14 Haziran günü Akdeniz’de yaşanan bir katliam maalesef sözde medeni dünyanın ilgisine mazhar olamadı. Çoğunluğu Ortadoğu'lu ve Müslüman olan 750 kişiyi taşıyan tekne uluslararası sularda seyir halinde iken Yunan Sahil Güvenlik Gemilerinin müdahalesi ile batırılmıştı. Olayın ilk yaşandığı gün ve sonrasında olaydan bihaber takılan başta Yunanistan ve Avrupa, iler ki günlerde ortaya çıkan hakikat karşısında ya tehditle tanıkları susturmayı tercih etti ya da susmayı yeğledi.

Sözde medeni dünya, bu dünyanın aparatı olan kurumlar ve mangalda kül bırakmayan dev medya kuruluşları aynı tarihte meydana gelen Ocean denizaltı kazasına odaklandı. Bu kaza Titanik enkazına yapılan Turistik bir dalıştı ve 5 kişi bu kazada hayatını kaybetti. Neredeyse tüm dünya, saatleri sayıyor ve bu 5 kişinin akıbetine odaklanmıştı. Birçok ülke olay yerine arama kurtarma gemileri ve ekipmanları yolladı…

Akdeniz’de Yaşanan felakette (katliamda) yaklaşık 500 insan hayatını kaybetti. Bunların içerisinde bir umuda yelken açan çocuklar gençler ve kadınlar vardı. Kendi ülkelerinde batının dayattığı fakirlikten kurtulmak için düşmanın bağrına kaçan, ezilmişliğin dibini yaşayan 500 masum can…

Bu olayların benzerlerini defalarca yaşadık. Son yüzyıl herhalde tek taraflı muazzam bir barbarlığın tarihi oluverdi. Vahşi batının hiçbir vicdan ve ahlak kuralı tanımadan giriştiği bu maceranın kurbanları masum halklar oldu. Akdeniz’de sadece insanları boğmadılar aynı zamanda insanlığın ne kadar gaddarlaşabileceğini gösterdiler.

Tarihte okuduğumuz Tiranlar, Firavunlar ve Nemrutlar hep beraber dirilmiş ve ellerinden gelebilen en büyük çabayla kötülüğün sahnesini oynuyorlar. Arada tek fark var, dünün zorbaları çok kaba idiler, yaptıklarına çokta bir kılıf ya da izah ihtiyacı hissetmediler. Bugünün zalimleri ise medeniyet maskesine bürünmüş kötülükleri her türlü aracı kullanarak gizlemekteler.

Batı dizayn ettiği bu kahrolası sistemi ayakta tutmak için uluslararası tüm kurumları da kendi amaçları tarafında kurguladı. Bunun bana göre en iyi örneği 500 Müslüman göçmenin Akdeniz’de katledilmesi olayıdır. Zira olayı tersinden okursak nasıl bir tablo ile karşılaşırdık. Düşünün Norveç’ten ya da İngiltere’den bir gemi içinde 750 kişi ile Mısır açıklarında ve Mısır gemilerinin müdahalesi ile batmış olsun ve batılı 500 kişi ölsün… Böyle bir durumda şuna eminim ki dünya tarihinin görebileceği en büyük ordular gök kubbeyi Mısır’ın başına yıkardı.

Duygularımız ve eylemlerimizi törpüleyen hayatımızı hiçleştiren bu ezilmişlik psikolojisi maalesef bu katliamlara zemin hazırlayan önemli bir unsur. Batı tek taraflı bir suçlu değil. Bu kadar yenilmişliğe katlanan bizlerde suçluyuz. Topraklarında adaleti, refahı sağlayamayan bizlerde batı kadar suçluyuz. Kendi insanımıza göçü reva gören bizler günahkârız. Batının dayattığı hayat tarzını, kültürünü, ahlakını, siyasetini ve en önemlisi aktörlerini benimseyen bizler suçluyuz. Akdeniz’de öldürülen 500 masumun kanı suskunluğa, eylemsizliğe ve dirençsizliğe burunmuş herkesin eline bulaştı.

Yaklaşık üzerinden bir ay geçen bu insanlık dramına sebep olanları kınıyorum, Akdeniz’de yaşanan felakete sessiz kalan tüm Müslüman ülke liderlerini kınıyorum, faciayı görmezden gelen medyayı lanetliyorum, bu olaya bulaşan Avrupa’yı lanetliyorum…