sevdirir ve sevindirir.

Sabır, Kuran okulunda bilgi ve bilgelik dersinin bir başka adıdır. Görev ve ödevleri hakkıyla yerine getirebilme şuurudur. Nefsi tezkiye, ruhu takviye, kalbi tasfiye, iradeyi terbiye etme disiplinidir. Her kişinin değil er kişinin duruşudur...

Sabır muhteşem bir nizam ve intizamdır. Garaz virüsüne karşı bekleyip durmak değil, afiyet bulmak için doktorun ellerinde parlayan neşterin acısına göğüs germektir.

Sabır rahata ve rehavete kapılmamaktır.

İnsanın kendisi kalmasının bir başka adıdır.

Zorluklardan kurtulmak için sabretmek bir zorunluluktur. Açmazları açan yüce bir iksirdir.

Sabır, donmak değil, donanmaktır. Atıl ve batıl bir bekleyiş gönüllü bir teslimiyettir; beyaz bayraktır. Donmak sabır değil, kabirdir. Çünkü donan, donanamaz.

Sabır statik değil, statik olan da sabır değildir. Donanımlı bir direniş stratejisidir. Zengin bir enerji birikimidir. Çetrefilli yolların azığıdır…

Sabır, umutların ufkunda tebessüm eden sönmez bir nurdur; bilgeliğin sindiği arif ve zarif bir duruştur. Zamanın gerekliliklerini sağlıklı bir plan dâhilinde yapmaktır. Eza ve cezalara aldırmadan var olabilmektir. Sabır, kalpteki umut, umuttaki kalptir. Başa gelen musibetler karşısında başı dik tutmaktır. Eziyetleri meziyetlere dönüştürmektir ve her şeye rağmen umudunu yitirmemektir.

Sabır, hıyanet kuyusunun derinliğinde sadakatten sapmayarak, gönül Yusuf’una (a.s) sarkıtılan bir kementtir. İnsan, defetmeye muktedir olduğu belalara karşı sabretmekle emr olunmaz; mezkûr belayı gidermekle mükelleftir. Sabır, güç ve takati aşan zorluklara karşı kuvvet toplamaya çalışmak ve var olmaya direnmektir...

“Ey iman edenler, sabredin ve sabırda yarışın…” (Ali İmran 200)

fitrat.com

 

Etiketler : , , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.