1. YAZARLAR

  2. Oral Çalışlar

  3. Üniversiteli gençlik 'polisler vadisi'nde
Oral Çalışlar

Oral Çalışlar

Radikal
Yazarın Tüm Yazıları >

Üniversiteli gençlik 'polisler vadisi'nde

A+A-

Tıpkı polis gibi yargı kurumları da gençlere acımasız davranıyor ve çok ağır cezalar veriyor.

İdris Naim Şahin’in sahip çıkamadığı saldırıya Hüseyin Çelik sahip çıkıyor. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik, ODTÜ’de gençlerin polis tarafından acımasızca saldırıya uğramasına Twitter’dan tek cümlelik bir değerlendirmede bulunmuş: İflah olmaz ulusalcıların protestosu.

AK Parti’ye muhalefet etmek için ille de ulusalcı ya da Ergenekoncu bir ruhsal dünyaya yakın olmak mı gerekiyor? Ayrıca, ulusalcıların ya da Ergenekon davasındakilere arka çıkanların haklı bir eleştiri veya itiraz ortaya koymaları imkânsız mıdır?

Gençlerin tepkileri de muhalefet de ‘anlaşılabilir tepki’ ‘haksız ulusalcı tepki’ şeklinde siyah-beyaz bir şablona indirgenemez. Başbakan protesto edilmesin diye memleketin bütün polisinin bir üniversiteye yığılması, gençlerin ‘terörize’ edilmesi, çok yabancısı olduğumuz bir ‘model’ değil. AK Parti’nin, “Yeni bir Türkiye kuruyoruz, despotik iktidarlar dönemi bitti” diyerek kendini ayrıştırdığı dönemlerde de polis böyle davranıyordu. O zamanlarda durum ağırlıklı olarak ‘komünistler’, ‘anarşistler’, ‘bölücüler’ şeklinde suçlamalarla açıklanmaya çalışılırdı.

Gençler hemen her dönemde muhalif akımlara daha yakın durmaya eğilimlidirler. Gençliğin doğasını anlama çabasını gösteremeyen yönetimler ve yöneticilerin demokrasiden herhangi bir şekilde bahsetmek gibi bir lüksleri olamaz.

Türkiye’ye egemen olanlar, her dönemde gençleri bir tehlike olarak gördü. Birkaç kuşak gençliğimiz, düzene isyan ettiği, baskılara itiraz ettiği için harcandı, yok oldu gitti.

Başbakan protesto edilemez mi?

ODTÜ Rektörlüğü, polisin gençlere plastik mermi ve biber gazıyla saldırı düzenlemesini eleştiren bir açıklama yaptı. Bir genç, polisin gaz tabancasından attığı mermiyle ağır yaralı olarak hastanede yatıyor. Gençler, bir siyasi örgütlenmenin parçası olarak bu gösterileri yapabilirler, bağımsız olarak da yapabilirler. O örgütleri eleştirebilirsiniz, o örgütler solcu, sağcı, ulusalcı, ülkücü, dindar olabilir. Veya kendilerini tanımladıklarından farklı eğilimleri de olabilir.

Gençlerin, kendileri ve ülke için derinlikli tercihler yapıp yapamadıklarını tartışabilir, onların bazı söylemlerini yüzeysel veya tutarsız bulabilirsiniz. Gençlik psikolojisi içinde aşırıya kaçtıklarını veya farklı hedefleri olan gruplara yakın bir dile eğilim gösterdiklerini düşünebilirsiniz. Bu gibi noktalardan yola çıkarak, gençlerin aşırı şiddetle baskı altına alınmasını meşru göremezsiniz, gösteremezsiniz.

Tahammül ve anlayış göstermesini bilmeyen, gençlerini hâlâ tehlike olarak gören bir ülkeyiz. Cezaevlerinde yüzlerce üniversiteli genç var. Bu gençler, ODTÜ benzeri olaylarda ya da değişik gösterilerde yer aldıkları için ‘terörist’ suçlamasıyla yüz yüze geliyorlar.

Tıpkı polis gibi, yargı kurumları da gençlere acımasız davranıyor ve çok ağır cezalar veriyor.

Olaylar sırasında yaralanan üniversite öğrencisi Barış Barışık’ın babasının tepkisi, durumu özetliyor: “Bine yakın çocuğun üzerine 3 bin polis salınır mı? Bu nasıl bir güç? 20 panzer, 8 TOMA, 110 polis, taşıma aracıyla geliyorlar ve gaz bombalarını çocuklara sıkıyorlar. Her çocuğa 3 polis düşüyor. Öğrencilerden 40’ı yaralı, durumu en ağır olan da benim oğlum. Kime ateş ediyorsunuz? Evladımın hayatı bu kadar mı ucuz?”

Annenin tepkisi de farklı değil: “Benim çocuğum kendince haksız gördüğü bir şeye karşı çıkabilir. Ağzını bağlayamam. Bırakın çocuklar istediklerini söylesinler. Kimse kimsenin görüşünü beğenmek zorunda değil.”

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.