
Trump'ın Kudüs ısrarı, ABD'yi yalnızlaştırıyor
ABD'nin BM Güvenlik Konseyi'nde Kudüs tasarısını veto etmesi, yeni itiraz ve kınama dalgalarının oluşmasına sebebiyet verdi.
Mısır'ın BM Güvenlik Konseyi'ne sunduğu tasarıda dünya ülkelerinde Kudüs konusunda bu Konsey'in kararnameleri uyarınca hareket etmeleri isteniyordu. Ancak BM Güvenlik Konseyi'nin 14 üyesi evet oyu vermesine rağmen ABD bu tasarıyı veto etti.
Kararname taslağında, Kudüs kentinin kimliği, statüsü veya demografisini değiştirmeye yönelik her türlü karar ve girişimin hukuki etkisi olmadığı ve BM kararnameleri uyarınca iptal edilmesi gerekiyor" cümlelerine yer verilmişti. Taslakta ayrıca tüm ülkelerden BM Güvenlik Konseyi'nin 478 kararnamesi uyarınca Kudüs'te diplomatik temsilcili açmaktan kaçınmaları ve BM Güvenlik Konseyi kararnamelerine bağlı kalıp, bu kararnamelere aykırı herhangi bir girişimde bulunmamaları isteniyordu.
ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs'e karşı ısrarcı, inatçı ve mantıksız politikası, ABD'yi uluslararası arenada daha da yalnızlaştırmıştır.
ABD Başkanı Trump'ın, ekim 2017'de Kudüs'ü işgal rejiminin başkenti olarak tanıyarak, ABD büyükelçiliğinin Tel-Aviv'den Kudüs'e taşınması talimatı vermesi, bölgede ve dünyada ABD politikalarına karşı geniş çaplı itiraz ve tepkilere yol açmıştır.
BM Güvenlik Konseyi'nin 14 üyesinin Mısır'ın sunduğu Kudüs tasarısına evet demesi de uluslararası camianın ABD'nin Kudüs'e karşı tek taraflı girişimine karşı çıktığını gösteren açık bir mesajdır. Bu tasarı esasında ABD Başkanı Trump'ın Kudüs'e karşı kışkırtıcı ve mantıksız politikalarına hayır diyen bir uluslararası referandum niteliğindedir.
Siyonist rejimin "Times İsrail" gazetesi bu bağlamda şöyle yazıyor: BM Güvenlik Konseyi'nde Kudüs kararnamesinin veto edilmesine rağmen, ABD ve İsrail dünya karşısında yalnız kaldı.
Times İsrail; ABD'nin BM Genel Kurulu toplantısında, 193 ülkenin karşısında da yalnız kaldığını belirterek, burada artık hiçbir vetonun olmadığını ve ABD ve İsrail'in daha da yalnızlaştığını yazdı.
ABD, Mısır'ın Kudüs'ün hukuki statüsü ile ilgili sunduğu tasarıyı reddetmekle birlikte 43. kez Siyonist rejimin lehine veto hakkını kullandı.
ABD'deki verilere göre şimdiye kadar ABD en az 80 kez haksız veto hakkını kullanmıştır ki bunlardan 43'ünü İsrail rejiminin lehine olmuştur.
ABD'nin İsrail'e her türlü desteği, ABD'nin uluslararası arenada daha fazla yalnızlaşmasına yol açmıştır. Uluslaarrası gelişmeler de ABD'nin küresel etkinliği ve gücünün çöküş sürecini daha açık şekilde ortaya koymaktadır.
Washington, "küresel hükümet" çerçevesinde dünyaya kendini dayatmaya çalışırken, dünya her türlü hegemonya, sulta ve uluslararası kuralların ihlallerinden uzak, adil ve demokrat bir düzen arayışındadır.
Modern dünya koşullarını anlamayan Trump, Kudüs'ü işgal rejiminin başkenti olarak tanıma gibi mantıksız kararıyla, uluslararası kuralları çiğneyerek, Siyonistler'in çıkarları çerçevesinde hareket etti.
Bu şartlarda, Trump, Arap yöneticileri ve bölgedeki uzlaşmacı diğer tarafların yardımıyla Kudüs davasını yok etmek için ortam oluşturmaya çalışıyor.
Trump bu hedefini Filistinliler ve İslam dünyasının Kudüs ile ilgili taleplerini hafifletmek üzerinde takip ediyor.
Bu yüzden uzlaşmacı geçmişi olan bazı devletlerin ABD'nin komplolarına ciddi biçimde karşı koyma noktasındaki siyasi girişimlerine pek bel bağlamamak gerekiyor.
Bu nedenle, Lübnan Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah başta olmak üzere direniş liderleri; Filistinliler ve dünyayı ABD'nin tehlikeli komplosuna karşı ciddi ve sürekli şekilde sahnede olup, tepki göstermeye çağırdı.
Filistin halkının yeni intifadanın sürmesine yaptığı vurgu ve bu intifadaya artan halk desteği ve ABD'nin Filistin ve Kudüs-i Şerif'e yönelik politikalarına karşı itirazlar da, ABD'nin hesaplarını bozmuştur.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.