
"Referandum sonrası çözüm süreci buzdolabından çıkarılacak"
Yazar Avni Özgürel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 7 Haziran öncesinde ‘Buzdolabına kaldırdık’ dediği çözüm sürecinin referandumdan sonra yeniden başlayacağını söyledi.
Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi ile var olan ekonomik ve siyasi ilişiklerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
İlişkiler çok daha iyi olamaz mı? Evet, çok daha iyi olacak. Bugün ne Türkiye için nede Kürdistan Bölgesi için tatminkâr değil ama geldiğimiz nokta küçümsenmeyecek bir nokta. Türkiye ile Bölgesel Kürt Yönetimi arasındaki münasebetlerin her iki halk için de hayatı derecede önemli ve stratejik olduğunu düşünüyorum.
Neden tatminkâr değil?
İki taraf birlikte yola çıkalı daha on sene oldu. Türkiye’de Barzani adı duyulduğu vakit düşmanlık eden çevreler vardı. Barzani ile ilişkilerin ne kadar önemli olduğunu devlet bile daha yeni anlıyor. Bir takım sıkıntıları engelleri aşmak kolay olmadı. Yok, Türkiye’nin ‘Kırmızıçizgisiydi’ filan bütün tartışmaları yaptık ve geride kaldı. Bu ilişki daima yükselerek ileriye doğru gidiyor. Daha da yükselecek. Onun için diyorum ki bugün geldiğimiz nokta tatmin edici değil. Daha etkili ve ileri olması gerekiyor.
Barzani ve Ankara arasında gerçekleşen görüşmeleri, MHP'nin Kürdistan Bölgesi bayrağına ilişkin tahammülsüzlüğünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bayrağının asılmasına Bağdat yönetiminin bir itirazı yok. Türkiye’de ilk defa Kürt bayrağı asılmıyor. Daha önce de Sayın Barzani’nin gelişlerinde bu bayrak çekilmiş. Dolaysıyla gayri tabi bir şey değil. Olması gereken bir durum gerçekleşti. Sayın Bahçeli’nin tepki göstermesinin anlayışla karşılanacak bir tarafı yok. Meselelere duygusal bakmanın neticesi bunlar. Siyasi akılla yaklaştığımız zaman bunların olması gereken şeyler olduğunu herhalde görürüz. Kurtuluş Savaşı’nda Türklerin savaştığı Yunanistan’ın bayrağı yere vurulmamış aksine saygı duyulmuştu.
Ayrıca Kürdistan bayrağı yasal bir bayrak. Örgüt bayrağı değil. Kürdistan bayrağına verilen tepkilerin Türkiye’nin çıkarlarına hizmet ettiğini sanmıyorum.
Eğer Kuzey Suriye'de Barzani'ye yakın bir siyasi yapı oluşursa Türkiye bu yapı ile Barzani ile kurduğu ilişkiye benzer bir ilişki geliştirir mi?
İnşallah benzer bir ilişki olur. Şu anda Roj Peşmergeleri var. Onlar kalben Barzani’ye bağlılar. Suriye’nin kuzeyinde Kürt halkına yönelik siyasi bir yapılanma söz konusu olduğunda bunların Barzani yönetiminde olması Türkiye için sıkıntı olmaz. Dolayısıyla PYD’nin denetimindeki bölgeler kurtarılıp Barzani’nin etkin olduğu bir idare ile yönetilirse Türkiye de bundan fayda görür.
Rusya, ABD ve Türkiye genel kurmay başkanlarının Antalya’da 3’lü görüşme gerçekleştirmesi Türkiye’nin Suriye politikasını ve Rakka operasyonlarına katılma ısrarını nasıl etkiler?
Türkiye, PYD’nin Minbic’i terk etmesini istiyor. ABD, Rakka’yı PYD ile kurtaracağına inanıyorsa kurtarsın. Türkiye’nin ‘İlla Rakka’yı biz kurtaralım’ görüşü IŞİD ile mücadeleden kaçmadığını gösterme önerisidir aslında. Yoksa Türkiye bu operasyona girmeye çok hevesli değil. Türkiye için önemli olan kendi güvenliği. Türkiye ve Barzani’yi tehdit eden Şengal ve Telafer’dir. Barzani ile Bağdat yönetimi arasında bir uzlaşma sağlanmış gibi görülüyor. Bunun daha kökleşmesini arzu ederiz. Biz bölgede DAIŞ’in ortadan katmasını isteriz. ‘Suriye ne olacak, Esad gidecek mi, yeni bir federasyon mu olacak, ABD ne istiyor, Rusya ne istiyor?’ Bütün bunlar Türkiye’yi de ilgilendiriyor.
SURİYE’DE FEDERASYON ORTAYA ÇIKACAK
Bu tabloda Suriye’de ne olacak sizce?
Federasyonun ortaya çıkacağını düşünüyorum. Bir Kürt bölgesi olacak, Türkmenler için ayrı bir bölge olabilir. Görünen o. aynı şey Esad yönetimi için de geçerli. Tabi bunlar Şam nezdinde temsil edilen kanton şeklinde olabilir.
Kürt bölgesinin kurulması halinde Türkiye’nin değil de PYD’nin istediği mi gerçekleşmiş olacak sizce?
Hayır! Suriye’de 1 milyona yakın Kürt yaşıyor. Bu insanların hepsini PYD’li saymak gerçekçi değil. Üstelik o insanlara da haksızlık olur. Bütün Kürtlerin içerisinde yer alabileceği bir yönetimden söz ediyoruz.
Böylece Türkiye, Suriye politikasında “Esad gitsin’den PYD’de olmasın da kim olursa olsun” politikasına mı geçilmiş oluyor?
Hayır. Türkiye geçmişte Ankara ve İstanbul’da PYD ile çok müzakere yaptı. PYD, farklı oyunlar oynadı. Bir tarafta PKK’ye yaslanan PYD öte tarafta Esad ile oynadı. Hâlâ da öyle. Şu anda bir de ABD ve hatta Rusya ile birlikteler. Cemil Bayık, Duran Kalkan gibi isimler aynı zamanda PYD’yi de yönetiyor. Bir yandan da İran ile görüşen bir PYD var.
KÜRTLERİN EN BÜYÜK DEVLETİ TÜRKİYE’DİR!
Türkiye bundan mı rahatsız?
Tabii ki bunlardan dolayı Türkiye rahatsız. PYD, Türkiye’ye başvursun. “Biz PKK ile ilişkilerimizi keseceğiz, ayrıca rejimle bir ilişkimiz yok. Biz sadece muhalifiz” dese ve sahaya da böyle yansısa Türkiye de “Biz sana karşıyız” demez ki. Türkiye, daha önce Barzani’ye de böyle ters bakıyordu. Ama baktı ki Barzani Türkiye’ye güven verdi. Türkiye de Barzani’ye güven verdi. Ama PYD ne yazık ki böyle davranmıyor.
Tarih boyunca Kürtler bölgede batı tarafında kandırıldılar. Kürtler hep ortalıkta bırakıldı. Böylece kayıplar yaşandı. Biz diyoruz ki “Bu sefer bu tuzağa ne siz düşün ne de biz düşelim”. Bu sözüm PKK için de geçerli. Türkiye açısından bakıldığında PKK’nin Türkiye ile savaşmasında gerekçe gösterecek ne var yani. Türkiye, Kürtlerin en büyük Kürt devletidir. Kürtleri Türkiye’ye karşı kavgaya ve iç savaşa kadar götürecek hangi sebep var? Hiçbir sebep yok. Kürtlerle konuşamayacağımız bir şey de yok. Erdoğan demedi mi? “Yahu ben siyasi hayatımı riske ettim Kürt sorunu için ve bu işi köküne kadar götüreceğim, bu barışı sağlayacağım.” Barzani de geldi “Biz destek veriyoruz” demedi mi? PKK ne yaptı eline silahı aldı, insanları vurdu kırdı, öldürdü. PKK’nin Türkiye’ye karşı silahı bırakması lazım. Çözüm için her şey masada konuşulur.
PYD, Suriye’de ne yapsa Türkiye “Ben seni muhatap alıyorum” der?
PKK ile bütün ilişkileri kestiğini kanıtlayıp, Türkiye ile istişare halinde hareket ettiğinde…
TÜRKİYE, BARZANİ’NİN ELİNİ GÜÇLENDİRDİ
Türkiye ve Barzani ilişkileri Ortadoğu’yu nasıl etkiliyor sizce?
Türkiye, Ortadoğu’da Kürtler adına ne olacaksa Barzani ile istişare etmeden ‘Evet’ demez. Türkiye, Ortadoğu’daki gelişmelerde Barzani’yi hem bilgilendirir, hem de Barzani ile istişare eder. Buna İran’daki Kürtler de dahil. Türkiye, güven ilişkisi tesisi edilmesi zor bir ülke ama güven bir defa verildikten sonra muhatabına hak ettiği değeri verir. Türkiye, Barzani’nin elini güçlendirdi. Barzani Türkiye’ye sağlam sırtını dayamamış olsaydı Trump, Barzani’ye mektup göndermezdi. Trump mektubunda Barzani’ye “Aman ha bizden habersiz kimse ile görüşme” mesajını verdi ve “Her şeyi görüşebiliriz” dedi. İşte Barzani’nin elini böyle güçlendiren Ankara’dır. Barzani de bunun farkında.
Türkiye ve Barzani’nin ilişkilerinden rahatsız olan Kürtler de var ama…
Barzani, Kürtler için ‘Hain’ olabilir mi yahu! Barzani, Kürt halkının son yüz yılda çilesini çekmiş bir ailenin ferdi. Hem Mele Mustafa hem de oğlundan bahsediyoruz. Barzani 16 yaşında beri Peşmerge olarak savaşan bir lider. Barzani’ye haksızlık yapıyorlar. Şimdi siyaset bazı uzlaşmaları gerektiriyor. Siyaset pek çok yöntemle mücadele etmeyi gerektiriyor. Ancak bütün bunlar Barzani’yi tanımamaktan ve Barzani ailesinin duyarlılıklarını takdir edememekten kaynaklanan bir rahatsızlık.
Şengal’de zaman zaman Peşmerge ile PKK arasında gerginlikler yaşanıyor…
PKK, Şengal’de kuzey kuşağını tamamlamaya çalışıyor. Çünkü Kandil yetmiyor. Kandil sadece silahlı mücadeleye bir sığınak sağlıyor. PKK, siyasi bir yapılanmaya yönelmek istiyor. O siyasi alan düz alan gerektiriyor. Rojava da bunun için önemli. Dolaysıyla PKK’nin önem verdiği yerlerden biri Şengal’dir. Bunun için Türkiye bundan rahatsız. Barzani ve Bağdat da rahatsız.
Sizce PKK içerisinde farklılıklar var mı?
Cemil Bayık’ın en büyük stratejisi İran’ın desteğiyle ayakta durmak. PKK’nin içerisinde mezhep farklılıkları var. Bir kanat kendini Sünni mezhebe yakın görüyor. Misal Murat Karayılan’ın Barzani’ye yakın hareket ettiği iddia ediliyor. Öbür taraftan Duran Kalkan ve Cemil Bayık da Caferi oldukları için İran’ın desteğiyle Haşdi Şabi’lerle Şengal ve Rojava’da var olmak istiyor. Ancak Suriye’deki müzakerelerde var olmak isteyen İran’ın PKK ile olan ilişkilerinden dolayı sıkıntı yaşanabilir.
Türkiye gündemine dönersek eğer, referandumda sandıktan sizce ne çıkar?
‘Evet’ diyenlerin çoğunlukta olacağını düşünüyorum. ‘Evet’ ve ‘Hayır’ arasında çok büyük fark olmayacağını düşüncesindeyim. Ama anayasa değişikliğinin kabul edileceğini zannediyorum.
AK Parti’ye oy veren yüzde ellinin oylarının ‘Cepte’ olduğu yaklaşımı var. Gerçekten de öyle mi?
Hayır. Bu genel bir seçim değil. İktidar değişmeyecek. AK Partiden bir miktar oy fire verebilir. Bir miktar fire de MHP’den olabilir. Bir miktar CHP ve HDP’den de olabilir. Hüda Par da ‘Evet’ diyecek onlar da bir miktar etkileyecek. AK Partinin eksiğini MHP tamamlar. Buna göre yüzde elliyi geçer ama yüzde elli bir, elli iki mi onu bilemiyorum. Partilerin dışında Tayip Erdoğan faktörü var. Erdoğan faktörü AK Parti’den önce geliyor. Bunu seçim dönemlerinde görüyoruz. Erdoğan her zaman AK Partiden daha üstün bir potansiyele sahip.
‘Evet’ çıkarsa Türkiye için ne değişir?
Türkiye başkanlık sistemine doğru gidiyor.
Heterojen bir ‘Hayır’ kitlesi var. Bu kitlenin seçimde başarı elde etmesi mümkün mü?
Bu kitlenin başarı elde edemeyeceğini söyledim zaten. Türkiye iki partili sisteme doğru gidiyor. Eğer ‘Evet’ oyları galip gelirse ve anayasa da kabul edilirse bunun CHP açısından avantaj doğuracağını düşünüyorum.
Neden CHP?
Çünkü iki parti olacak bir sağ biri de sol olacak. En yakın parti de CHP…
Bu durumda HDP’nin Kürt seçmeninin oyları nereye gidecek?
Onlar CHP’ye verecekler. Nasıl AK Parti’nin içerisinde bir Kürt kanat varsa, CHP’nin içerisinde de bir Kürt kanadı olabilir.
Yani HDP, CHP’lileşecek mi?
Hayır. HDP, CHP’lileşmez. Ama içerisinde Kürt seçmeni barındırabilir. Tabi bunlar önümüzdeki dönem için sadece ihtimal...
Çözüm sürecinde ‘Akil insanlar’ heyeti oluşturuldu. Siz de o heyetin içerisinde yer aldınız. O heyetten biri olarak sizce ‘Akil insanlar’ başarılı oldu mu?
Evet başarılı oldu. Heyet çözümün gerekliliğine kitleleri inandırdı. Halkın bir kısmı bu meselenin silahla çözülmesine inandı, bir kısmı siyasetle çözülmesine inandı, bir kısmı müzakere ile çözülmesine inandı. Ama mutlaka bir çözüm olsun dendi. İşte ‘Akil insanlar’ heyetinin Türkiye’yi getirdiği nokta budur.
MİLLETVEKİLİ İSE ARABANIN BAGAJINDA SİLAH TAŞIMA LAN!
Yine aynı heyet kurulsa siz de yeniden yer alır mısınız?
Meselenin önemini anlatma noktasını geçtik. Daha farklı hedefi ve görevi olan siyasetin daha önde olduğu, meseleleri eyleme geçirmektir önemli olandır. Türkiye’de siyaset olarak Kürtleri temsil etmenin önünde bir engel var mı? Hayır yok. Silah siyasetin önünde engeldir kardeşim. Milletvekili ise arabanın bagajında silah taşıma lan! Bu dostane değil, bu iyi niyet taşımıyor. Silah sadece siyasete değil, insanlar arasındaki ilişkilere de engel. Oslo görüşmelerine bakıldığında konuşulmamış ne var ki… Bu çözüm projesi öyle bir dinamitlendi ki akıl almaz. PKK nasıl gözünü kararttı da “İç savaş ilan ediyoruz” dedi. 14-15 yaşındaki çocukları hendeklerde savaştırdılar. Bütün bunlar çözümü dinamitlediği için tarih Cemil Bayık’ı af etmeyecek. Abdullah Öcalan, “Silahlı mücadelenin dönemi bitmiştir” dedi. Bayık onu bile dikkate almadı. “Silahlı mücadele bitmiştir” demek siyasi mücadele başlamıştır demektir. Bayık, Marksist filan da değildir. O ABD’ye güvendi. Bayık emperyalist ve Amerikancı bir adam. İran da Ortadoğu’nun hesaplarına denk düştüğü sürece Cemil Bayık ile beraberdir. Yoksa İran öyle Bayıkları dikkate almaz.
PKK’nin silahı bıraktığını deklere etmesi durumunda devlet ne yapacak?
PKK’nin silahı bırakması halinde, devletin işi affa kadar götüren birçok şeyi gündemine alacak demektir.
REFERANDUM SONRASI ÇÖZÜM SÜRECİ BUZDOLABINDAN ÇIKARILACAK
Referandumdan sonra yeni bir süreç başlar mı?
Seçimden sonra mutlaka yeni çözüm süreci başlayacaktır. Cumhurbaşkanı ne dedi? “Çözümü buzdolabına koyduk” dedi. İşte seçimden sonra bunu buzdolabından çıkaracağız. Geriye ne kaldıysa her şeyi konuşacağız tekrar.
TARİH, DEMİRTAŞ’I AFFETMEYECEK!
Süreç başlarsa tutuklanan Kürt siyasetçiler ve kayyum atanan belediyelerde durum değişir mi?
Suçu kanıtlanan insan af edilmez. Onlar sadece HDP’li vekil ya da belediye başkanları oldukları için tutuklanmadılar. Türkiye bir çözümün peşinde, mesele adam kurtarmak değil. Almanya’ya o kadar güvendiler ki “Biz ne yapsak bize dokunmazlar” dediler. Onun verdiği rahatlıkla bazı şeyleri yaptılar. “Biz tükürükle boğarız Türk ordusunu” dediler. Şimdi bunlarla yargılanıyorlar. Demirtaş, çok büyük bir avantaj yakalamıştı 80 milletvekiliyle. Bir anda heder ettiler. Onun için tarih Demirtaş’ı af etmeyecek.
Anayasa değişikliği teklifinde Kürtlere dair hiçbir şeyin olmaması peki…
Anayasada Kürtlerle ilgili hiçbir şey yer almaz. Türklerle de ilgili bir şey konmaz. Türkiye anayasasından etnik atıfları çıkarılmalı. Hükümetin yerel yönetimler reformu şuan hazır duruyor. Kanun bile duruyor.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.