1. YAZARLAR

  2. Zülfikar Furkan

  3. Yok Olmakla Yeniden Doğuş Arasında Ölüm Realitesi
Zülfikar Furkan

Zülfikar Furkan

Yazarın Tüm Yazıları >

Yok Olmakla Yeniden Doğuş Arasında Ölüm Realitesi

A+A-

 

"Sizi önce toprak türünden, sonra bir damlacık hayat suyundan, sonra da döllenmiş yumurta hücresinden yaratan O'dur; sonra bebek olarak meydana gelmenizi (dilemiştir); sonra olgunluk çağına erişmeniz ve ardından da yaşlanmanız için (yasa koymuştur): Ne ki kiminize ölüm daha erken tattırılır, (kiminize) de sonu yasayla belirlenmiş bir süreye ulaşmanız için (zaman tanınır) ki, belki aklınızı başınıza alırsınız." Mümin 67

Ağzınızın tadını bozan ölümü çokça anın. buyuruyor Resululah(sav). Her ölüm kişinin kendi kıyametidir. Ölüm ansızın gelir. Vadesi gelen kişi için ne bir dakika öne alma ne de erteleme şansı bulunmamaktadır. Ölümü bir yok oluş olarak görmek, insanoğlunun düşeceği en büyük acı ve yıkımı beraberinde getirir. Doğum nasıl bir gerçekse, ölüm de o şekilde bir gerçektir. Bu gerçeğin farkında olanlar ölümün soğuk ve çaresiz gerçeği karşısında daha dimdik ayakta kalabilirler. Eğer bu açıdan bu gerçeği görmesek, sevdiklerinizin kaybına tahammül etmek imkansız bir hal alır. Yoktan var eden yaradan, ölüm gerçeği ile aslında mekanda bir değişiklik ile kullarını farklı bir aleme taşımış oluyor. Bu alemin içeriğini, sınırlarını veya mahiyeti, insanoğlunun bilemeyeceği bir şifre ile korunmuştur. Bunu ancak ölüm anında bilebiliriz. İnsan için dünya hayatı, uzun bir yolculukta kısa süreliğine bir ağacın gölgesinde dinlenen bir yolcu misalidir. Rotasını Allah'tan başka kimsenin bilemediği bir yolculuk misali. Her istasyonda birilerimizin indiği bir tren yolculuğu. Biletlerimizin önceden alındığı ve bu biletlerde yazılı istasyon dışında yolculuğumuzu kısaltıp uzatamadığımız bir kaderle yeryüzüne gönderilmiş meçhul yolcularız. Özlem, acı, keder ve gözyaşı ile inen yolculara el sallarız çaresizce, bir sonraki istasyonda inip inmeyeceğimizi bilmeden. Yeri gelir kolumuz kanadımız kırılır,soluğumuz kesilir, acılar tahammül edilmez duruma gelir. İşte o an, babasız büyüyen Nebi aklımıza gelmeli, yedi yaşındayken annesini de kaybeden küçük Muhammedi düşünmeliyiz. Mekke'de çölün sıcaklığından başka kucaklayacak, dedesinden başka sarılacak herhangi bir dayanağı kalmayan o kutlu insan gelmeli aklımıza. Yeryüzünde yaşayan her canlının ölümü tadacağı realitesini aklımızdan çıkarmamalıyız. Bizden önceki milyarlarca insan nasıl gelip geçtilerse bizler de aynı şekilde gelip geçeceğiz. Ölümsüzlük sadece yaradana has bir özelliktir. Genç, yaşlı; kadın erkek hepimiz bu yolun yolcusu olarak yola çıktık. Bu yolculuğa hazırlıklı değilsek tahammülü imkansız acılara gark oluruz. Üzüntü, keder, hüzün, acı ve gözyaşımız hiç bitmez O yüzden sabrı ve tahammülü öğrenmemiz lazım.

Musibetlere sabır, sıddıkların derecesidir. Bunun için Peygamber efendimiz şöyle dua ederdi:

(Ya Rabbi, bana öyle yakîn ver ki, musibetler bana kolay gelsin!) [Tirmizi]

 

Oğlu İbrahim ölünce de, (Ya İbrahim, ölümüne çok üzüldük. Gözlerimiz ağlıyor, kalbimiz sızlıyor. Fakat, Rabbimizi gücendirecek bir şey söylemeyiz) buyurmuştu.

Ölen kişinin arkasından feryat etmemelerini, ağlayıp üzülmemeleri ile ilgili Hz. Peygamberden (sav) Sahihi Buhari şöyle bir hadis nakleder: “(Ölüler için) Yanaklarına vuran, yakalarını yırtan ve cahiliyedeki adet üzere feryat eden kimse bizden değildir.”

Ölenin arkasından ağlamak, dövünmek, üzülmek Allah’a isyandır, Allah böyle bir tavrı beğenmez. Mümin her zaman tevekküllü olacak, her zaman sabırlı olacak, her zaman kaderinden razı olacak. Asla isyan etmeyecek, daima Allah’ın tarafında olacak. Bu dünyanın imtihan yeri olduğunu bilecek. Asıl hayatın ölünce başlayacağını bilecek. Eğer ölen kişi müminse ne mutlu ona. İnsanlar arkasından ağlarken o cennette neşe içinde gülüyordur. Unutmayın ki Allah sonsuz adalet sahibidir. Kişi eğer cehennemdeyse mutlaka hak ettiği için ve Allah’tan yüz çevirdiği içindir.

Sonuç olarak müminlere düşen her şartta, her koşulda itidal, sabır ve tevekküldür. Eğer Allah kaderimizi böyle belirlediyse şüphesiz en güzeli odur. Her anında bizim için hayır ve hikmet doludur. İnsan bu imtihanları imanla çözdüğünde kaderindeki her karenin kendi eğitimi için özel olarak yaratıldığını anlar ve samimi bir kalple Allah’a yönelir. Ölüm anında da tavrında en ufak bir sarsılma olmaz. Çünkü mümin dünyayı düşünerek değil ahireti düşünerek yaşar. Bir ölüm olduğunda da aslında bunun yepyeni bir hayatın başlangıcı olduğunu bilir ve Allah’a yönelir.

De ki: “Allah’ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim Mevlamızdır. Ve mü’minler yalnızca Allah’a tevekkül etmelidirler.” (Tevbe Suresi, 51)

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.