1. YAZARLAR

  2. Etyen Mahçupyan

  3. Türkiye tek toplum olabilir mi?
Etyen Mahçupyan

Etyen Mahçupyan

Akşam Gazetesi
Yazarın Tüm Yazıları >

Türkiye tek toplum olabilir mi?

A+A-

 

 

Cemaatçilik, toplumsal tarihimizin ana olgularından biri. Osmanlı düzeni, her biri kendi inancı, hukuku ve yaşama biçimi farklı cemaatlerin yan yana ve neredeyse birbirine değmeden yaşayabilmeleri idealine dayanmaktaydı. Kritik nokta bu cemaatlerin devlet nezdinde eşdüzeyli değil hiyerarşik bir eksen üzerinde yer almasıydı. Diğer deyişle cemaatlerden biri devlete ‘en yakın’, dolayısıyla devlet nezdinde en makbul olandı…

***

Cumhuriyet’e geçiş, heterojen cemaatler dünyasını pratikte ortadan kaldırdı. 19. Yüzyıl sonlarında hala toplam Anadolu nüfusunun yarısını oluşturan Rumlar, Ermeniler ve Süryaniler tehcir edildiler, öldürüldüler, mallarına el kondu ve hayatta olanların da geri gelmeleri engellendi. Geçici bir süre için toplum Sünni cemaatle kendini gizleyen Alevilerden ibaretmiş gibi gözüktü. Ancak Tanzimat sonrası hukuki zemin bulan modernleşme cereyanı, yeni bir ‘birey’ kategorisi ve hayat anlayışı da geliştirmekteydi. Bu doğal bir kültürel açılımdı ve uç konumları dışarıda bırakırsak, kendine özgü olası bir sentezin habercisi olarak yorumlanabilecek özellikler sergilemekteydi. Diğer deyişle hem Müslüman hem modern olmanın imkanları yeşermeye başlamıştı.

Ne var ki Balkan ve 1. Dünya Harpleri sonrası, İttihat ve Terakki örgütünün ideolojik hükümranlığı ağır bastı. Modernliğin relativist anlayışı değil, otoriterlik eğilimi galebe çaldı ve Türk milliyetçiliği hakim ideoloji olma yolunda ilerledi. Cumhuriyet ise bu ideolojiyi, devlete sahip olan kadronun meşruiyetini sağlayan laiklik ile mezcetti ve yeni bir makbul vatandaş ve cemaat yaratıldı.

Böylece Osmanlı’nın cemaatler hiyerarşisi Cumhuriyet’te de devam eti. Ama ilkinde tepede Sünni/Hanefi cemaat varken, ikincisinde hiyerarşinin tepesine laik cemaat yerleşti. Tek parti yılları ve sonrasında ordunun ideolojik referans olarak görülmesi ve ‘devletin asli sahibi’ haline gelmesine paralel olarak, iki cemaat birbirine tamamen yabancılaştı. Ortaya, birbirini anlamayan, hatta ilgilenmeyen, diğerini sadece tarihsel/ideolojik/kimliksel bir düşman olarak algılayan ve siyaseti iç dünyalarındaki husumetin dışa vurumu olarak yaşayan iki büyük cemaat çıktı…

Türkiye’nin temel meselesi budur. Bizler cemaatçiliği aşamamış, ‘toplum’ olamamış bir halkız… Oysa AK Parti’nin ilk on yılı bu duruma bir neşter vurmuştu. Tarihsel açıdan çok kısa bir zaman içinde cemaatlerin çeperlerinde bireyselleşmeler, iki cemaat arasındaki ‘boşlukta’ melezleşmeler, aynı aile yapısı içinde farklı kültürler oluşmaya başladı, parçalı yaşanabilen dindarlıklar ve laiklikler mümkün hale geldi ve Türkiye halkının olgunluğu bu dönüşüme hazır olduğumuzun işaretini verdi.yazının devamını oku

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.