Gazze’de soykırım yapılmakta ve insanlık suçu işlenmektedir. Bu cürüm, dünyanın en güçlü ülkesi olan Amerika’nın himayesinde dünyanın en katı, taştan daha kasvetli kalplere sahip Siyonistler tarafından icra edilmektedir.

Soykırım insanlık suçu olduğundan bütün insanlığı ilgilendirir. Beni adem ve beşer olarak en üst kimliğimiz insani kimliğimizdir. İnsani kimliğimiz din, dil, ırk, ülke gibi bütün kimliklerin üzerindeki ortak bir aidiyetimizi ifade eder. Bu nedenle dünyanın herhangi bir yerinde insanlık suçu işlendiğinde insani kimliğini ve aidiyetini yitirmemiş tüm insanları yakından ilgilendirir.

Gazze’de iki buçuk milyon insanın evsiz, ilaçsız, hastanesiz, doktorsuz, okulsuz, camisiz, aşsız, elektriksiz, susuz, yakıtsız bırakılması ve de gidecek hiçbir yeri olmayan milyonların Gazze’yi boşaltmaya çağrılması, gidenlerin de yolda öldürülmesi tam anlamıyla bir soykırımdır. Önleyici tedbirlerin alınamaması durumunda bu soykırımın şiddetleneceği ihtimali her geçen gün artmaktadır.

Küresel ölçekte insani kimliğin ve duyarlılığın harekete geçmesi, insani duyarlılığın devletleri baskılaması ve onları önleyici tedbirler almaya zorlaması için her birimizin ve hepimizin birey ve kolektif olarak harekete geçmesi, var olan olanakları kullanması gerekir.

ABD Dışişleri'nde müttefikler ve ortaklara silah tedariki biriminde genel müdür olarak görev yapan Josh Paul’un, "Hem işgal karşıtı olup hem işgali destekleyemeyiz, artık bunun bir parçası olmak istemiyorum’’ diyerek görevinden istifa etmesi, ABD'nin başkenti Washington DC'deki Yahudilerin İsrail ile Hamas arasındaki çatışmaların durdurulması ve "ateşkes" talebiyle Kongre'de oturma eylemi yapması, New York merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütünün (HRW) İsrail'in Gazze'de yasaklı fosfor bombası kullandığını seslendirmesi ve Londra merkezli Uluslarası Af Örgütünün (Amnesty) bunu raporlaması, İspanya Sosyal Haklar Bakanı görevini vekaleten yürüten Lone Belarra’nın İsrail'in Gazze'deki kanlı saldırılarını "planlı bir soykırım" olarak nitelendirmesi ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun "savaş suçu" işlediğini belirtmesi ve dünyanın sayılı çeşitli üniversitelerinde görev yapan 801 akademisyenin Gazze’de ‘olası bir soykırım’ hakkında uyarıda bulunan ortak bir yazılı açıklama yapması, İslam dünyasının dışında da birçok ülkede halkların protestoları insanlık kimliğinin hareketlenmeye başladığının işaretleridir. İslam ülkelerinin bir kısmında da insanların sokak protestoları insan ve Müslüman kimliğin duyarlılığını, Arap ülkelerinden bir kısmındaki halk gösterilerinin de insan, Müslüman ve Arap kimliğinin itirazlarını göstermektedir.

Zaman kaybetmeden ve soykırımın yüzbinlere, milyonlara ulaşmadan her üç duyarlılığın harekete geçmesi için çabalamalıyız. Dünya kamuoyunun baskısı kesinlikle etkili olacaktır. Korkak ve ürkek devletleri, tarafsız duran devletleri ve zulme taraf olan devletleri kesinlikle soykırımı durdurma cihetinde etkileyecektir.

Bu nedenle

insani kimlik üzerinden bütün insanlara

İnsani ve İslami kimlik üzerinden bütün Müslümanlara

İnsani, İslami ve Arap kimliği üzerinden bütün Araplara

Filistin’deki soykırımı önlemek için yaratıcı eylemlerle, etkinliklerle, sokak protestolarıyla kamuoyu baskısı oluşturmaya davet ediyoruz. Çünkü bu tür baskılarla soykırımı önleyebiliriz.