Konuşmamız lazım
Hayır yetmiyor gözler. Konuşmamız lazım. Bağıra çağıra, ağlaya ağlaya gerekirse. Ama konuşmamız lazım. Anlayamayız susarak birbirimizi doğru değil bu.
Bir tutturmuşlar gözler kalbin aynası diye, sükut altındandır diye. Oysa olmaz. Konuşmadan tanıyamayız birbirimizi, anlayamayız dertlerimizi. Karşı tarafın bizi anlamasını bekleyecek kadar uzun mu yaşıyoruz ki bu hayatta. Ne bu sabır o zaman.
Konuşmak ne biliyor musunuz? Nasıl anlatsam? Karşı tarafın düşüncelerine, önsezilerine bırakmamak kendini. Konuşmak özgürlük. Kelimelerin özgürlüğü. Keşkelerin, belkilerin sonu konuşmak. Gözlerin altına sığınmaktan vazgeçmek. Gözler yeterli olsaydı konuşmamız önemsiz olsaydı ne gerek vardı ki ses tellerimize.
Birileri bir şeyler atıyor ortaya ve biz de yaşıyoruz sorgulamadan düşünmeden yaşıyoruz onların dayattıklarını. Ya onlar yanlış yolda ise. Doğru korkuyor olabiliriz gelecek tepkilerden, sırt dönebilecek dostluklardan, nefretle bakabilecek gözlerden, sizi azarlayacak sözlerden. Ama böyle insanlara ihtiyacımız yok ki bizim. Bizim bizi her şeyimizle her fikrimizle kabul edecek insanlara ihtiyacımız var. Yanlışımızı güzel diliyle söyleyecek insanlara ihtiyacımız var. O yüzden korkmayın. Hatta böyle böyle ayıklayın etrafınızda size faydası olmayan bu insanları.
Tamam konuşun. Arkasındayım sonuna kadar bu düşüncemin. Ama bu da bir düşünce. Belki yanlış belki doğru. O yüzden kendiniz karar verin inanmayın hiçbir şeye körü körüne.
Tamam konuşun. Ama kırmayın nolur birbirinizi. Kelimeler insanları ne kadar mutlu edebiliyorsa o kadar da üzüyor. Siz neden mutlu eden taraf olmayasınız ki.
Mutlu olun ve mutlu edin olur mu? Bu hayat kısa diğer türlüsü için.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.