1. YAZARLAR

  2. Zeki Savaş

  3. Yargısız İnfaz Merkezi: Amed (Diyarbakır)
Zeki Savaş

Zeki Savaş

Yazarın Tüm Yazıları >

Yargısız İnfaz Merkezi: Amed (Diyarbakır)

A+A-

Cumhuriyet rejiminin mağdur ve mazlum kentlerinden birisidir Diyarbakır. Bu diyarın bir çok insanına üzerinde dua okunacak bir mezar hakkı bile tanınmamış. Bu diyarın mübariz insanlarına nice zalim ve firavunlara tanınan haklar bile çok görülmüş. Evrensel insan haklarının en asgarisi, insan ahlakının en kadim ve yaygın olanı, ölüye saygı ilkesi bu mazlum diyarın insanından esirgenmiştir. Diyarbakır, 'Diyar-ı Mazlum'a tebdil olmuştur.


Şeyh Said ve yakın dava arkadaşları, istiklal mahkemelerinde yargılanıp idam edildikten sonra her insanın tartışılmaz hakkı olan defin işlemleri yapılmamış ve topluca Diyarbakır'da meçhul bir yere gömülmüşlerdir. Cumhuriyet rejiminin bu mübariz insanlara duyduğu kin ve nefret, savaş hukuku kurallarını ve evrensel insan haklarını yok sayan bir düzeyde olmuştur.

Hayatı zindanlarda ve sürgünlerde geçen Said-i Nursi, evinde vefat ettiği halde, na'şı mezardan çıkarılıp meçhul bir yere gömülmüştür. Cumhuriyet rejimi sadece dirilere değil, ölülere de savaş açan bir rejim olmuştur.


Amed'in mübariz şahsiyetlerinden olan Fidan Güngör'ün na'şı da seleflerinin akıbetine maruz kalmıştır.

Şimdi de Amed'in tarihi iç kalesinde 23 insanın kemiklerine ulaşıldı. Kimdir bu insanlar? Kaç yıldır orada gomnam (isimleri meçhul) olarak yatıyorlar? İsimleri bilinmese de mübariz oldukları kesindir. Topluca gömülmeleri, askere ait bir bölgede bulunmaları, mübariz olduklarının kanıtıdır. Bu kemikler ya Şeyh Said ve yaranına aittir veya 90'lı yıllarda haksızlığa karşı direnen insanlara. DNA testleri doğru yapılırsa, hangi dönemin mazlumları olduğu anlaşılacaktır.


Bu kemiklerin tarihinin Cumhuriyetin ötesine geçme ihtimali çok zayıf. Bu insanlar Cumhuriyetin bidayesine veya sonrasına ait olmalılar. Tarih değişse de, bu insanların devlet eliyle, asker eliyle öldürülüp gömüldüğü gerçeği değişmeyecektir.


Arap Yarım Adasının altı, siyah altın olan petrol ile dolu. Neresi kazılsa petrol çıkıyor. Kürdistan'daki askeri birimlerin bulunduğu bölgelerin altı da galiba mazlum insanların kemikleriyle dolu olsa gerek. Amed, Muş, Şırnak, Van… Neresi kazılsa kemik çıkıyor. Kuyulardan petrol yerine asitlerde erimiş insan artıkları fışkırıyor.


Hangi suçtan ötürü öldürüldü bu insanlar? Hangi suçtan ötürü gömüldü bu insanlar? Hangi suçtan ötürü bir mezar ve bir nişan taşından mahrum bırakıldı bu insanlar?


Geçmişte zaman zaman doğrudan Öcalan ile konuşan Kemal Burkay, Öcalan'ın kendi ifadelerine ve ikrarına dayanarak 15 bin insanı öldürttüğünü (yargısız infaz) söyledi. Sahi bu insanların mezarı nerede?


Neden bu diyarın mazlumları, zalimlerini taklit eder? Bu diyarın mazlumları neden bu diyarın zalimleriyle zulüm yarışına girer? Bu diyarın mazlumları neden bu diyarın zalimlerine benzer?


Peki Hizbullahın fail-i meçhul edip gömdüğü insanların kemikleri nerede? Kaç insanın na'şını toprak altına gömdüler bilen var mı? Bir kısmı bulundu. Bulunmayanlar ne olacak? Ruz-i Mahşere kadar gomnam olmaya devam mı edecekler? Sahi neden bu diyarın sosyalist mazlumu, ulusalcı mazlumu ve Müslüman mazlumu hep beraber kendi zalimine benzer ve onu taklit eder? Mazlumların taklitteki iştirakinin ve mazlum ile zalimlerin zulümdeki iştirakinin hikmetini ve illetini sual ve sorgulamanın zamanı gelmedi mi?


Fail-i meçhul cinayet işlemeyi sanat, öldürmeyi marifet, na'şı kaybetmeyi maharet, işkenceyi siyaset, korkutmayı araç sayan bu kahrolası zihniyeti bu diyardan söküp atmanın zamanı gelmedi mi?


Bu diyarın mazlumları, zalimlerine özenmekten, zulümde birleşmekten vazgeçmelidir. Mazlumlar adalet üzerine mübareze etmez ise, zalim değişir, zulüm baki kalır.


Bu diyarda herkesin geçmişi masaya yatırılmalıdır. Zalimlerin de mazlumların da yapıp ettikleri tek tek açığa kavuşmalıdır. Bu iş biraz zor olacak. Çünkü eski defterler dürülmeye başlayınca, iştirak noktalarına sıra gelince yer yer zalimler ile mazlumlar ortak direniş gösterecektir.


Devlet adına zulmün merkezinde asker yer almaktadır. Askerin merkezi de Genelkurmaydır. İstiklal mahkemelerinin, askeri darbelerin, derin devletin, Özel Harbin, J
TEM'in, Ergenekonun merkezi, dayanağı, kuvvet noktası asker ve Genelkurmaydır.


Askerin konumu, yapılanması, yetkileri, icraatları, cinayetleri şeffaf bir şekilde masaya yatırılmadan, hesabı sorulmadan ve aynı haltları işlemesine imkan tanınmayacak yeni bir yapılanmaya kavuşturulmadan geçmiş aydınlatılıp adalet yerini bulamaz.


Öte yandan batıdan doğuya, özellikle de Kürdistandaki yapılanmalar, gerçekçi bir öz eleştiri yapmadıkça, zalimlerine benzerliklerini sorgulamadıkça, şiddet kültürünü analiz edip ondan kurtulmanın çarelerini samimi bir şekilde aramadıkça devlet kendini değiştirse bile, bu diyarın şiddet sorunu sona ermeyecek, zulüm bir başka isim ve mahiyette sürmeye devam edecektir.


Bu topraklarda sadece devlet değil, millet de ve bu milletin içindeki yapılanmalar da esastan bir silkinmeye, kültürel bir devrim yapmaya muhtaçtır.


Yer altından fışkıran kemiklerin herkesi yeniden düşünmeye sevk edeceğini ve yeni bir hayat ve mücadeleye yönelteceğini umut ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.