Vicdan, siyaset, usûl
Hukuku siyasileştirmenin, siyasi olarak algılamanın, hatta hukuk üzerinden siyaset yapmanın bir çok yolu vardır.
Sabih Kanadoğluvari çıkışlarla yapılan, Ergenekon soruşturmasına yönelik usûl itirazları bu duruma bir örnek teşkil ediyor
Zira bu itirazlar bir yandan Ergenekon dosyanın sulanmasını isteyenlere malzeme olmaya devam ediyor, öte yandan keskin bir iktidar savaşının en keskinlerinin silahı olma işlevini görüyorlar.
Şöyle de denebilir:
Usûlcüler dil ve incelikleri ne olursa olsun, açık bir şekilde dosyanın ve soruşturmanın esasını geri plana itiyorlar.
Bunu kâh yaşanmakta olan iktidar kavgasının ya açık aktörü oldukları için, kâh tarafsızlık edasıyla bu kavganın tam merkezinde durdukları için yapıyorlar.
Taraflı olanlardan başlayalım
Baykal'ın dünkü grup konuşması bu durumun açık ve yeni bir kanıtıydı.
Baykal, yasa değişikliklerinin izin verdiği gizli tanık imkanına, yeni olan bu kadar çabuk mu uygulanır diyerek şüpheyle bakıyor, mahkeme dosyalarının bilgisayar sistemine geçirilmesini ve ilgililerin ortak kullanımına açılmasını, yani UYAP'ı AK Parti'nin yargıya bir müdahale aracı olarak görüyor, Ergenekon Davası'nı görecek mahkemenin bilgisayarda kurayla seçilmesini bile acaba diye karşılıyordu
Şaka gibi
Ama gerçek
Hem de ne gerçek:
Ergenekon soruşturmasının AK Parti tarafından üretildiğini varsayan, davayı gayri meşru ilan eden bu tutum, bu tür garip ve anlamsız gerekçeler üzerine oturdukça, davanın hedef aldığı eylem türlerini ve tutuklanan kişileri aklamaya, hatta sahiplenmeye kadar uzanmaktadır.
Evet, bir de tarafsızlar var
Milliyet'ten bir yazar arkadaşımız, daha dün, Veli Küçük gibiler gözaltına alındığı için soruşturmanın ilk aşamalarını desteklediğini, AK Parti kapatma davası sonrasına denk gelen gazeteci ve orgeneral gözaltı ve tutuklamalarının ardından durumun değiştiğini söylüyordu.
İki kriteri vardı: Kapatma davasının tarihi ve takibata uğrayan kişilerin kimliği Ona göre (nedense) dokunulmaması gereken orgeneral, gazeteci ve işadamları gözaltına alındıklarına göre ve bu, kapatma davasının açılmasından sonra yapıldığına göre, AK Parti Ergenekon soruşturmasını bir susturma kampanyasına çevirmişti...
Bizce vahim
Bu tür yaklaşımlar, Şener Eruygur gibi kişileri hiç bir kanıt ve veriye sahip olmadan, sadece düz ve kısa mantık kullarak, sahiplenmeye, aklamaya kadar gitmektedir.
Bu tür yaklaşımlar siyasi gelişmeleri, örneğin emekli Org. Hilmi Özkök'ün açıklamalarını, darbe günlüklerini, gazeteci ifşaatlarını gözardı etmekte ve bu yolla aksi yöndeki tutumların meşrulaşmasına kapı açmaktadır.
Usûlden usûlsüzlüğe gidişin yollarıdır bunlar
Tutuklanan kişiye göre yapılan suç ve suçsuzluk tanımları, dogmaları dışa vururlar.
Kanadoğlu tarzı usûl arayışları ve politikaları ise hukukun arkasına gizlenmiş siyasi sinsilikleri ifade ederler.
Leyla İpekçi'nin Taraf'taki yazısında şu sözleri sadece bir kişiyi değil, çok kişiyi kuşatıyor ve kuşatacak sanırız:
Daha saf bir niyetle hakikate yaklaşma çabasına girseydi, hükümeti veya muhafazakâr çevreleri kayırmak gibi bir kaygısı asla olmayan birçok kişinin, sivil kuruluşun ve kesimin cumhuriyet tarihimizde yaşanılan zulüm ve adaletsizliklerle yürekten mücadelesine her türlü katkıda bulunmayı, eminim, vicdani borç bilirdi.
Kamu vicdanını önemseyen herhangi biri, geleceğimizi karartacak ve umudumuzu kıracak her tür hukuksuzluğu gündeme getirmek ve sorgulamak zorundadır.
Çünkü yapılan hiçbir adaletsizliğin vicdanlarda zamanaşımı yoktur
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.