
Eş'ari Mutezile'den Ayrılırken Neyini Çıkarmıştı/ Dr. Erkan BAYSAL
Eş'arî Mutezile'den ayrılırken i‘tizâlî gömleğini çıkarmıştı.
Peki ayakkabısı?
Ömrünün sonuna kadar kelam sahasında gol atarken (saldırı/eleştiri), kalede dururken (savunma) veya topu taca atarken (tevakkuf) Mutezile'den tevarus ettiği ayakkabıyı giyerdi.
İbâne'de Hanbelîlerin takkesini bir süre takmış (haberî sıfatları olduğu gibi kabul etmesi), Luma'da biraz takkesiz hareket etmişse de (haberi sıfatlar konusuna hiç girmemesi) sonraki süreçte Mutezili dokumacılar tarafından iplikleri nazar, te'vil ve akıldan oluşan takkeyle Hanbelîlerin (Berbehârî ve arkadaşları) korkusundan bir akrabasının (Ebü'l-Hasan et' Temîmî) himayesine girerek Bağdat'ın bir mahallesinde kelam yapmaya devam etti..
Yanlış mı yaptı?
Olması gerekeni yaptı..
Belki Mutezile'nin tenzihe matuf olsa da Kâdîr-i mutlak ve Fâil-i muhtâr ulûhiyyet tasavvuru açısından problem teşkil eden keskin teolojik gömleğinin çıkarılması gerekiyordu (lütuf, salah, aslah, vücûb ‘ala'llâh). Ancak Mutezile'nin bütün gayri İslami fırkaları akıl ve nazar sahasında onunla mağlup ettiği ve onların kalelerine onlarca gol attığı ayakkabıyı (nazar, bilginin yolları, aklî nedensellik, yönler anlayışı, te'vil, i'câz, Kur'an'ın hücciyyeti, sünnet, icma, sahabenin konumu ve saire) daha da güçlendirerek giymeye devam etmesi gerekiyordu..
Küllabiye, Ashab-ı Hadis, Muhasebî ve Kalânisi ise Eş'ari'nin kendi boynuna taktığı bir atkının ötesinde değildi. O, Mutezilî gömleği çıkarırken sanılanın aksine Ahmed İbn Hanbel'in gömleğini (zahirilik ve te'vilin inkârı) değil; kendini ele vermemek için renksiz bir gömlek giymişti. Bu nedenle Hanbelî lider Berbehârî onun yeni gömleğinde Hanbelî dokuları görmemiş ve ona ısınmamıştı. Yine İbn Teymiyye onu "gizlî Mutezili" olarak suçlamaya devam edecekti. (Beyân Telbîsi'l-Cehmiyye) Çünkü Küllabiye, Ashab-ı Hadis, Muhasebî ve Kalânisi güçlü kelâmî gelenekler olmaktan daha çok bir yaklaşımdan ibaretti. Hatta bu gelenekler dahi bir ayakkabı olmazsa bile Mutezile'den tevarus ettiği bir terlikle (bilginin yolları, zorunlu-nazari ayrımı vesaire) kelam yapıyordu..
Peki İmâm Mâturîdî ne yaptı?
O, başta Ka‘bî olmak üzere i‘tizâlî gelenekten tevarus ettiği keskin aklîliği hikmet bıçağıyla törpüleyerek sürdürdü..
Daha doğrusu onlardan emanet aldığı gömleği İmam Eş‘arî'nin aksine çıkarmadan tekrar hikmet iğnesiyle diktirdi ve giymeye devam etti. Ayakkabısı ise başından beri Kabî markasıydı.
Felsefî kelam döneminde Râzî, büyük bir ustalıkla bu ayakkabının numarasını büyüterek (diğer kelâmî ve felsefî okullarla iletişim) ve eski iplikleri (“inʻikâsü’l-edille”, “kıyâsü’l-gâib alâ’ş-şâhid”, “ilzâmât” ve “aklî delillerde yakîne ulaşmak için nakli esas almak) yerine yeni bir ip (Nihaye'deki yöntemler) bağladı..
Ancak kelamcıların Allaf'tan günümüze kadar giydikleri ayakkabı, her ne kadar görünmez kılmak için sürekli boyanmış olsa da Mutezili alimler tarafından üretilen ayakkabıydı..
Kelam geleneğinde tam da bunlar oldu..
Allah, hak yolunda fikir serdeden ve "kelam" eden herkesten razı olsun..
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.