1. HABERLER

  2. MAKALELER

  3. Turnusol Kağıdı
Turnusol Kağıdı

Turnusol Kağıdı

Kimyada asit ve bazı birbirinden ayırt etmek için kullanılan kağıt veya filtrenin ismi; turnusol kağıdı. Bir ayraç yani. Turnusol kağıdını bir çözeltiye daldırdığınızda kırmızıya dönüyorsa asidik, maviye dönüyorsa bazik olduğu anlaşılıyor. Böylelikle çıpl

A+A-
     Turnusol Kağıdı

 

          Murat BİÇER

     Bismillâhirrahmânirrahîm;

 

     Kimyada asit ve bazı birbirinden ayırt etmek için kullanılan kağıt veya filtrenin ismi; turnusol kağıdı. Bir ayraç yani. Turnusol kağıdını bir çözeltiye daldırdığınızda kırmızıya dönüyorsa asidik, maviye dönüyorsa bazik olduğu anlaşılıyor. Böylelikle çıplak gözle aynı görünen sıvıların aslında birbirinden çok farklı olduğunu ortaya çıkarıyor. Hatta ne kadar zıt olduklarını göstermiş oluyor. Çünkü asit ve baz, kimyanın iki zıt kutbunu ifade ediyor. Özellikleri itibariyle birbirinin tam aksi işlev görüyorlar bile denilebilir. Zaten o nedenle biri maviye, diğeri kırmızıya çalıyor. Renklerin de iki uç köşesi bunlar. Tıpkı sıcak ve soğuk gibi; alçak ve yüksek, gece ve gündüz gibi.

     

     Gelelim Ortadoğu’daki turnusol kağıdına.

 

     Suriye meselesiyle her şey hepten birbirine karışmıştı. Müslümanlar neye inanacaklarını şaşırmışlardı. Her ne kadar Suriye, bazılarımızı maviye, bazılarımızı kırmızıya boyadıysa da ekseriyetle seçip ayırmak güçleşmişti. Bu yüzden çoğu zaman göremedik, fark edemedik. Belki anlamadık, anlatamadık. Suriye turnusol kağıdı, kırmızıya döndükçe, biz mavi dedik. ‘Kırmızı mürekkep’ toplatıldığından mı bilinmez, renkleri karıştırır olduk.

 

     Tam bu ‘kırmızı çözelti’ her bir yanımızı yakarken, Rabbim yeni bir turnusol kağıdı daha çıkardı karşımıza. ‘Suriye’de göremediniz alın size Mısır’ dercesine. Üstelik “sizin şer bildiklerinizden hayır, hayır bildiklerinizden şer çıkar” düsturuyla.

 

     Evet yüreğimiz dağlanıyor ama Mısır’dan gelen diğer haberlere baksanıza;

 

     Suudi Arabistan Kralı Abdullah, İhvan’ın(Müslüman Kardeşler) terör listesine alınmasını istiyor. Ayrıca tüm Arap ülkelerini Mısır Ordusu’na destek vermeye çağırıyor. Dubai ve Kuveyt Şeyhleri, Mısır Ordusu’na yaptıkları nakdi yardımları açıklıyorlar. Ürdün Kralı Abdullah ile Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas ise sürekli olarak askeri darbeye destek mesajları yayınlıyor. ABD ve Avrupa Birliği’nden söz etmeye gerek bile yok.

 

     Liste bu şekilde uzayıp gidiyor. Aslında uzadıkça da anlamsızlaşıyor. Gelin biz daha anlamlı bir şeyler yapalım ve bu listeyle Türkiye’nin Suriye’deki müttefik listesini karşılaştıralım:


     Türkiye’nin müttefik listesinin başında Suudi Arabistan ve Katar vardı. Bu vesileyle Suudi Arabistan ve Katar ile her türlü gizli ve mahrem konuyu ele alacak kadar yakın hale gelindi. Bir aile gibi olundu dersek abartı olmaz herhalde.

 

     Listenin devamında Dubai ve Kuveyt vardı. Bu ülkelerle de bol paralar aklandı, hoş sofralar kuruldu. Sırtlar sıvazlandı, sözler alındı.

 

     Sonra Ürdün. Askeri ve istihbari operasyonlar yapıldı birlikte. Aynı fotoğraf karesinde gülücükler dağıtılmaya özen gösterildi.

 

     Arkasından Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas geliyor. Ezeli ve ebedi bir dost olarak kabul edildi. Hiç kırılmayan ve hep dinlenilen bir otorite gibi davranıldı.

 

     Bir de Avrupa var tabi. Biraz hastalıklı olsa da garip bir münasebet tam olarak yerleşti. Bir yandan  dostlar alışverişte görsün sataşmaları yapıldı, diğer yandan Suriye dostlarına(!) mekanlar bulmak için birlikte kapılar aşındırıldı.

 

     Ve ABD. Hiçbir dönemde görülmeyen bir hüsnü kabul içine girildi. İkili ilişkide zirve neymiş, tüm dünyaya gösterildi.  

 

     Bu liste de uzayıp gidiyor ama bu liste uzadıkça diğer listenin aksine anlamı derinleşiyor. Baş ve  boyun büktürüyor, dizleri yere çöktürüyor.

 

     İki listeye de baktığınızda fark etmişsinizdir: Mısır Ordusu’na destek verenlerin listesi ile Türkiye’nin Suriye’deki müttefik listesi aynı isimlerden oluşuyor. Herkes nasıl anlıyor bilmiyoruz ama biz buradan, Türkiye’deki Müslümanların bir keşmekeş içinde olduklarını çıkarıyoruz. Kafaların karmakarışık olduğunu anlıyoruz. Böyle bir hal ile doğru ve yanlış ayırt edilemez. Hangisi mavi, hangisi kırmızı seçilemez.

 

     Şimdi Mısır, kafaları berraklaştırıyor.

 

     “Akıl sağılığının bedeli bu kadar ağır mı? demeyin sakın”. Çünkü mümeyyiz akıl, bedel ister. İşte Mısır, bir turnusol kağıdı gibi fark etmeyi sağlıyor.

 

     İnanıyoruz ki, Mısır’a bir de böyle bakılırsa, kan ve gözyaşından başka şeyler de görülecektir. Hep kızıllık değil, mavilik de fark edilecektir.

 

     Evet, Suriye’ye kahkahalarla ve tedbirsiz giren Türkiye Müslümanları, ne yazık ki yolun sonunda kan kusmaya başladılar. Silaha sarılmanın ne demek olduğunu anlayamadılar. Suriye’de kırmızıya mavi diyenler, Mısır’da kıpkırmızı kesildiler. O nedenle şimdi Mısır’a ayna gibi bakıyorlar.

 

     Türkiye Dışişleri Bakanı sadece Mısır’a değil, Suriye’ye bakınca da kendini görmeye başlamıştır umarım. Aksi takdirde bu kadar “stratejik sığlık”ın sonu bellidir... 

 

     Umudun rengi mavidir derler. Ortadoğu kan kırmızısına boyansa da benim yüreğim hala mavi.

 

     Siz de yüreğinizi hep mavi tutun.   

 

     Günümüz hayırlı olsun.  


FITRAT.COM

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.