1. YAZARLAR

  2. Yavuz Yılmaz

  3. VENEZÜELLA OLAYI
Yavuz Yılmaz

Yavuz Yılmaz

Analiz
Yazarın Tüm Yazıları >

VENEZÜELLA OLAYI

A+A-

 

Venezüella olayı, olayları değerlendirirken kullandığımız indirgemeci yaklaşımın sorunlu değerlendirmelere yol açtığını gösterdi. İndirgemeci yaklaşım çok boyutlu olan sosyal olayları tek bir faktöre indirgeyerek değerlendirme yapmaktır.

İndirgemeci anlayış, Amerikan ve Batı demokrasisi değerlendirmeleri konusunda da tüm çıplaklığı ile kendini göstermektedir. Bir kısım aydınlar, Amerikan ve Batı demokrasisini överken, ABD'nin ve Batı'nın Afganistan, Irak, Suriye, Venezüella’da yaptıklarını, Mısır 'da askeri rejimi, Arabistan'da ise diktatörlüğü desteklediğini görmezden geliyor. Diğerleri ise Amerika ve Batı emperyalizminin öne çıkararak, Amerika ve Batı’nın kendi ülkelerinde uyguladığı standartları görmezden geliyor.

Suriye ve Mısır konusu ile Venezüella konusu aynı düzlemde değildir. Suriye ve Esad konusunda diktatörlüğe karşı demokrasiyi savunmak gerekir. Kaos ortamında yapılacak olan güvenliği sağlayarak halkın iradesini yansıtan bir yönetim modeli kurmaktır. Hiçbir şekilde, ülkesini vahim bir şekilde zalimane yöneterek iç çatışma ya sürükleyen, milyonlarca insanın ölümüne, bir o kadar insanın mülteci konumuna düşmesine yol açan Esed'in meşrulaştırılmasına yönelik adımları onaylamamak gerekir. Venezüella, kötü yönetiliyor olsa da demokratik seçimle iktidara gelen bir yönetim vardır.

Venezüella konusunda kabaca iki tutum var;

1-Venezüella'nın içinde bulunduğu kötü durumun müsebbibi başta Amerika olmak üzere, ülkeyi kendi istedikleri çizgiye çekmek için darbe dahil her yolu deneyen dış güçlerdir.

2- Venezüella olayının dış güçlerle ilgisi yoktur. Olayın asıl nedeni Chavez ve ardından Maduro'un halkını gittikçe fakirleştiren sosyalizm deneyimleridir. Gerçek şu ki, sosyal olayların oluşumuna etki eden çok sayıda faktör vardır. Bunları kabaca etkileyici( dış faktörler) ve belirleyici(İç) faktörler olarak sınıflandırabiliriz. Benim Kur’an okumalarımdan anladığım sosyal olaylarda belirleyici ( iç) faktörlerin çok daha önemli olduğudur. Sosyal değişim konusunda "Bir toplum kendini değiştirmezse, Allah onlar hakkındaki hükmünü değiştirmez." İlkesini belirleyen Kur’an, toplumsal değişmede iç faktörleri öne çıkarır. Bu yüzden Venezüella olayın da kötü yönetim gösteren iç faktörleri daha öne almak gerekir. Bir diğer önemli nokta da şu: Amerikan karşıtlığı, kötü yönetimin hatalarını perdeleyici rol oynuyor. Başarısız yönetimler, Amerika ve İsrail karşıtlığına sığınarak, yönetimlerini sürdürmek istiyor. Yani Amerika karşıtlığı kendi hatalarını gizlemek için araçsallaştırılıyor. Bu durumda sağlıklı tepki, hem Amerika'nın saldıran politikalarına, hem de ülkesini kötü yönelterek dış müdahalelere açık hale getiren başarısız yöneticilere karşı çıkmaktır. Başkalarını günahları ve kötülükleri bizi aziz ve iyi kılmıyor çünkü. Olaya, ne Amerika ne de Esed, Sisi gibi diktatörler ve ülkesini kötü yöneten Maduro diye bakmak gerekir.

Türk solu ve Ulusalcı Kemalistler Venezüella'daki Amerika destekli darbe girişimini kınayamaz. Nedeni Erdoğan ile Maduro arasındaki yakınlık ve ilişkidir. Erdoğan, Amerika müdahalesine karşı Maduro'un destekliyor. Türk solu ile Ulusalcı Kemalistlerin hakikat ölçüsü ise şu: Erdoğan'a dost olan düşmanımızdır. Bunun için yıllardır savundukları Amerikan emperyalizmi tezini bile ayaklar altına sermekten kaçınmıyorlar. Öyle görülüyor ki, Türk solu ve Ulusalcı Kemalistler darbe karşıtı değildir.

Darbeyi onaylayıp onaylamama şu soruyla ilintilidir: Darbe kime karşı ve kim tarafından yapılıyor? Darbe karşısındaki yaklaşımımız bu şekilde izafi ise, darbe araçsallaştırıyor demektir. Darbeye karşı tutum bu ise her darbenin onaylayıcıları olabilir. Bu anlayışa göre darbe tümüyle yanlış değildir. 15 Temmuz’a direnip, Venezüella'da darbeyi onaylamak doğru mu yanlış mı? Liberallerimiz bile bunu tartışmaya açıyor da vay halimize. Oysa 15 Temmuz’un da, Venezüella darbe girişiminin arkasında da bulunan güç Amerika'dır.

Venezüella olayının bir diğer önemli yönü daha vardır. Yöneticiler, halkını sefalete mahkum edip, dış müdahaleye açık bir ortam yaratmamalıdır. Diğer yandan seçimler istediğimiz gibi sonuçlanmadı diye darbeyi onaylayamayız.

Önce Mısır darbesi, ardından 15 Temmuz' da halkın direnişine çarpan, başarılamayan uluslararası operasyon, sonra Brezilya ve Venezüella. Mısır 'da darbe, Brezilya da yolsuzluk üzerinden başlatılan ve başarılı olan operasyon aynı sürecin parçalarıdır. Türkiye'de bu operasyonun iki versiyonu da( 17- 25 Aralık, 15 Temmuz) denenmesine karşın başarılamadı. Venezüella'da sürecin diğer ayağı işliyor. Bu tür müdahalelere maruz kalmamak ya da müdahale girişimlerinden başarıyla çıkmak için, müdahaleye gerekçe oluşturabilecek uygulamalardan uzak durmak ve ülke içinde birliği sağlayarak yabancı müdahalelere karşı direnci artırmak gerekiyor. Ülke içinde bir grup veya siyasal oluşum, demokratik mücadele ile halkın desteğini alarak deviremediği iktidarı yabancı güçlerle işbirliğine giderek devirmeyi hedeflerse durum çok daha vahim bir hal alır. Türkiye'de yaşanan süreç buna işaret ediyor.

Venezüella olayından kalkarak demokrasi karşıtlığı tutarlı bir yaklaşım değildir. Demokrasi teorisinde Sandık doğruluğun, hakikatin ölçüsü değildir. Sandık ve seçim, "bizi belirlenen sürede kim yönetecek " sorusunun cevabını verir. Demokrasilerde sadece seçim elbette tek belirleyici değildir. Ama seçimsiz demokrasi imkansızdır. Bu yüzden demokratik bir yönetimin ön şartı olan seçim zorunludur. Aliya İzzetbegoviç’in sözleri bu bakımdan hayli anlamlıdır: " En iyi diktatörlük en kötü demokrasiden kötüdür. Çünkü seçime dayanmaz." Ayrıca "demokrasi sadece seçim değildir" diyenler genellikle darbeciler ve darbeciliğe yatkın zihinlerdir. 27 Mayıstan beri darbecilerin sığındığı ve darbeye meşruiyet aradıkları gerekçe budur."Demokrasi sadece seçim değildir" diyen darbeciler ile" hüküm Allah'ındır" diyen Harici zihnin benzerliği de ilginçtir. “Hüküm Allah’ındır” ayetini sloganlaştırarak kan döken Hariciler için Hz. Ali şu belirlemeyi yapmıştır: “Söz doğru, anlayış yanlış.”

Türk siyasetinde beğenilmeyen iktidara karşı darbeyi onaylamak gibi bir siyasal eğilim var. Bu yaklaşım, “Ulusalcı Kemalist” siyasal anlayışın 27 Mayıs'tan beri bıraktığı darbeyi onaylayan bir mirastır. İslam tarihinde ise bu anlayışın kökleri Hariciler, Hz. Osman'ın katli ve Muaviye'ye kadar gider. Demokrasilerde başarısız iktidarların alternatifi darbe veya sömürgeci güçlerin müdahalesini onaylamak değildir.

Venezüella olayından çıkaracağımız sonuçlar:

1-Başka bir devletin desteklediği darbe girişimi kabul edilemez. 2- En büyük petrol üreticisi olmasına karşın halkını sefalete mahkum eden bir yönetim eleştirilmelidir.

3- Maduro'un demokratik bir seçimle iktidarı meşrudur.

4- Amerika ve Batı dünyası için önemli olan demokrasinin değil, karşıtlarının yok edilmesidir. 5- Batı, Mısır 'da askeri darbeyi savunulurken, Arabistan krallığı eleştirmiyor.

6- Demokrasiyi savunan için yönetimin meşruluğu çoğunluktur.

7- Çoğunluk, bizim istemediğimiz gibi olduğunda darbe destekçisi olunamaz. 8- Amerika demokrasiyi değil çıkarlarını önceler.

9-Demokratik yönetimi benimseyen bir zihin daima demokrasiyi savunulmalıdır. Demokrasinin savunulması iktidarla kimin olduğu ile bağlantılı değildir. Darbe reddedilir, beğenilmeyen iktidar eleştirilir.

10-Demokrasi savunulması iktidarla kimin olduğu ile bağlantılı değildir. Darbe reddedilir, beğenilmeyen iktidar eleştirilir.

11-Amerikan müdahalesi koşulsuz reddedilmelidir. Moduro'nun alternatifi seçimdir.

12- Bir devletin başka bir devlete başkan ataması kabul edilemez.

13-Demokrasilerde meşruiyet seçimle sağlanır, seçimin dışında meşruiyet aracı yoktur.

14- Beğenilmeyen iktidara karşı darbeyi savunmak doğru bir yaklaşım değildir.

15- Maduro’nun yönetim tarzına kızarak, Amerika destekli darbeyi savunmak tutarsızlıktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.