1. YAZARLAR

  2. Atasoy MÜFTÜOĞLU

  3. Temel Tercihler ya da Gündelik Alışkanlıklar
Atasoy MÜFTÜOĞLU

Atasoy MÜFTÜOĞLU

Atasoy MÜFTÜOĞLU
Yazarın Tüm Yazıları >

Temel Tercihler ya da Gündelik Alışkanlıklar

A+A-

Müslümanlar olarak kapitalist/seküler/liberal dünyanın, sistemin, hayatın ayrılmaz bir parçası haline geldik. Daha farklı bir dünyaya, sisteme, hayata ihtiyaç duyuyor olsaydık, yapısal bir değişimin, dönüşümün, inşa’nın imkânları üzerinde yoğun bir biçimde çalışıyor olacaktık. Nihai anlamda temel tercihler yapmadığımız için, nihai anlamda temel tercihler yapmayı düşünmediğimiz için, bu tercihleri yapabilecek niteliklere/ufuklara/sahip olmadığımız için, İslami bütünü temsil adına sistematik ve bütüncül bir mücadele yürütmüyoruz.

 

Alışkanlıklarımızın gündelik dünyası ile bütünleştiğimiz için, temel İslami ilkelerin askıya alınmış olması ile ilgili olarak da her hangi bir rahatsızlık duymuyoruz. Alışkanlıklarımızın rahatlatıcı yanı, kitlesel bir yozlaşma ile karşı karşıya bulunduğumuzu gösteriyor. Meta tüketimi yolunda harcanan hayatlar, daha anlamlı hayatları düşünmemize imkân vermiyor.

 

Müslümanlar için hayatın-tarihin içerisinde sorumlu-üretken özneler olmaktan başka bir konum olmadığı halde, bugün, bizler, ne yazık ki, her yerde özel çıkarlar savaşı veren serbest piyasa ideolojisinin, serbest piyasa evrenselciliğinin, piyasa köktenciliğinin nesneleri haline getirildik. Bilindiği üzere, nesneler /eşyalar sorumluluk alamazlar, üretemezler, eyleyemezler. Ayrıca belirtmek gerekir ki, piyasa köktenciliği, hangi gerekçeye dayalı olursa olsun, hiçbir ahlaki müdahaleye, yoruma, öneriye tahammül edemez.

 

Günümüzde bir yanda çok kültürlülükten söz edilirken, bir diğer yanda serbest piyasa ideolojisi tek model olarak bütün toplumlara dayatılıyor. Bütün toplumlar neoliberal modele mahkûm edilmiş bulunuyor. Bu modele dâhil olmayanlar terörize ediliyor. Piyasanın referans ve meşruiyet kaynağı olarak alındığı, piyasa mutlakiyetçiliğinin bir özgürlük biçimi olarak selamlanabildiği dogmatik bir tarihsel süreç içerisinde yaşıyoruz. Bu durumda düşünen, sorumluluk sahibi bütün Müslümanların radikal sorgulamalara cesaret etmeleri gerekir. Düşünen, sorumlu Müslümanların, nasıl bir dünyada ve kim olarak yaşadıklarına ilişkin bir cevapları olması gerekir. Bugünün, emperyal-küresel dünyasında, İslam karşıtlığının en önemli nedenlerinden başlıcası, İslam'ın ekonomik liberalizme karşı oluşudur. Bugünün dünyasının İslam'ın alternatif bir ekonomik sistem olarak telaffuz edilmesine asla tahammülü yoktur.

 

Kendi alışkanlıklarına, çıkarlarına, bencilliklerine kapananlar için başka dünyalar, başka hayatlar, başka gerçekler yoktur. Her tür kendine kapanma yetersizlikle, ufuksuzlukla, bağnazlıkla yakından ilgilidir. Daha derin, daha kapsamlı düşünme, daha çok bilgi, daha çok bilgelik, farklı ilişkilere, farklı dünyalara, ufuklara açılma imkânı verir.

 

Piyasa köktenciliğinin tebcil ve takdis edildiği bir toplumda yaşayan Müslümanların,  Kur'ani-İslami çalışmalar/araştırmalar/incelemeler/etkinlikler/çözümlemeler yapan kuruluşların/vakıfların/derneklerin/merkezlerin/uzmanların/üstadların vb. bu konu etrafında, piyasa mutlakiyetçiliğini tartışan, sorgulayan, reddeden eleştirel bir tavır almamaları, böyle bir tavrı toplumsallaştırmak adına bir programa/projeye sahip olmamaları anlaşılabilir, kabul edilebilir, normal karşılanabilir bir durum değildir.

 

Bugün serbest piyasa olarak tanımlanan şey gerçekte serbest piyasa olmayıp, büyük sermaye sahiplerinin, ekonomik iktidar sahiplerinin dünya görüşlerine, hayat tarzlarına ve sınırsız ihtiraslarına hizmet eden şeyin adıdır. Bu dünya görüşünün, hayat tarzının hiçbir değer sistemine ihtiyacı yoktur. Bu dünya görüşü ve hayat tarzı hiçbir şekilde hakikatle adaletle ilgilenmiyor, yalnızca işe yarar olanla ilgileniyor, verimlilikle ilgileniyor. Bu nedenledir ki, günümüzde siyasette metalaştırılmıştır. Siyaset büyük ölçüde karizmatik kişiliklere ve kişilik kültüne indirgenmiştir. Bunun içindir ki, hepimiz fiilleri konuşmak yerine, failleri konuşuyoruz. Fiiller üzerinden yorum ve değerlendirmeler yapmak yerine, failler üzerinde spekülasyonlar yapıyoruz.

 

Bugünün seküler/neoliberal dünyasında ortak ahlaki değerlerden, ortak duyarlılıklardan, ortak kaygılardan söz etmek imkânsız hale geliyor.

 

Bugünün seküler/neoliberal dünyasında ancak kimi ruhsuz/vicdansız kurallardan söz edilebiliyor. Muğlak bir “hoşgörü” tanımı ahlakı ve İslami değerleri göreceli hale getiriyor, kayıtsızlığı, nihilizmi meşrulaştırıyor. Bir diğer yanda da, ırkçılıklar, kabilecilikler, mezhepçilikler tarafından paramparça edilen evrensel inanç/akıl/kültür/vicdan, Müslümanları evrensel temel ideallere bütünüyle yabancılaştırarak onları maalesef taşralılaştırıyor. Putlarını parçalayamayan, parçalamak istemeyen kabilelere ortak değerlerden, ortak sorumluluklardan, ortak kaygılardan söz etmenin hiçbir anlamı kalmıyor.

 

Bütün değerlerin çözülmesine neden olan seküler/neoliberal sermayenin dünyası ile teknolojik nihilizm, teknolojinin hâkimiyeti insanlığı daha bir çıkmazdan kurtulmadan, bir başka çıkmaza sürüklüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.