1. YAZARLAR

  2. Atilla YAYLA

  3. Türkiye ne kadar özgürlükçü?
Atilla YAYLA

Atilla YAYLA

yeniyüzyıl
Yazarın Tüm Yazıları >

Türkiye ne kadar özgürlükçü?

A+A-

 

ÖZGÜRLÜK ve özgürlükçülük kavramları kolayca birbirine karıştırılıyor. Bir ülkenin özgür olduğunun söylenmesi onun aynı zamanda özgürlükçü -yani vatandaşlarının özgür- olduğunun sanılmasına yol açıyor. Oysa ülkeler açısından bakıldığında, özgür olmak daha çok bağımsız olmaya denk gelir; özgürlükçülük ise, insanların bireysel özgürlüğe sahip olmasına. Her özgür/bağımsız ülkede insanlar özgürlüğe sahip olmayabilir. Bağımsız olmayan bazı ülkelerde ise insanların hayli özgür olması mümkün.

Dünyadaki hangi ülke ne kadar özgürlükçü? Bu hususta dünya özgürlük indekslerine bakarak bir fikir edinebiliriz. İki indeks var. Birini ABD’den Heritage Foundation ve Wall Street Journal birlikte hazırlıyor. Diğerini ise, başını Kanada’dan Fraser Institute, ABD’den Cato Institute’ün çektiği, aralarında Liberal Düşünce Topluluğu’nun da bulunduğu bir düşünce kuruluşları kümesi.

Bu ikinci özgürlük indeksinin (tam adı Human Freedom Index - Beşerî Özgürlük İndeksi) son raporu 2012 yılına ait. Hakkında bilgi toplanabilen 152 ülkeyi kapsıyor. Başlıca ölçütleri şunlar: Hukukun hâkimiyeti; emniyet ve güvenlik; seyahat özgürlüğü; din özgürlüğü; örgütlenme ve toplanma özgürlüğü; ifade özgürlüğü; devletin hacmi; hukuk sisteminde mülkiyet hakları; sağlam paraya ulaşabilme derecesi; uluslararası ticaret yapabilme serbestliği; sermaye, emek ve iş âleminin regüle edilme derecesi. Ancak, bu ölçütlerin açılımıyla kişisel ve ekonomik özgürlük göstergelerinin sayısı 76’ya çıkıyor.

İndekste ilk yirmi sırayı şu ülkeler işgal ediyor: 1) Hong Kong, 2) İsviçre, 3) Finlandiya, 4) Danimarka, 5) Yeni Zelanda, 6) Kanada, 7) Avustralya, 8) İrlanda, 9) Birleşik krallık, 10) İsveç, 11) Norveç, 12) Avusturya, 13) Almanya, 14) İzlanda, 15) Hollanda, 16) Malta, 17) Lüksemburg, 18) Şili, 19) Mauritis, 20) ABD.

En özgür yirmi ülke listesi ilginç hususlara işaret ediyor. Özgürlük şampiyonu olduğu sanılan -öyle de anılmayı seven- ABD sonda. İçinden ve dışından bazı gözlemcilere göre ABD’de özgürlük istikrarlı biçimde geriliyor. Adı hâlâ Pinochet darbesiyle anılan Şili ABD’den yukarıda ve Latin Amerika’nın en özgürlükçü ülkesi. Ekonomik dev Japonya ile özgürlüğün kalesi sayılan Fransa epeyce arkada. Türkiye ise daha da gerilerde, 62. sırada. İlk yirmideki ülkeler özgürken Türkiye kısmen özgür veya yarı-özgür ülkeler kategorisinde yer alıyor.

Son üç yılda vuku bulan olaylarla ve yaşanan gelişmelerle Türkiye’nin yerinde fazla bir değişiklik olduğunu sanmıyorum. Ülkemiz bazı ölçütler bakımından biraz daha iyiye diğer bazıları bakımından daha kötüye gitmiş olabilir. İleride 2013 ve sonrasıyla ilgili raporlar açıklanırsa durumu daha iyi göreceğiz. Bana göre bir ülkedeki özgürlüğün durumunu değerlendirmek için kullanılabilecek en iyi ölçütlerden biri ifade özgürlüğü. Türkiye’nin son on beş yılda genel olarak daha fazla ifade özgürlüğüne doğru hareket ettiğini düşünüyorum. Ancak, bazı açılardan ifade hürriyetinde daralmalar yok diyemeyiz.

Son günlerde ifade özgürlüğü bakımından dikkat çekici bir durum, özyönetimi talep eden veya savunan yazarlara ve politikacılara karşı kamu otoritelerince takınılan tavır. Bir grup silahlı adamın hendek kazıp özyönetim ilan etmesi elbette bir kriminal eylem. Ancak, bu vakayla doğrudan ilişkisi olmayan konuşmacıların, yazarların ve politikacıların açıklamalarını kriminalize etmek ifade özgürlüğüne zarar vermekte. Silahla bir şeyin empoze edilmesini kabul edemeyeceğimiz gibi, ne kadar radikal, alışılmamış, absürd ve haksız görünürse görünsün söz söylemeye, fikir açıklamaya ve talep etmeye de suç muamelesi yapamayız, yapmamalıyız.

Bu konuda Cumhurbaşkanının yaptığı bazı çıkışlar ise lüzumsuz derecede sert ve çelişik. Silaha silahla, söze sözle cevap verilir. Özyönetimi sözle isteyen veya destekleyen kimselerin bir “anayasal suç” işlediklerinden söz etmek de anlamsız. İfade özgürlüğü anayasayla sınırlanamaz. Kaldı ki, bu “anayasal suç” kavramını fazla ciddiye alırsak, başka birileri de Cumhurbaşkanının anayasadaki açık hükme rağmen kurucu lideri olduğu partiyle bağlarını koparmayarak ve partiler arasında tarafsız davranmayarak “anayasal suç” işlediğini öne sürebilir. Türkiye’nin özgürlük indekslerinde daha yukarılara tırmanmasının ilk ve öncü adımı, komplekssiz ve korkusuz şekilde, her alanda ifade özgürlüğünü genişletmek.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.